Eski HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, gazeteci Çakır’ın ilettiği sorulardan birine verdiği yanıtın siyasette ahlaki ve insani duruşun önemine dikkat çekmek dışında bir gaye taşımadığını belirterek, “Mesajlarımın altında siyasi komplo ya da bir ittifak arayışı bulmaya çalışanların yaratıcı (!) teorilerini ciddiye almadığımı belirtmek isterim” dedi.
Demirtaş, sorunların diyalog ve müzakereyle çözümüne katkı sunmanın her siyasetçinin asli ve ahlaki görevi olduğuna vurgu yaptı.
Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, gazeteci Ruşen Çakır’ın soruları üzerinden Medyascope’a verdiği söyleşi üzerinden yapılan tartışmalara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Demirtaş’ın, Ruşen Çakır’a gönderdiği değerlendirmesi yine medyascope’ta yayımlandı.
Demirtaş, avukatları aracılığıyla Çakır’ın ilettiği sorulardan birine verdiği yanıtta siyasette ahlaki ve insani duruşun önemine dikkat çekmek dışında bir gaye taşımadığını belirterek, “Yanıt sonrasında yaşanan tartışmaları, kısıtlı imkanlarla da olsa takip etmeye çalıştım.” dedi.
‘Siyasi komplo ya da ittifak arayışı bulma teorilerini ciddiye almıyorum’
Mesajlarının altında siyasi komplo ya da bir ittifak arayışı bulmaya çalışanların “yaratıcı (!)” teorilerini ciddiye almadığını belirtmek istediğini ifade eden Demirtaş, şunları kaydetti:
“Bu minvalde söylenen, yazılıp çizilen düşüncelerin bir teki bile gerçeği yansıtmıyor. Benim ifade ettiğim şey çok basitti: İnsan kimliğimizi siyasetçi kimliğimize kurban etmeyelim. Birbirimizi doğru anlayalım ki eleştireceksek doğru eleştirelim, halkın sorunlarına çözüm bulalım. Ve elbette kutuplaşmayı, toplumsal ayrışmayı önleyelim. Ben hapisteyim. Zulme ve adaletsizliğe karşı burada mücadele ediyorum. Hapiste olduğum için önerim tabii ki bir faraziye üzerine kurulmuştu. Dışarıdaki siyasetçiler, nasıl davranacaklarına kendileri karar verir elbette. Ben sadece kendi ahlaki yaklaşımımı ifade ettim ve bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum.”
‘Siyasetçilerin konuşamaması utanç verici olurdu herhalde’
Asıl işi konuşmak ve diyalog kurmak olan siyasetçilerin, iktidarın yaydığı korku sebebiyle birbirileriyle konuşamamasını “utanç verici olurdu herhalde” şeklinde değerlendiren Demirtaş, “Şayet öyle bir şey varsa da dilerim korkulara teslim olan siyasetin yerini cesaret ve feraset alır. Verdiğim örnek de ilgi çekici bir örnek olması nedeniyle önemliydi. Yoksa ayırım gözetmeksizin tüm siyasi liderlerle konuşmak, onları da dinlemek istediğimi söyledim zaten o röportajda.” dedi.
‘Hangi siyasetçinin iyi laf attığı yarışma programında değiliz’
“Halkın bunca can alıcı, yakıcı sorunu varken ve bu sorunlar acil çözüm beklerken siyasetçilerin görevi birbirlerine laf yetiştirmek, hamasette üste çıkmaya çalışmak olamaz herhalde.” diyen Demirtaş, hangi siyasetçinin diğerine daha iyi laf attığı veya üste çıkanın kazandığı bir yarışma programında olmadıklarını kaydetti.
‘Birbirlerine laf yetiştiren siyasetçiler sadece karamsarlığı beslemiş olurlar’
Değerlendirmesinde Türkiye’de yaşanan sorunlara da değinen Demirtaş, “…Böylesi kaotik bir ortamda özgürlük, demokrasi, barış, ekonomik refah ve yaşanabilir bir doğa için umut verecek alternatifler yaratmak yerine birbirlerine laf yetiştiren siyasetçiler, sadece karamsarlığı beslemiş olurlar, başka da bir sonuç yaratamazlar.” dedi.
Ahlaki temelden yoksun siyasetin çözümsüzlüğüne, diyalog ve insani duruş içermeyen pratiklerin yanlışlığına işaret etmek istediğini kaydeden Demirtaş, halkın çoğunluğunun, vurguladığı eksende bir beklentide olduğunu bunu “hapishane hücresinde” bile hissedebildiğini söyledi.
‘Tartışmalarda dikkatimi en çok çeken acıları kaşımaya çalışan yaklaşımlar’
Röportaj üzerine yapılan tartışmalarda dikkatini en çok çeken şeyin, acıları kaşımaya çalışan yaklaşımlar olduğuna vurgu yapan Demirtaş, “Bu hazin tutumun yarattığı sonuçları görmekten aciz siyasetçilerin halka bir faydası olamaz. Hayatım boyunca ne benim ne de arkadaşlarımın tek bir insanın ölümünde de yaralanmasında da payımız veya sorumluluğumuz olmadı.” dedi.
Silahların Türkiye’nin gündeminden tamamen çıkması için ellerinden gelen gayreti gösterdiklerini ifade eden Demirtaş, “Olmadı maalesef. Henüz başaramadık. Bunun sorumlusunun kim olduğu tartışmasına girmeden, barış hedefimiz doğrultusunda halen çalışıyoruz.” diye belirtti.
‘Bizim yolumuz da yöntemimiz de demokratik siyasettir’
Ön yargılar ve dayatılan algılar bir kenara bırakılıp biraz kulak verilirse HDP’nin barış niyeti, barış isteği ve bundaki samimiyetinin rahatlıkla görülebileceğini ifade eden Demirtaş, “Bizim yolumuz da yöntemimiz de silah ya da şiddet değil, sadece demokratik siyasettir. Bizim net duruşumuz budur.” dedi.
“Birbirimizin acılarını anlamak yerine acıları yarıştırmak, kaşımak, yok saymak, insanları kışkırtmak çok yanlıştır.” diyen Demirtaş, sözlerini şöyle tamamladı: “Acılarda ortaklaşamayanlar ne sevinçlerde ortaklaşabilir ne de yarınlarda. Her şeye rağmen oturup konuşmak, birbirini tanımaya, anlamaya çalışmak erdemli bir duruştur. Sorunların diyalog ve müzakereyle çözümüne katkı sunmak, her siyasetçinin asli ve ahlaki görevidir.”
Demirtaş ne demişti?
Demirtaş, “Güçlendirilmiş parlamenter sistem nedir?” başlıklı yazısı ve ittifak modeli önerisi ile ilgili önerilerinin nasıl hayata geçirileceğine ilişkin gazeteci Çakır’ın sorularını yanıtlamıştı. Demirtaş, önerilerinin nasıl hayata geçirileceğinin dışarıdakilerin işi olduğunu belirterek, “Mesela ben dışarıda olsaydım bir sabah Başak ile birlikte Meral Hanım’ın kapısını çalar ve ‘Kahvaltıya geldik’ derdim.” demişti.