Halkların Demokratik Partisi (HDP), “Herkes İçin Adalet” kampanyası kapsamında din alimleri ile bir araya geldi. Toplantı “Hak, Adalet ve Vicdan” şiarıyla yapıldı.
Ankara’da bir otelde gerçekleşen buluşmanın sloganı “Hak, Adalet ve Vicdan” olarak belirlendi. Türkiye’nin bütün illerinden temsiliyetin sağlandığı buluşmada İslam ve adalet ilişkisi konuşuldu.
Gergerlioğlu divanda
Buluşmanın yapıldığı salona Kürtçe, Arapça ve Türkçe olmak üzere “Hak, Adalet ve Vicdan için buluşuyoruz” afişleri asıldı. Oluşturulan divanda ise milletvekilliği düşürülen HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu yer aldı.
Türkiye’nin farklı illerinden gelen din alimleri ile gerçekleştirilen buluşmanın açılış konuşmasını HDP Halklar ve İnançlar Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Tülay Hatimoğulları yaptı.
Tülay Hatimoğulları: Vicdan, hak ve adalet mücadelesi kazanacak
“Herkes İçin Adalet” kampanyası kapsamında din alimleri ile buluşmada konuşan HDP’nin Eş Genel Başkan Yardımcısı Tülay Hatimoğulları, yaşanan toplumsal sorunların altından adaletsizliğin çıktığını vurgulayarak, “Din ve imanı ağzından düşürmeyenlerin kötülükleri karşısında elbette vicdan, hak ve adalet mücadelesi kazanacaktır” dedi.
Konukları Kürtçe, Türkçe ve Arapça olmak üzere üç dilde selamlayarak konuşmasına başlayan Hatimoğulları, “İnsanlık tarihi mazlumların zalimlere karşı mücadele ettiği bir tarihtir. Spartaküs köleciliğe karşı isyan etti. Demirci Kawalar zalim Dehaklara karşı mücadele etti. Hazreti Musa firavunlara, Hazreti Hüseyin mazlumun yanında haksızlığa, adaletsizliğe karşı mücadele etti” dedi.
‘Sorunların temelinde adaletsizlik yatıyor’
Hatimoğulları, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hz Muhammed (SAV) ‘zulme karşı direnmeyen benim ümmetimden değildir’ demiştir. Medeniyetlerin beşiği olan Ortadoğu’da semavi dinler, insanların barış, huzur içinde yaşaması için vardı ve bu inanç ve bu felsefe ile varlık gösterdiler. Ama ne yazık ki coğrafyamız yüzyıllardır acılar içinde kıvranıyor. Yüzyıllardır bu acılar, yüzyıllardır kan ve gözyaşı neredeyse coğrafyamızın kaderi haline gelmiş durumda. İnsanlar katlediliyor, evler yakılıp yıkılıyor, kadınlara tecavüz ediliyor. Asla istemediğimiz bu manzarayı hiçbir imanın, inancın, itikatın kabul edeceğine inanmıyoruz. Toplumsal hayatımızda yaşadığımız sorunların temelinde adaletsizlik yatıyor. Aslolan vicdan, hak ve adalet ilkelerini hep birlikte yaşatabilmektir.”
‘Herkes için adalet’
Adaletsizliğin en büyük panzehirinin “Herkes İçin adalet” diyebilmek olduğunu dile getiren Hatimoğulları, “İslam’ın adaleti üzerinde konuşmak ve sizlerin görüşlerini almak günümüzün zalimlerine karşı adaleti nasıl savunabileceğimize dair görüş ve önerilerinizi almak için bu buluşmamızı gerçekleştiriyoruz. ‘Herkes İçin Adalet’ dedik. Halklar ve inançlar için adalet, Kürt sorunu için adalet, Aleviler için, kadınların hakları için, geleceksizleştirilen gençler için adalet, bastığımız toprak, soluduğumuz hava için adalet, emek için adalet” diye belirtti.
‘Hak, adalet mücadelesi kazanacaktır’
Hatimoğulları, konuşmasında partileri HDP’ye yönelik kapatılma girişimi ve diğer baskılar üzerinde de durdu.
HDP’li vekil, “Kapatılmak istenen partimiz için adalet istiyoruz. Vekilliği düşürülüp tutuklanan Leyla Güven ve Musa Farisoğlu için adalet istiyoruz. AİHM ve toplumun vicdanı hiçe sayılarak düşüncelerinden dolayı cezaevinde tutulan sevgili Demirtaş, Yüksekdağ ve binlerce mahpus için adalet istiyoruz. Vekilliği düşürüldükten sonra adalet nöbeti başlatan sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu için adalet istiyoruz. Ömer hoca sabah namazını kılmak üzere abdest alırken polis zoruyla gözaltına alındı. Din ve imanı ağzından düşürmeyenlerin kötülükleri karşısında elbette vicdan, hak ve adalet mücadelesi kazanacaktır” şeklinde konuştu.
