Bugün 5 Ekim Dünya Mimarlık Günü… Bu yılki tema “Nefes, mekan, yaşam” olarak belirlendi.
Pandemi, ekonomi ve idari kriz koşullarında mimarlar, kent savunucuları, siyasetçiler ve veliler Ankara’da ranta açılmak için inşaat çalışmasının yürütüldüğü Saraçoğlu Mahallesi’ne polis ablukasının arkasından karanfiller attı.
Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Başkent Dayanışması Bileşenleri, CHP Milletvekilleri Dünya Mimarlık Günü’nü yıkım tehdidi altındaki Saraçoğlu Mahallesi’nde karanfillerle karşıladı. Mahallede yığınak yapan polis açıklama yapılmasına “pandemi” nedeniyle engelledi. Milletvekilleri, mimarlar ve kent savunucuları ile polis arasında tartışmalar yaşandı.
“Saraçoğlu biz buradayız, işte geldik yanındayız” diyen eylemciler alkışlarla Saraçoğlu’ndaki inşaat yapımını protesto etti ve polis barikatının üstünden Saraçoğlu Mahallesi’ne karanfil attı. Eylemciler tescilli ağaçlara da kırmızı kurdele bağladı.
Eyleme Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreteri Nihal Evirgen, Mimarlar Odası Yönetim Kurulu Üyesi Ali Atakan ile Muteber Osmanpaşaoğlu, CHP Milletvekilleri Gamze Taşcıer ve Ali Haydar Hakverdi, İl Başkan Vekili Rabia Karakaya, Başkent Dayanışması Bileşenleri ve vatandaşlar katıldı.
Saraçoğlu’nda yapılan karanfilli protestonun ardından, Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nde basın açıklaması yapıldı.
Candan: Saraçoğlu’ndaki inşaatlar durdurulmalıdır
Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Alman mimar Paul Bonatz tarafından tasarlanan, ortak kültür varlığı Saraçoğlu Mahallesi’ndeki tüm uygulamaların kamuya açılmasını ve inşaatların durdurulmasını istedi.
‘Halk sağlığı temelli mimarlık politikası kaçınılmazdır’
“Kentsel tasarım ve mimari, daha iyi bir yaşam kalitesinin anahtarıdır” diyen Candan, küresel salgının, krizlerin tüm dünyada, eşitsizlikleri, yoksulluğu gözler önüne çarpıcı bir şekilde serdiğini hatırlattı. Candan, “Halk sağlığı temelli bir kentleşme ve mimarlık politikasının kaçınılmazdır” dedi.
‘Kapitalizmin yok edilmesi insanlık için elzemdir’
Pandemi koşullarında tüm dünyanın sorununun “nefes almak” olduğunu vurgulayan Candan, “Kentleri, yaşam alanlarımızı nefessiz bırakan, canlıların yaşam alanlarını dağıtan, azgın kentleşme ve kar hırsı ile insanlığı ve dünyayı bir yok oluşa sürüklemenin ana nedeni olan kapitalizmin yok edilmesi tüm insanlığın sağlığı için artık elzemdir” diye konuştu.
Doğayla birlikte yaşamayı öğrenmeliyiz…
“Doğayla birlikte yaşamayı öğrenmek hepimizin zorunluluğudur” diyen Candan, şöyle devam etti:
“Bugün kentler pandemi sürecinde bulaş zincirlerinin en büyük halkası haline gelmiştir. Yok edilen kamusal alanlar, parklar ve yeşil alanların betonlaşması, kapitalizmin mabetleri alışveriş merkezleri, nehirleri kelepçeleyen HES’ler, vadilerde yükselen, rezidanslar, plazalar, şehrin sağlığını tehdit eden şehir hastaneleri, rant odaklı mekan üretimi, penceresi açılmayan, doğal aydınlatmadan doğal havalandırmadan yoksun mekanlar, kamucu kent politikasından uzaklaşan rant odaklı kentsel ve mekansal düzenlemeler, bugün hastalığın bulaş zincirleridir. Bulaş zincirlerini kırmak, canlıların eşit adil, bir dünyada yaşaması için yaşam çevreleri oluşturmak mimarlar olarak topluma, insanlığa ve dünyaya karşı sorumluluğumuzdur.”
