İYİ Parti Meclis Grup Başkanvekili Dervişoğlu, iktidarın koronavirüs salgınına karşı basın toplantısı dışında hazırlık yapmadığını belirterek, bazı vatandaşların kurallara uymayışının bu salgının büyümesine gerekçe yapılamayacağına dikkat çekti.
Dervişoğlu, “Gece yarıları yapılan rakam açıklamalarından öte, ülkeyi yönetenleri daha ciddi davranmaya, en az virüsün kendisi kadar ciddi olmaya davet ediyoruz.” dedi.
İnfaz yasasına değinen Dervişoğlu, “Sorunun temeline inerek düzeltmek yerine infaz indirimi ile sonuçları ötelemek bir iktidar pratiği haline gelmiştir.” diye konuştu.
İYİ Parti Meclis Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu, Meclis’te basın toplantısı düzenledi. Dervişoğlu, toplantıda Covid-19 salgınına yönelik tedbirler ile infaz yasa taslağıyla ilgili görüşlerini paylaştı. Dervişoğlu, İYİ Parti olarak, şartların dayatmasıyla, yaşam hakkını da dikkate alan infaz yasa taslağı çalışmasına olumsuz yaklaşmadıklarını belirtti.
Daha önce dillendirilip rafa kaldırılmış olan bu taslağın, cezaevlerindeki vatandaşlar ve aileleri arasında bir umut yarattığının farkında olduklarını ifade eden Dervişoğlu, “Bu umudun, siyasi kaygılarla sömürülemeyecek kadar insani bir duygu olduğu kanaatindeyiz” dedi. İktidar partisi ile yasa taslağı hakkındaki ilk görüşmeleri gerçekleştirdiklerini belirten Dervişoğlu, gerekli bilgileri edindiklerini değerlendirdikten sonra önerilerini bir sonraki toplantıda aktaracaklarını söyledi.
İnfaz Yasası değişikliği ile ilgili ilk önerinin 22 Eylül 2019’da MHP tarafından gündeme getirildiğini hatırlatan Dervişoğlu, mahkemelerin yoğunluğunun ve yeterli sayıda hakim ve savcının bulunmadığından bahisle, adalet mekanizmalarındaki zafiyetin kötü sonuçlarının vatandaşın sırtına yüklenmesinin kabul edebilecekleri bir durum olmadığını söyledi.
‘İnfaz indirimi ile sonuçları ötelemek iktidar pratiği haline gelmiştir’
Dervişoğlu, “Soruşturma ve Yargılama aşamasındaki özensizlik, tutuklamanın tedbir değil cezalandırma aracı olarak kullanılması, uzun tutukluluk süreleri, iddianame hazırlama süresi konusunda savcıların serbestliği, hakim/savcıların eylem ve kararlarından dolayı sorumsuzlukları gibi sıralanabilecek birçok husus sorunun temelini teşkil etmektedir. Sorunun temeline inerek düzeltmek yerine infaz indirimi ile sonuçlarını ötelemek bir iktidar pratiği haline gelmiştir.” dedi.
Hükümlüler, tutuklular ve onların ailelerinin, hükümetin yanlış uygulamalarından kaynaklı maddi ve manevi mağduriyetlerine gönüllerinin razı olmadığına vurgu yapan Dervişoğlu, “Ancak bu durum, bu zamana kadar savunageldiğimiz doğrulardan vazgeçeceğimiz anlamına da gelmez.” diye konuştu.
‘İktidar partileriyle müzakere edeceğiz’
Dervişoğlu, infaz düzenlemesine ilişkin şöyle konuştu: “Getirilen İnfaz Yasası düzenlemesinde; Terör, Türklüğe ve Atatürk’e hakaret, kadına şiddet, kadın ve çocuklara karşı işlenen cinsel suçlar, cinayet, teröre finans temin eden zehir tacirliği ve her türlü kaçakçılık, organize suç örgütleri, toplumun kanını emen rüşvet, irtikap ve yolsuzluk, kişi ve zümrelere geçmişe ve geleceğe yönelik cezai muafiyetler oluşturacak düzenlemelere karşı duruşumuz tavizsiz ve nettir. Bütün bu görüşlerimizi iktidar partileriyle karşılıklı olarak müzakere edecek sonuçlarını da kamuoyu ile paylaşacağız”
‘Basın toplantıları dışında ciddi bir hazırlık yapılmamış’
Dervişoğlu, Covid-19 virüsüyle ilgili olarak Genel Başkanları Akşener’in tüm özel tüm hastanelerin Covid-19 ile mücadeleye açılması ve sağlık çalışanlarına prim ödenmesi talebinin iktidar tarafından kabul gördüğünü söyledi. Ancak üzülerek bu mücadeleyle ilgili basın toplantıları dışında ciddi bir hazırlık yapılmadığını gördüklerini belirten Dervişoğlu,
“Her önlemi aldığı söylenen Türkiye, en can alıcı ürün olan ‘Tanı kitlerini’ salgın tüm ülkeye yayıldıktan sonra, Çin’den getirdi. Bu nasıl hazırlıktır ki, salgının önüne geçebilmenin en önemli araçlarından olan tanı kiti, virüs ülke sathına yayıldıktan sonra sipariş edildi.” dedi.