Pervin Buldan: AKP ‘Muaviye tarzı’ bir iktidar ortaya çıkardı
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, din alimleri buluşmasında yaptığı konuşmada dini siyasallaştırmakla eleştirdiği AKP’nin “Muaviye tarzı” bir iktidar ortaya çıkardığını söyledi. Buldan, Bediüzzaman Said-i Kürdî’nin ‘Zulüm adalet külahı giymiş’ sözüyle bu gerçeğin altını çizdiğini ifade etti.
‘Her alanda adaletsizlik kuşatması’
Adaletin ölçüsü ve dayanağının hakkaniyet olduğunu vurgulayan Buldan, “Adalet, İslam’ın özü ve ruhudur. Bugün tek tek bireyler olarak da, toplumsal olarak da, kimlikler ve inançlar olarak da karşı karşıya kaldığımız en büyük sorunlardan biri adaletsizliktir. Her alanda bir adaletsizlik kuşatmasıyla karşı karşıya olduğumuzun altını bir kez daha çizmek isterim. Dillerimiz, kimliklerimiz, kültürlerimiz, inanç özgürlüğümüz adaletsizlik kuşatması altındadır. İnsanca yaşayabilmek için alınteri döken ama bunun karşılığını alamayan, emeği sömürülen, ezilen emekçi halklarımız büyük bir adaletsizlikle karşı karşıyadır. Bu ülke onurlu ve adil bir barışa kavuşsun, Türkiye geçmişiyle ve hakikatle yüzleşsin diye mücadele eden halklarımız adaletsizlikle karşı karşıyadır. Bin bir emekle, fedakârlıkla, tüm engellemelere rağmen demokratik iradesini ortaya koyan ama kazanımları darbeyle gasp edilmeye, yok edilmeye çalışılan Kürt halkı büyük bir adaletsizlikle karşı karşıyadır” diye konuştu.
‘Türkiye’de sofralar adaletsizdir’
Buldan, devamında sözlerini şöyle sürdürdü:
“İslam coğrafyasında, İslam adına, İslam kullanılarak yapılan adaletsizlikler, haksızlıklar ve hukuksuzluklar saymakla bitmez, tükenmez. Evet, adil olmayan yönetici, adil olmayan hukuk, adil olmayan sofra meşru değildir. Hukuk adaletten koparıldığı için bugün ne yazık ki Türkiye’de sofralar adaletsizdir.
Redçi ve tekçi düzen
Bugün yaşadığımız retçi ve tekçi düzen, İslam adına tüm bu çeşitliliği, farklılığı ortadan kaldırmaya çalışmaktadır. Kürt sorununun temelinde de inkar, adaletsizlik, eşitsizlik, haksızlık ve hukuksuzluk vardır. Bir halkın eşitlik talebini yok saymak, bastırmaya çalışmak İslam’ın barış özüyle çatışan bir anlayıştır. Özellikle Kürtçe anadile yönelik engeller, yasaklar, anadillerin yok sayılması, tek dil dayatması, aynı zamanda İslam’ın farklılık ilkesinin de inkârıdır. İşte bu inkârcı Kürt düşmanı zihniyet, İslam’ın çoğulculuğa yönelik kapsayıcılığını çarpıtan bir zihniyettir. Bunun net görülmesi gerekir. Bugün İslam, Türkiye’de devlet ve iktidarın tahakkümü altındadır. İsrafı itibara endeksleyen bir haram anlayışına teslim olan yönetim, eşitlik dini olan İslam’ın ilkeleriyle çelişmektedir.
Dinin siyasallaşması
Dinin siyasallaştırılması ve devletin din-inanç üzerine kurduğu tahakküm Muaviye tarzı bir iktidarı ortaya çıkarmıştır. Nitekim bugün yaşadığımız tam da Muaviye çizgisidir. Bunu milletvekilliği düşürülen Ömer Faruk Gergerlioğlu arkadaşımıza yapılan zulümde gördük ve yaşadık.
Arkadaşımızı sabah namazı için abdest alırken, ibadetini yerine getirmesine dahi izin vermeyerek Meclis’te gözaltına aldılar. Zulmettiler. Büyük günah işlediler. Oysa Gergerlioğlu, cinayet işlemedi, yolsuzluk yapmadı, ihaleye fesat karıştırmadı, kimseye kötülük yapmadı. Tek suçu insanlık onurunu, adaleti ve hakikati savunmasıdır. Vicdanlı bir insan olarak mazlumların yanında olmasıdır. Hepimiz hakikatin, vicdanın ve adaletin yanındayız, Gergerlioğlu’nun yanında, zulme karşı direniyoruz, direneceğiz.