Pandemi, ekonomik ve idari kriz kıskacındayız
Dünya Mimarlık Günü’nü “pandemi”, “ekonomik” ve “idari kriz” kıskacında karşıladıklarını belirten Candan, yapacakları etkinlikleri “nefes, mekan, yaşam” temasıyla gerçekleştireceklerini söyledi.
“Nefes, mekan, yaşam” temasının en gerçek hikayesinin Saraçoğlu Mahallesi’nde yazılı olduğunu ifade eden Candan, devam eden hukuksal süreçlere rağmen, mahallenin özgün dokusunun bozulacağı bir projelendirme sürecinin kamuoyuna bilgi bile vermeden devam edildiğini hatırlattı.
Mahkeme kararları dikkate alınmıyor
Mahalledeki Namık Kemal Ortaokulu’nun taşınma çalışmasının yürütüldüğünü, mahkeme kararlarını dikkate almayan yeni Koruma Amaçlı İmar Planı ve Koruma Kurulu kararlarına yönelik hukuki süreçlerin devam ettiğini anlatan Candan, “Telafisi mümkün olmayan hukuksuz bir sürecin başlatılmasının Saraçoğlu Mahallesine, temsil ettiği değerlere ve ruhuna zarar verecektir” diye konuştu.
Hakverdi: Kentin nefes damarları kesiliyor
CHP Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi de Saraçoğlu Mahallesi için “Burası şehrin can damarı nefes aldığı yer. Biz nefes almak için, pandemiyle uğraşırken, bunlar aynı zamanda kentin nefes damarlarını kesmeye çalışıyorlar” dedi. Hakverdi şöyle konuştu:
“Yaşam mı para mı? Yaşam mı rant mı? AK Parti iktidarının tercihi her zaman ranttan yana olmuştur. Velilerimiz haklı olarak isyan ediyor. Ama AK Parti iktidarı döneminde evlatlarınızın nasıl bir eğitim aldığının hiçbir önemi yoktur. Onlar için asıl olan paradır.”
Taşçıer: Saraçoğlu rantçı çetelere peşkeş çekiliyor
Modern şehirlerin hepsinin tarihi ve mimari kültürlerine sahip çıktığını belirten CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşçıer de “Bu o kentin ruhuna sahip çıkmaktır. Biz Ak Parti iktidarı döneminde bir kentin ruhunun ve kültürünün nasıl yok edildiğini her geçen gün üzülerek gözlemliyoruz” dedi. Ankara’nın yoktan var edilmiş bir şehir olduğunu belirten Taşçıer, “Saraçoğlu’nun rantçı çetelere peşkeş çekilmesi, sadece bir rant değil, Cumhuriyetle hesaplaşmak istiyorlar. Hem tarihimize hem de Cumhuriyetimize sahip çıkacağız” dedi.
Merttürk: 2013’ten bu yana hukuksuzlukla mücadele ediyoruz
Saraçoğlu Mahallesi Yaşatma Derneği Başkanı Gül Merttürk de “2013 yılında bu yana Saraçoğlu özelinde bir hukuksuzlukla mücadele ediyoruz. Aklımızla dalga geçer gibi bu sefer de halka açacağız diyorlar. Orada oturanlar halk değil miydi? Halktan kastınız kimdir?” diye konuştu.
Bekiş: Okulun taşınmasını yargıya taşıyacağız
Namık Kemal Ortaokulu Okul Aile Birliği Üyesi Avukat Filiz Bekiş ise çocuklarının gittiği okulun bir kaymakamlık oluru ile taşınmasının söz konusu olduğunu söyledi. Bekiş, “Bu okul çok köklü ve eski bir okul. Çok daha kötü koşulları olan bir okula taşınmak isteniyor. Pandemi sürecinde sınıfların daha az sayıda öğrenciyle açılması söz konusu olması gerekirken, şimdi 18 derslik 12 sınıfa sığdırılmaya çalışılıyor” diye konuştu.
“Çocuklarımızın eğitiminden devlet sorumludur” diyen Bekiş, “Çocuklar nerede ders yapacaklar devlet bunu düşünmek zorundadır. Niye çocuklarımızın elinden okulunu alıyorlar? Biz süreci yargıya taşıyacağız ve dava açacağız” diye konuştu.