Kanun Hükmünde Kararname ile kapatılan Dicle Haber Ajansı (DİHA) muhabiri Aziz Oruç, Ağrı’da gözaltına alındığı süreçle ilgili gerçekleri anlattı. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Doğubayazıt İlçe Eşbaşkanı Abdullah Ekelek, Ağrı-Doğubeyazıt karayolunda göaltına alınan Oruç, Ermenistan ve İran’da işkence gördükten sonra ölüme terk edilmiş.
KHK ile kapatılan DİHA muhabiri Aziz Oruç, Ağrı’nın Doğubeyazıt ilçesinde HDP Doğubeyazıt İlçe Eş Başkanı Abdullah Ekelek ile birlikte 11 Aralık’ta gözaltına alınmıştı. Gözaltı ardından açıklama yapan İçişleri Bakanlığı, Oruç’u ‘terörist’ olarak nitelemiş ve görüntüleri havuz medyasına servis etmişti.
Hakkında yürütülen kampanyaya karşı Mezopotamya Ajansı’na açıklamalarda bulunan Oruç, Ermenistan ve İran’da işkence gördüğünü ve son olarak İran askerlerinin kendisini sınırda ölüme terk ettiğini açıkladı.
Meslektaşlarına ve kamuoyuna dayanışma çağrısında bulunan oruç şunları kaydetti:
Ermenistan’da başlayan işkence
“Ermenistan polisi, sınır kapısında pasaportumun sahte olduğun ileri sürerek beni orada gözaltına aldı. Ben birkaç saat bir odaya kapattılar. Tehdit edilip, fiziki şiddet uyguladılar. Ben gazeteci olduğumu, Türkiye’de hapis cezam olduğu için Avrupa’ya geçiş yapmak istediğimi söyledim. Ermenistan’a sığınma talebimi ilettim.”
“Ancak tüm taleplerim tehditle geri çevrildi. Beni kelepçeleyip ‘Seni İran’a teslim edeceğiz, orada seni idam etsinler’ diye tehdit ettiler. Ardından İran’a, oradaki istihbarata teslim ettiler. İran istihbaratı beni gözaltına aldı. 2 gün gözaltı süresinden sonra beni mahkemeye çıkardılar. Bir milyon 800 bin İran tümeni para cezası vererek sınır dışı etme kararı aldılar.”
‘Ölüme terk edildim’
“Beni bir gece tel örgülerle çevrili Türkiye-İran sınırına bıraktılar. Benim tel örgüleri aşıp Türkiye’ye kaçak bir şekilde girmemi istediler. Tüm itirazlarıma rağmen beni zorla tellerden Türkiye sınırına attılar. Defalarca beni attıkları Türkiye topraklarından tekrar İran’a geçip, resmi yollardan Türkiye’ye giriş yapmak istesem de buna izin vermediler.”
“Orada sınır tellerinden geçerken yaralandım. Burada ölüme terk edildim. Ardından Doğubayazıt’a geldim. İran ve Ermenistan benim uluslararası sığınma hakkımı kabul etmeyerek suç işlediler. Bu iki ülkenin uyguladığı bütün politikalar uluslararası hukuka aykırıdır. Bunun için uluslararası mahkemelere başvuracağım.”
“Bir gazeteci olarak yıllarca halkların sesi olmaya çalıştım. Günlerdir Ermenistan İran ve Türkiye’de ağır tecrit koşullarında tutuldum. Şimdi en çok sizin dayanışmanıza ihtiyacım var. Özgür yarınlarda görüşmek dileği ile…”