’26 bin vatandaş Umre’ye gitti 9 bini karantinaya alındı’
Tüm önlemleri aldığını iddia eden hükümetin 26 bin vatandaşın tehlikeli bir bölgeye Umre’ye gidişine izin vermiş olmasının başlı başına bir tartışma konusu olduğuna dikkat çeken Dervişoğlu, “Türkiye’yi dönen vatandaşlarımızın yalnızca 9 bin küsurunu karantina almış olması da ayrı bir tartışma konusudur.” diye konuştu.
‘Tüm suçu sahile çıkanlara yıkma çabası siyasi kurnazlıktır’
“Sağlık Bakanı’nın önceki akşam yaptığı açıklamada, ‘Maalesef virüs artık Türkiye geneline yayıldı’ itirafında, tedbirlerde eksik kalınmasının hiç mi payı yoktur?” diye soran Dervişoğlu, “İktidar medyası üzerinden tüm suçu Zeytinburnu’nda halay çekenlerin, Pazar günü sahile çıkanların üzerine yıkma çabası en hafif tabiriyle siyasi kurnazlıktır. Bu günler, siyasi hesapların rafa kaldırılması, gerçekle yüzleşilmesi gereken günlerdir.” diye kaydetti.
‘Halk uyarıları dinlemedi açıklaması kolaycılıktır’
Bu virüsün Türkiye’ye geç girmesinin büyük avantaj olduğunu söyleyen Dervişoğlu, “Bütün mesele bu avantajı, tüm önlemleri alıp, malzemeleri hazırlayıp, gerekli kadroları organize ederek, daha büyük bir avantaja çevirmekti. İşte iktidar bunu beceremedi.”
Bilim Kurulu üyesi hocalardan bazılarının, “Halk uyarıları dinlemedi ve virüs Türkiye’ye yayıldı” şeklindeki açıklamasını “Kolaycılık” olarak değerlendiren Dervişoğlu, “Maalesef koca bir ülkeyi iki aydır oyaladığı anlaşılan hükümetin sorumluluğunu perdelemekten başka bir şey değildir.” dedi.
‘Ülkeyi yönetenleri en az virüsün kendisi kadar ciddi olmaya davet ediyoruz’
Bazı vatandaşların kurallara uymayışının bu salgının büyümesine gerekçe yapılamayacağına dikkat çeken Dervişoğlu, “O yüzden; Gece yarıları yapılan rakam açıklamalarından öte, ülkeyi yönetenleri daha ciddi davranmaya, en az virüsün kendisi kadar ciddi olmaya davet ediyoruz.”
Virüsün ülkeye geç gelme avantajının kullanılamadığını belirten Dervişoğlu, “Bari ağırlaşan tabloya fren yapabilecek adımları hızlıca atalım. Yarın karşılaşacağımız tablodan sonra, bunu yapmayanları ne tarih ne de milletimiz affetmeyecektir” dedi.
Dervişoğlu, konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Koronavirüs ile mücadele kapsamında sokağa çıkma yasağı gibi önlemlerin alınması hakkında yöneltilen bir soruyu şöyle yanıtladı:
“Türkiye olağandışı bir hal ile karşı karşıya, vatandaşlarımızın bu tedbirlere uygulama noktasındaki eksiklikleri, devletin sorumluluğunun üstünü örtmesindendir. Dolayısıyla devlet en keskin tedbirleri almalıdır. En keskin tedbirleri almalıdır derken kastım sadece sokağa çıkma yasağı değil, doğru bir biçimde karantinanın uygulanmasıdır.” dedi.