Cumartesi Anneleri, adalet arayışlarının 784’üncü haftasında gözaltında kaybedilen dönemin İşçi Partisi Başkanı Talat Türkoğlu’nun akıbetini sordu.
Cumartesi Anneleri adalet arayışlarına 784’üncü haftada da devam etti. Her hafta Cumartesi günü saat 12.00’de Galatarasay Meydanı yasak olduğu için İHD İstanbul Şubesi önünde bir araya gelen Cumartesi Anneleri, salgın nedeniyle kayıplarının akıbetlerini sosyal medya üzerinden canlı yayınla sormaya devam ediyor.
Bu hafta gözaltında kaybedilişinin 24’üncü yılında dönemin İşçi Partisi Başkanı Talat Türkoğlu’nun (45) akıbeti soruldu. Bu haftaki açıklamayı kayıp yakınları adına Talat Türkoğlu’nun kız kardeşi Münübe Türkoğlu Yeprem yaptı.
‘Adalete ulaşmamız engelleniyor’
Mezopotamya Haber Ajansı’nın geçtiği bilgilere göre; infaz düzenlemesine değinen Yeprem, devletin ayrımsız ve eşitlikçi bir yasayı hayata geçirmesi gerektiğini belirterek, insan haklarının temel alınmasını istedi. Türkiye’de anayasal gerçeklikle siyasal gerçekliğin örtüşmediğini dile getiren Yeprem, “Mevcut siyasal gerçeklik, anayasal haklarımızı yok sayıyor. Gözaltında kaybedilen insanlarımıza ve adalete ulaşmamızı da engelliyor.” dedi.
‘4 kez gözaltına alındı işkence gördü’
24 yıldır süren bir inkar ve cezasızlık dosyası ile kamuoyuna seslendiklerini ifade eden Yeprem, abisi Talat Türkoğlu’nun sosyalist kimliğiyle bilindiğini ve İstanbul’un Avcılar ilçesinde yaşadığını anlattı. Abisinin kaybedilmeden önce 4 kez gözaltına alındığını söyleyen Yeprem, “Yoğun işkence gördü ve yıllarca hapishanede kaldı.” dedi.
‘Tüm girişimler sonuçsuz kaldı’
Abisi Türkoğlu’nun tahliye edildikten sonra polis takibine alındığını belirten Yeprem, 29 Mart 1996 tarihinde annesini ziyaret etmek için Edirne’ye gittiğini ifade etti. Abisi Türkoğlu’nun İstanbul’dan Edirne’deki evlerinin kapısına kadar sivil polisler tarafından takip edildiğini kardeşlerine söylediğini anlatan Yeprem, “1 Nisan 1996 tarihinde İstanbul’daki evine dönmek üzere yola çıktı ve kendisinden bir daha haber alınamadı.” diye belirtti.
Ailesi olarak, İHD ve Uluslararası Öf Örgütü, devletin ilgili kurumlarına başvuruda bulunduklarını söyleyen Yeprem, yapılan tüm girişimlerin sonuçsuz kaldığını dile getirdi. Yeprem, resmi makamların ise ağabeyinin gözaltına alınmadığını, nerede olduğunu bilmediklerini kendilerine aktardığını anlattı.
‘JİTEM üyesi itirafında işkence ile öldürülmesini anlattı’
Yeprem, 1997 yılında ağabeyinin kullandığı saat, giysi, ayakkabı, cüzdan bilgilerini ayrıntılarıyla veren JİTEM mensubu Kasım Açık’ın ifadelerini aktardı. Yeprem, şöyle devam etti:
“JİTEM üyesi olan Kasım Açık’in itiraflarına göre ağabeyim Edirne yakınlarında bulunan Çadırkent’te polis, asker ve itirafçılardan oluşan bir ekip tarafından sorguya alınmış. Daha sonra işkence ile öldürülerek cesedinin Meriç Nehri’ne atıldığını söylüyor. Kasım Açık olay yerinin krokisini çizdi. Olaya katılanların isimlerini verdi. Tüm bunları detaylı bir biçimde yazılı ve imzalı olarak beyan etti. Kasım Açık’ın ifadesi üzerine aile olarak ek bir soruşturma yapılması için savcılığa başvuruda bulunduk. Başvuruda etkin bir soruşturma yürütülmeden kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildi.”
AİHM Türkiye’yi mahkum etti
Davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıdıklarını belirten Yeprem, dava sonucunda Türkiye’nin etkili bir soruşturma yapmadığı ve abisinin yaşam hakkını korumaya yönelik yükümlülüğünü yerine getirmediği için mahkum edildiğini söyledi.
İHD avukatı Gülizar Tuncer’in AHİM kararı ile Edirne Savcılığı’na başvurarak soruşturmanın derinleştirilerek sürdürülmesi talebinde bulunduğunu belirten Yeprem, Edirne Savcılığı’nın zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığı yönünde karar verdiğini söyledi. Yeprem, bu karar üzerine yapılan itiraz başvurusunun da reddedildiğin kaydetti.
Anayasa Mahkemesi’ne yargılamanın önünü açması çağrısı
18 Ağustos 2016 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne başvurduklarını belirten Yeprem, “Bu ülkenin bir anayasası, yükümlü olduğu uluslararası sözleşmeleri var. Artık yeter! Herkesin temel haklarını çiğneyen eylemlere karşı etkin bir yargı yoluna başvurmaya hakkı var. Kamu gücünü kullanan kişi ve kurumların sebep olduğu hak ihlallerine karşı anayasal yargı denetimi yapmakla görevli olan Anayasa Mahkemesi’ni, Talat Türkoğlu davasında cezasızlığa ve inkara son verecek, evrensel ölçütlere uygun bir yargılamanın önünü açacak şekilde karar vermeye çağırıyoruz.”