Cumartesi Anneleri, yargılandıkları davaya dikkati çekerek, “Kayıplarımız için adalet istemekten, devletin hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.” dedi.
Cumartesi Annelerinin adalet arayışı 851. haftasında. Her hafta Cumartesi günü saat 12.00’de Galatarasay Meydanı yasak olduğu için İHD İstanbul Şubesi önünde bir araya gelen Cumartesi Anneleri, salgın nedeniyle kayıplarının akıbetlerini sosyal medya üzerinden canlı yayınla sormaya devam ediyor.
Bu haftaki açıklamada, 700. hafta buluşmasında gözaltına alınan 46 kayıp yakını, hak savunucusu ve destekte bulunanlar hakkında açılan davanın görülen 2’nci duruşmasına ilişkin bilgilendirme yapıldı. Maside Ocak, evrensel hukukun gereğinin yapılmasını isteyerek, “Bizi değil, sevdiklerimizi gözaltında kaybedenleri ve kaybetme iklimi yaratanları yargılayın” dedi.
Avukat İriz: Tarafsız yargılama konusunda kuşku doğdu
Mezopotamya Ajansı’nın geçtiği bilgilere göre; Açıklamada söz alan dava avukatlarından Metin İriz, mahkeme hakiminin yargılama esnasındaki tavırları dolayısıyla tarafsız yargılama konusunda kuşku doğduğuna işaret etti. İriz, şunları ifade etti:
“Mahkeme hakiminin yargılama esnasında yargılananlara sorduğu sorular, yargılananların taleplerine yönelik gösterdiği tepkilerde usullere aykırı bir şekilde savcının görüşünü almadan reddetmesi gibi bir dizi tutum ve davranışları nedeniyle tarafsızlığını yitirdiği kuşkusu yarattı. Böyle bir kanaat oluştu. Mahkemenin başından beri gösterdiği tutumlar güvenimizi zedelemiştir.”
Diyarbakır Baro Başkanı Eren: Utanç davası
Dava avukatlarından olan Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren de, 40 yıldır yaşanan zorla kaybettirmelere yönelik verilen mücadelenin onurlu bir mücadele olduğunu belirterek, adalet mücadelesi çerçevesinde yapılan etkinliğin yasaklanmış olmasını kabul etmediklerini ve kınadıklarını söyledi.
Açılan davanın hukuk düzeni içerisinde ele alındığında bir “utanç davası” olduğunu belirten Eren, baro olarak yargılamayı takip edeceklerini belirtti. Eren, şunları kaydetti:
“Adalet arayışında olan insanların duruşma salonlarında sanık olarak çağrılmış olması kabul etmemiz mümkün değil. Bu adalet mücadelemizin bir gün muhakkak karşılık bulacağına dair olan inancımla sizlerle birlikte olduğumuzu, sizlerle bu mücadeleyi yürüteceğimizi herkes tarafından bilinmesini isterim.”
Besna Tosun: ‘Beni bul anne’ demek suç sayıldı
Açıklamayı ise Besna Tosun okudu. Eylemleri süresince devletin ağır baskısı, engel ve şiddetiyle karşı karşıya kaldıklarına işaret eden Besna Tosun, şöyle devam etti:
“Yalnız biz değil, yeri geldi ellerimizdeki karanfillerimiz bile suç unsuru sayılarak gözaltına alındı. Ancak 18 Kasım 2020 tarihine kadar hakkımızda bir dava açılmadı. 700’üncü haftamızda ‘Beni Bul Anne’ diyerek her zamanki rutinimizde yaptığımız Galatasaray’daki buluşmamız İçişleri Bakanı’nın talimatı ve Beyoğlu Kaymakamlığı’nın kararı ile engellendi. Belgelenmiş kötü muamele ve işkenceye maruz kaldık. O günden sonra kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray bize yasaklandı. Yetmedi 700’üncü haftamızda ‘Beni Bul Anne’ demek 2,5 yıl sonra suç sayılarak hakkımızda dava açıldı.”
‘Adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz’
Duruşma boyunca hakimin yarattığı yargılama ortamının tarafsız ve objektif tutum içinde olamayacağını gösterdiğini belirten Besna Tosun, kendilerinin peşinen suçlu sayıldığını söyledi. Besna Tosun, şöyle sürdürdü:
“Bu nedenle avukatlarımız yargılamanın tarafsız yürütülebilmesi için gerekli başvuruları gerçekleştirdi. Mahkemede de söyledik söylemeye devam edeceğiz: Kaç yıl geçerse geçsin; kayıplarımız için, adalet istemekten, devletin hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 152 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz”