HDP Eş Genel Başkanı Buldan, DTK’ya yönelik operasyona tepki göstererek, “Demokrasi kanallarını, siyaset yollarını Kürt halkına kapatmak acaba hangi akla hizmettir?” diye sordu.
Buldan, yapılan operasyonların ne kongre çalışmalarını ne de kadınların örgütlü mücadelesini asla engelleyemeyeceğini söyledi.
HDP Demokratik Yerel Yönetimler Üyesi Çetin’e yönelik işkenceye tepki gösteren Buldan, “Sorumlular yargı önünde mutlaka hesap verecektir.” dedi.
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin Meclis Grup Toplantısında güncel gelişmeleri değerlendirdi. Buldan, üç milletvekili arkadaşlarının Covid-19 testinin pozitif çıktığını belirterek, sağlık durumlarının iyi olduğunu tedavilerinin devam ettiğini söyledi.
Milletvekillerine ve Covid-19 nedeniyle tedavi gören tüm yurttaşlara geçmiş olsun dileklerini ileten Buldan, “Bu konuda elbette şeffaf olmaya, kamuoyunu bilgilendirmeye devam edeceğiz.” dedi. Salgının hala can almaya devam ettiğini hatırlatan Buldan, tehlikenin hala geçmediğini, tedbiri elden bırakmamak gerektiğini belirtti.
‘Halkımız kendi tedbirlerini almalı’
Bölge illerinde gerekli önlemlerin alınmaması nedeniyle vaka sayılarının her geçen gün arttığına işaret eden Buldan, şunları aktardı:
“Normalleşme adı altında rakamları düşük tutmak için Korona şüphesiyle hastanelere giden insanlarımıza yeterince test yapılmadığı bilgisini alıyoruz. Hastanelerin yetersiz kaldığı bilgisini alıyoruz. Özellikle Cizre’de vaka sayısının artması endişe vericidir. Esnaf kendi inisiyatifiyle kepenk kapatmakta ve evde kal çağrısı yapmaktadır. İktidarın vurdumduymazlığı karşısında Cizre başta olmak üzere tüm Bölge illerinde halkımıza kendi tedbirlerini almaları konusunda buradan bir kez daha çağrımızı yineliyoruz. Partimiz bütün imkânlarıyla halkımızın yanında olmaya devam edecektir.”
‘Orhan Doğan’ı unutmadık, unutmayacağız’
Ölümünün 13’üncü yıl dönümü nedeniyle Kürt siyasetçi Orhan Doğan’ı anan Buldan, “Hayatını demokrasi, barış ve özgürlük mücadelesine adayan, en zor dönemlerde Kürt sorununun demokratik yöntemlerle çözümü için mücadele veren, bedel ödeyen Orhan Doğan’ın eksikliğini her daim yaşamaya devam ediyoruz.” dedi.
Orhan Doğan’ı unutmadıklarını, unutmayacaklarını söyleyen Buldan, “Hasret gittiği barışı ve özgürlüğü halklarımıza armağan edeceğiz. Ona söz veriyoruz anısı önünde saygıyla eğiliyoruz.” dedi.
‘Madımak bir kez daha yakıldı’
İki gün sonra Madımak Katliamının 27’inci yıl dönümünü geride bırakacaklarını hatırlatan Buldan, “2 Temmuz 1993’te 33 can yakılarak katledildi. Sivas’ta yaşanan katliam sadece orada canların yakılmasından ibaret değildir. Sonrasında yaşanan adaletsizlikler bu katliamın acısını misliyle katladı ki asıl katliam vicdanlarda yaşandı.” dedi.
Son olarak Sivas Katliamının bir numaralı sanığının, yüzlerce yaşlı ve ağır hasta mahpus cezaevlerinde ölüme terk edilirken AKP’li Cumhurbaşkanı tarafından yaşı ve sağlık sorunları gerekçesiyle affedildiğini söyleyen Buldan, “Madımak işte o zaman bir kez daha yakıldı. Hepimizin gönlünde, anılarında.” diye kaydetti.
Çorum Katliamının da 40’ıncı yılı olduğunu hatırlatan Buldan, bu katliamın sanıklarının da hesap vermediğini söyledi.
‘Tüm sorunlar AKP’nin 18 yılık iktidar sürecinin sonuçlarıdır’
Buldan, konuşmasına AKP’ye yüklenerek devam etti. Türkiye’de siyasi, ekonomik, toplumsal krizlerin giderek derinleştiği ve buna bir de salgın krizinin eklendiği çok kötü günlerden geçildiğini belirten Buldan, “Bugün yaşadığımız tüm sorunlar dünün ve bugünün değil, AKP’nin 18 yıllık iktidar sürecinin, yönetme anlayışının sonuçlarıdır.” şeklinde konuştu.
‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin sefasını Saray sürüyor’
İki yılını dolduran Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini “sistemsizlik” olarak eleştiren Buldan, şöyle konuştu:
“Bizce artık bu sistem ömrünü de doldurmuştur. Ekonomi uçacak dediler, ekonomiyi değil vatandaşın cebindekini uçurdular. Demokratik standartlar yükselecek dediler; işkencenin, yasakların, adaletsizliklerin standardını yükselttiler. Üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü dediler; Saray’ın üstün hukukunu inşa ettiler. İşsizlik azalacak, enflasyon düşecek dediler; işsizliği, enflasyonu, doları yükselttiler. Milli gelir artacak dediler; yandaşların gelirini artırdılar.”
“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi kayyım, darbe, hukuksuzluk, gözaltı, işkence, yolsuzluk, yoksulluk, işsizlik ve sefalet sistemidir.” diyen Buldan, bu sistemin sefasını “Saray ve yandaşları”nın sürdüğünü, cefasını ise halkın çektiğini söyledi.
‘DTK’ya yapılan operasyon Kürtlerin demokratik örgütlenmesini tasfiye etme çabasıdır’
DTK’ya yönelik operasyona değinen Buldan, DTK’nın demokratik, toplumsal ve meşru bir platform olduğunu söyledi. Buldan, şöyle konuştu:
“DTK halkın kongresidir. Kongre halkın ta kendisidir. DTK geçmişte bu parlamentonun başkanı tarafından konferanslara resmi düzeyde davet edilmiş bir kurumdur. Kapısını kırdığınız kurum bu ülkede barış için, çözüm için, demokrasi için mücadele yürüten bir kurumdur. Hal böyleyken, DTK’ye kapısı kırılarak yapılan operasyon Kürt düşmanlığının, demokrasi düşmanlığının geldiği noktayı bizlere bir kez daha göstermektedir. Yapılan operasyon, Kürtlerin demokratik örgütlenmesini tasfiye etme çabasıdır.”
‘Demokrasi kanallarını Kürt halkına kapatmak acaba hangi akla hizmettir?’
“Demokrasi kanallarını, siyaset yollarını Kürt halkına kapatmak acaba hangi akla hizmettir?” diye soran Buldan, şöyle devam etti:
“Diyelim ki Kürt halkının bütün demokratik örgütlenmesini ortadan kaldırdınız, kapattınız; peki Kürt halkını ne yapacaksınız? Milyonları da kapatabilecek misiniz? Bu ülkede bu dünyada milyonlarca Kürt var bu Kürtleri hiçbir yere kapatamazsınız. Buna sizin gücünüz yetmeyecektir. Demokrasi kanallarını, siyaset yollarını Kürt halkına kapatmak acaba hangi akla hizmettir? Bunu sormak isteriz. Yapılan operasyonlar ne kongre çalışmalarını ne de kadınların örgütlü mücadelesini asla engelleyemeyecektir.”
‘Çetin’e yönelik işkenceden AKP iktidarı birebir sorumludur’
HDP Demokratik Yerel Yönetimler üyesi ve TJA aktivisti Rojbin Çetin’e köpekli işkence yapıldığını hatırlatan Buldan, “Çok açık söylüyorum; Diyarbakır’daki bu işkenceden Ankara’daki AKP iktidarı birebir sorumludur. İşkenceye sıfır tolerans diyen AKP iktidarı, işkenceye ve işkenceciye sınırsız tolerans tanıyan bir iktidara dönüşmüştür. Diyarbakır’da yapılan işkence Kürt düşmanlığı, muhalif düşmanlığı ve kadın düşmanlığının kamusal düzeydeki örgütlenmesidir.” şeklinde konuştu.
‘İşkencenin sorumluları hesap verecektir’
Vali ve savcılığın işkencecilerin üzerine gideceğine işkence yapanlara ne yazık ki bir kez daha sahip çıktığını söyleyen Buldan, “Diyarbakır Valisi’nin pespaye açıklaması işkencenin resmi politika olduğunun da bir kabulüdür. Bu işkenceyi yapanları, yaptıranları, bunları sahiplenen iktidarı buradan şiddetle ve bir kez daha kınıyoruz. Bunun peşini asla bırakmayacağız. İşkence bir insanlık suçudur. Zaman aşımı olmayacaktır, günü geldiğinde bu dosyalar mutlaka tek tek açılacaktır. Sorumlular yargı önünde mutlaka hesap verecektir.” dedi.
‘İktidarınız 12 Eylül zihniyetinin temsilcisidir’
Buldan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kobanê’de yapılan hava saldırısında üç Kürt kadın siyasetçi katledildi. Buradan saygıyla anıyorum. Paris’te, Silopi’de, Kobanê’de kadın siyasetçileri katleden zihniyetle Diyarbakır’da köpekli işkence yapan zihniyet birebir aynıdır. ‘Bizden önce kadının adı yoktu’ diyen AKP’ye hatırlatmak istiyorum; Gültan Kışanak 12 Eylül’de Diyarbakır zindanında işkencelere direnen, kadın mücadelesi veren bir kadın siyasetçidir, ona da Esat Oktay Yıldıran’ın köpeği ile işkence yapılmıştı. Sizin iktidarınız 12 Eylül zihniyetinin bugünkü temsilcisidir.”