İslam’ın barış çizgisini reddediyor
İslam’ı iktidarın ve devletin hizmetine koşmaya çalışan anlayışlara ve öncelikli mesajı barış olan İslam’ı katliamlarının perdesi yapmaya çalışan anlayışlara karşı Ortadoğu halklarının İslam’ın adalet, eşitlik ve barış fikrini temsil eden, birlikte geleceğini örmeyi hedefleyen bir partiyiz. Keseyi görünce İslami adalet fikrini görmezden gelenler ve devlet gücüne ortak olunca İslami eşitlik fikrini reddedenlere karşı adalet, eşitlik ve barış fikrini her yerde savunmaya devam edeceğiz. İslam, Arapçada ‘barış’ anlamına gelir. Bugün barışı engelleyen zihniyet İslam’ın barış çizgisini reddetmektedir. Anlamı barış olan dine mensup insanlar için barış okyanusta bir damla su kadar ihtimal taşıyorsa barışı savunmak farzdır, bundan vazgeçmeyeceğiz.
HDP fikriyatı
HDP, İslam’ın demokratik değerler üzerine kurulu yönlerinin hiçe sayılması karşısında net bir tavra sahip ahlaki bir çizgide duran yegâne partidir. İktidar zihniyetinin özellikle bizi din karşıtı, dine karşı bir konumda işlemeye çalışması ve bu yönde kara propaganda yürütmesi sadece siyasi ahlaki yozlaşmayla ilgili bir sorun değildir. İktidar zihniyeti hakikatle bağını kopartarak, doğrunun yerine yalanı koyarak, iyiliğin yerine kötülük zihniyetiyle ilişki kurarak, harama yaslanarak iktidarını ayakta tutma çabası içerisindedir. İşte partimizi kapatmaya yönelik çabalar da, HDP’nin temsil ettiği adalet ve eşitlik fikriyatını, hakikat mücadelesini ortadan kaldırmaya yönelik hamlelerdir.
Mutlaka başaracağız
Adalete ve hakikate dayanarak zulme karşı mücadele edenleri yani bizleri, HDP’yi tasfiye etmeyi başarabilirseler, yaptıkları zulmün, yaşattıkları adaletsizliklerin görünmeyeceğini, fark edilmeyeceğini, itirazların yok olacağını sanıyorlar. Planları budur. Ama bunu asla başaramayacaklar. Bizleri bu hakikat yolculuğundan, adalet mücadelesinden asla alıkoyamayacaklar. Biz hem haksızlığı ve adaletsizliği engellemek için mücadele edeceğiz, hem de adaletsizlikleri ve zulmü her yerde anlatacağız. Temennimiz adaletin herkese eşit uygulandığı bir toplum ve bir ülke olmasıdır. Bunun mutlaka başaracağız. Adalet buluşmaları bizi tıpkı Newroz gibi adalet bayramına ulaştırması dileği ile çalışmalarınızda başarılar dilerim.”
Din alimi Ubeydullah Zanyar: Müslümanlar insaniyet dışılıklarla hesaplaşmalı
HDP’nin “Hak, Adalet ve Vicdan” buluşmasında konuşan din alimi Ubeydullah Zanyar, “Müslümanların geçmişleriyle yüzleşmesi ve kendi ülkelerindeki insaniyet dışılıklarla hesaplaşması” gerektiğini söyledi.
Din alimi, filolog-etimolog Ubeydullah Zanyar, buluşmanın halklara büyük bir hizmet olması temennisinde bulunarak sözlerine başladı.
İslam tarihinin, insanlık tarihinin hak ve zulüm mücadelesinden ayrı tutulamayacağını söyleyen Zanyar, özellikle Müslüman nüfusun yoğun yaşadığı ülkelerde savaş, yoksulluk, geri kalmışlık, eşitsizlik ve adaletsizlik gibi her türlü vahşetin sürdüğüne, kadın ve çocuklara yönelik işkencenin devam ettiğine dikkat çekti.
“Müslümanlar kendi ülkelerinde yaşanan vahşeti sadece batılı ülkeleri eleştirerek, suçu onlarda bularak izah edemez” diyen Zanyar, Müslümanların geçmişleriyle yüzleşmesi ve kendi ülkelerindeki insaniyet dışılıklarla hesaplaşması gerektiğini vurguladı.
‘İslam, zulüm etmemek demektir’
Zanyar, İslam’ın “emniyet” demek olduğunu belirterek, “Müslümanlar birçok kez başkaldırmış ama maalesef İslami ilkelere dayanan hiçbir ülke ihya edilememiştir. Mezopotamya ve Ortadoğu’da birçok medeniyete beşiklik eden halklar yeniden kendine gelmeli ve insaniyet ilkelerine dayanan bir birlik kurmalıdır. Burada yaşayan halklar diliyle, rengiyle ve inancıyla hür ve emniyet içinde yaşamalıdır. İslam bir inançtır, bir idare modelidir. İslam emniyet demektir. İslam hiçbir azasıyla insanlara ve mahluklara zulüm etmemek demektir. Haklarına tecavüz etmemek demektir. İslam ilimdir, akıldır, huzurdur. Maalesef Müslümanlar bu ilkelerden çok uzaklaşmışlardır” şeklinde konuştu.
