Bülbül’den Bakan Gül’e: Son 20 yılda kaç asker şüpheli bir şekilde hayatını kaybetti

HDP Milletvekili Kemal Bülbül, şüpheli asker ölümlerini TBMM’ye taşıyarak Bakan Gül’e, “Son 20 yılda görevi başında kaç şüpheli asker ölümü gerçekleşmiştir?” diye sordu.

HDP Antalya Milletvekili Kemal Bülbül

HDP Antalya Milletvekili Kemal Bülbül, şüpheli asker ölümlerine ilişkin TBMM’ye verdiği soru önergesinin Adalet Bakanı Abdulhamit Gül tarafından yanıtlanmasını istedi. Bülbül, önergenin gerekçesinde, şüpheli asker ölümlerinin yazılı ve görsel medyada Türkiye’nin kanayan yaralarından biri olarak tanımlandığını belirterek, ailelerin tüm mücadele ve girişimlerine rağmen konunun ana akım medya tarafından göz ardı edildiğine dair beyanları olduğunu kaydetti.

‘Son 20 yılda 2 bin 200 askerin şüpheli biçimde hayatını kaybettiği dile getirildi’

Bülbül, söz konusu haberin ayrıntılarında son 20 yılda 2 bin 200 askerin şüpheli bir biçimde hayatını kaybettiği, ölümlerin nedenleri ve sorumlularına ilişkin herhangi bir gelişmenin kaydedilmediğinin dile getirildiğini aktardı. Çocuklarını kaybeden ailelerin Meclis’e gelerek orduda görev yaparken yaşamını yitiren çocuklarının “şehitliklerinin” kabul edilmesini istediklerini ifade eden Bülbül, şunları kaydetti:

“Bu konuda Meclis’e verilen kanun teklifi ve soru önergelerine yanıt verilmediği öne sürülmektedir. Antalya’da yaşayan Murat Oktay Can’ın oğlunun şüpheli bir şekilde hayatını kaybetmesi üzerine açılan davada askeri mahkemenin bir ay içerisinde mağdurların otopsi değerlendirmesi raporu, kriminal ve balistik inceleme talepleri karşılanmadan ‘kovuşturmaya yer olmadığı kararı’ ile konunun kapatıldığı dile getirilmektedir.”

‘Cephe gerisinde hayatını kaybeden askerlerin sayısı daha fazla’

Aynı haberde çözüm sürecinde ve çatışmasızlık döneminde cephe gerisinde hayatını kaybeden askerlerin cephede yaşamını yitiren askerlerden daha fazla sayıda olduğuna dikkat çekildiğini aktaran Bülbül, bunun sorgulaması gerektiğine işaret edildiğini belirtti.

Bülbül, Şüpheli Ölümler ve Mağdurları Derneği Başkan Yardımcısı Rıza Doğan’ın, oğlunun herhangi bir sıkıntısının olmadığını, şüpheli ölümlerin daha çok Güneydoğu’da olduğunu ve genellikle Kürt, Alevi ailelerin çocuklarının hayatını kaybettiğine vurgu yaptığını aktardı.

28 Şubat 2015’te Antalya’da düzenlenen “Şüpheli Asker Ölümleri Sempozyumu”nda konuşan Şüpheli Ölümler ve Mağdurları Derneği avukatı Ahmet Çevik’in ise aydınlanmamış her şüpheli ölümün bir cinayet olarak tanımlanması gerektiğini söylediğini hatırlattı.

Bülbül, “Çevik ‘ülkemizde en temel insan hakkı olan, yaşam hakkının ihlal edildiğini, mağdurları ve cenazeleri belli olan fakat failleri belirlenememiş birçok şüpheli ölüm vakası olduğunu, bu cinayetlerin cezasız kaldığını, cezasızlığın bir sorun olduğunu’ dile getirmiştir.” dedi. Bülbül, önergede şu soruların yanıtlanmasını istedi:

  • Son 20 yılda görevi başında kaç şüpheli asker ölümü gerçekleşmiştir?
  • Şüpheli asker ölümleri ile ilgili Bakanlığınız konunun soruşturulması için herhangi bir girişimde bulunmuş mudur? Soruşturma sonucunda kaç kişiye yasal yaptırımda bulunulmuştur? 
  • Çocuklarını kaybeden ailelerin orduda görev yaparken yaşamını yitiren çocuklarının şehitliklerinin kabul edilmesi ile ilgili hukuki müdahaleleri genellikle “kovuşturmaya yer olmadığı kararı” ile sonuçlanmaktadır. Ailelerinin mağduriyetinin giderilmesi için Bakanlığınız ne tür çalışmalar yapmaktadır?
  • Çözüm sürecinde ve çatışmasızlık döneminde cephe gerisinde ölen askerlerin cephede yaşamını yitiren askerlerden daha fazla sayıda olduğuna dair haberler ile ilgili olarak Bakanlığınız herhangi bir soruşturma başlarmış mıdır?
  • Şüpheli ölümlerin daha çok Güneydoğu’da olduğunu ve genellikle Kürt ve Alevi ailelerin çocuklarının hayatını kaybettiğine dair haberlere ilişkin Bakanlığınız herhangi bir önleyici girişimde bulunmakta mıdır?
  • “Aydınlanmamış her şüpheli ölümün bir cinayet olarak tanımlanması gerektiğini” dile getiren asker ailelerinin ülkemizde en temel insan hakkı olan yaşam hakkının ihlal edildiğini ve bu cinayetlerin cezasız kaldığını, cezasızlığın devlet/yurttaş ilişkisinde ciddi bir kırılmaya yol açtığına dair kaygılarının giderilmesi amacıyla Bakanlığınız ne tür çalışmalar yapmaktadır?