Türkiye’de sürdürülen gözaltı, tutuklama operasyonlarıyla eş zamanlı olarak iktidarın Kuzey Suriye’de Kobanê’de sınır ötesinde operasyonlar düzenlediğini ifade eden Buldan, “Bu operasyonlar Kürtler Kuzey Suriye’de Suriye halklarıyla demokratik birlik kurmasın diye yapılmaktadır. Bu operasyonlar Kürt halkı hiçbir yerde statü ve kimlik sahibi olmasın diye yapılmaktadır.” diye kaydetti.
‘Önce darbenin siyasi ayağını ortaya çıkarmanız lazım’
Güvenlik Soruşturması Yasasını “fişleme yasası” olarak değerlendiren Buldan, “Güya bu yasa darbecilere karşı alınan bir önlemmiş! Darbeye karşı önlem alacaksanız önce darbenin siyasi ayağını ortaya çıkarmanız gerekmektedir. Siyasi ayağı gizleyip sonra biz önlem alıyoruz demenizin hiçbir samimiyeti yoktur. Güvenlik Soruşturması Yasası halkla mücadele yasasıdır. AKP-MHP parti devletini inşa etmek için oluşturulan paralel düzen yasasıdır. Başka bir izahı olamaz.” dedi.
‘Baroları tasfiye etmek için uğraşıyorlar’
Barolara yönelik düzenlemeyi içeren kanun teklifine de değinen Buldan, “Önce hukuku ortadan kaldırdılar, şimdi de hukuk savunucularını ve onların örgütlenmesi olan baroları tasfiye etmek için uğraşıyorlar.” diye konuştu. Baro başkanlarının teklife ilişkin yaptıkları yürüyüşlerine yönelik engellemelere tepki gösteren Buldan, şunları kaydetti:
“Hukuk savunucularına saldırmak ancak ve ancak hukuksuzların işi olabilir. AKP bunu da yaptı. Çoklu Baro Sistemi diye ortaya bir öneri attılar. Bugün Meclis Başkanlığına bu tasarıyı sundular. Amaçları; Saray güdümlü barolar oluşturmaktır. Avukatların bütünlüğünü bölmek, çoğunluğu temsil eden avukatların temsil hakkını kısıtlamak ve muhalif görülen sesleri bastırmaktır amaçları.” Buldan, HDP olarak baroların haklı mücadelesinin yanında olduklarını söyleyerek, herkesi barolarla dayanışmaya çağırdı.
’15 Temmuz için toplanan bağışları nereye harcadıkları belli değil’
İktidarın ekonomik politikalarını eleştirerek konuşmasına devam eden Buldan, işsizlik ve yoksulluğun ülkenin yakıcı bir sorunu olduğunu söyledi. Buldan, “İnsanlar, işsiz, aç, perişan, umutsuz ve geleceksizdir. Bunun sorumlusu 18 yıllık AKP iktidarıdır.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Altı milyon vatandaşa 1000 TL yardım yaptık” diye övündüğünü söyleyen Buldan, şunları ifade etti:
“Özellikle pandemi başladığı günden beri aynı cümleleri kurduklarını görüyoruz. Üç ay için 1.000 TL verdiler, ama üç aydır da bunu dilinden düşürmüyor. Sanırsınız her ay 1.000 TL ödediler. Verdikleri üç kuruşu dillerinden düşürmezler ama halktan topladıklarını ise açıklamazlar. 15 Temmuz için ne yapmışlardı hatırlarsınız, bağış topladılar. Nereye harcadıkları inanın belli değildir. Hala hesabını veremiyorlar. Belli ki iç etmişler, yani 15 Temmuz’da topladıkları paraları iç etmişler ve bunun hesabını veremiyorlar. Salgın başladığında IBAN numarası verip halktan para topladılar. Toplanan 2.1 milyar liranın nereye gitti belli değildir. Çünkü bunu da açıklayamıyorlar. İdlib için para topladılar. Ne olduğu, ne zaman dağıtılacağı belli değil.”
‘HDP’nin yürüyüşü herkesi cesaretlendirmiştir’
HDP’nin “Darbeye Karşı Demokrasi Yürüyüşü” ile herkesi cesaretlendirdiğini söyleyen Buldan, “Bugün artık tüm bu antidemokratik uygulamalar karşısında herkes itiraz ediyor, sesini yükseltiyor. Baro başkanları yürüyor, HDP yürüyor, avukatlar, sanatçılar, işçiler, kadınlar her gün her yerde eylem ve etkinlik yapıyor.” dedi.
Yürüyüşleriyle sadece kendilerine karşı değil, tüm bu sıkışmışlıktan kurtulmaya çalışan kesimlere, tüm muhalefete dönük saray kuşatmasını da kırdıklarını söyleyen Buldan, “Biz bundan sonra da sabırla, inançla, kararlılıkla barışçıl ve demokratik yöntemlerle yolumuza, yürüyüşümüze devam edeceğiz. Türkiye halkları seçeneksiz değildir, alternatifsiz değildir; HDP vardır.” şeklinde konuştu.