Sahte İslam
Yeryüzünde üç tür İslam’ın olduğunu dile getiren Zanyar, bunları şöyle açıkladı: “Allah’ın İslamı vesili Kur’andır. Devletin ve tarikatın yarattığı İslam vardır. Allah’ın İslam’ının temel esası insaniyet ilkeleridir. Bu ilkeler vicdan, hak ve adalettir. İslam insanlar için gelmiştir. İnsaniyet ilkesini taşımayanlar asla Allah’ın İslam’ının muhitine giremezler.
İnsaniyetsiz İslam, abdestsiz namaza benzer, ikisi de batıldır. Devletin yarattığı İslam ise isminden başka Allah’ın İslam’ına benzemez. Bu İslam’ın temeli Emeviler tarafından atılmıştır. Bu İslam bir Arap adetidir. Temeli ise saltanata dayanmaktadır. Daha sonra gelenler bu zihniyeti sürdürmüşlerdir. Günümüzde de resmi devlet İslam’ı bunların devamıdır. Bu sahte İslam’da sömürü, sınıfsal ayrımcılık, feodal zihniyet, vahşet ve barbarlık vardır. Saltanata dayanan bu sahte İslam’a karşı zamanın alimleri bu zihniyete karşı çıkmışlardır. Birçoğunu şehit ettiler. İnanıyorum, günümüzdeki alimler o şerefli alimlerin izinden peşinden gidecek, zalimlere karşı adalet bayrağını indirmeyeceklerdir.
Üçüncü İslam ise temeli Hinduizme dayanan tarikat İslam’ıdır. Bin yıldır bu inanç İslam kisvesi altında düşüncelerini yaymaktadır. Bu iki İslam tarih boyunca beraber çalışmaktadır. Bu iki İslam Saltanata dayanan bir köle düzenini hayata geçirmişlerdir. Tarih boyunca din adamlarının çok büyük kısmı egemen gücün emrinde olmuştur. Onların saltanatı ve bekası için yalan fetva vermişlerdir. Binlerce uydurma hadis meydana getirmişlerdir.”
‘Mihrap yanlış ise kim namaz kılarsa kılsın yanlış kılar’
Zanyar, konuşmasında Müslümanların iradesini hiç kimseye teslim edemeyeceğinin de altını çizdi.
Zanyar, “Hulasa temeli meşru değilse, dalları da gayrimeşrudur. Mihrap yanlış ise kim namaz kılarsa kılsın yanlış kılar. Allah’ın İslam’ına inanan alimlere büyük görev düşmektedir. Egemen sınıfın yükünü taşıyan her türlü zulme uğrayan halka önderlik yapmalıdır. Halk yükü taşımakta egemen sınıf semeresini yemektedir. Din adamları halka her şeyi doğru bir şekilde gerçekleri anlatmalıdır. Vicdan, hak ve adalet için hep birlikte mücadele etmeliyiz. Coğrafyamızda ‘din’ kimliği adı altında yapılan bu katliamlara sözde din alimleri fetva vermektedir. Halkımızı bunlara karşı uyarmalı, bunların şerrinden korumalıyız. Mutlaka başarmalıyız. Binlerce yıldır bu coğrafya hüküm süren ataerki başarı sağlayamamıştır. Umarım anaerkil başa gelir ve adalet sağlar. Analar çok daha adaletli, çok daha vicdanlıdır” diye konuştu.
Nurten Ertuğrul: Adalet saraylarda aranıyor
Zanyar’ın ardından konuşan aktivist Nurten Ertuğrul ise, İslam toplumlarının sistemin etkisi altına girdiğini ve adaletin artık aranır olduğunu ifade etti.
HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun vekilliğinin düşürülmesine değinen Ertuğrul, “Ömer Faruk Gergerlioğlu bütün topluma örnek oldu. Partiler kapatılır ama zihinler kapatılamaz. Neden adaleti konuşuyoruz? Adalet olmadığı için adalet konuşuyoruz. Bugün adalet saraylarda aranıyor. Kardeşlik hukuku ne zaman işletilirse, o zaman adalet gerçekleşir. Adalet insanın kendi içinde başlar. İnsanın kendi bedeni iyisiyle kötüsüyle Nuh’un gemisidir. Sen merhamet duygunu geliştirirsen, adaleti de geliştirebilirsin. Adalet kadınlara verilen bir isim olarak kaldı. Onlar da katlediliyor” dedi.
Buluşma, basına kapalı olarak devam etti.