AKP’nin ziyaretinde baro düzenlemesi teklifinin “yanlış” olduğunu ifade ettiklerini belirten HDP Grup Başkanvekili Oluç, teklifle baroların siyasi iktidara itaatkar yapılar haline getirilmek istendiğini söyledi.
Oluç, “Bu konuda esas muhatap olan baroların seslerine ve sözlerine kulak vereceğiz” dedi.
HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Meclis’te düzenlediği basın toplantısıyla gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Dün AKP’nin baro teklifi üzerine HDP’ye yaptığı ziyarete ilişkin konuşan Oluç, “Bu ziyaretler yapılıyor ama maalesef muhalefetin önerileri iktidar tarafından dikkate alınmıyor. Bunu infaz yasasında gördük, umarız barolar konusunda aynı tutumu takınmaz.” dedi.
Komisyon aşamasında baro başkanlarının dahil edilmesi, öneri ve eleştirilerinin dinlenmesi gerektiğinin altını çizen Oluç, “Bu olmadan komisyon tartışmalarının son derece yararsız bir hale gelecektir. İktidar kendisini dayatacaktır.” şeklinde konuştu.
‘Açık bir şekilde yanlış olduğunu ifade ettik’
Savunma hakkının kısıtlanmasıyla ilgili ciddi sorunların yaşandığına dikkati çeken Oluç, şöyle konuştu:
“Adil yargılanma hakkı, savunma hakkı ve silahların eşitliği hakkı ve ilkeleri çok ciddi bir şekilde çiğneniyor. Tutuklu avukatlar meselesi vardır. Bu da avukatların, savunma hakkını kullananların ciddi bir sorunu haline gelmiştir. Ruhsat gaspları ve iptalleri meselesi vardır bu da ciddi bir sorundur. Bütün bu sorunlar varken, esas itibariyle bu sorunların çözümü doğrultusuna adımlar atılması gerekirken biz çoklu baro olsun mu olmasın mı tartışmasıyla uğraşıyoruz.”
‘İktidarın hedefi makul avukat yaratma projesi’
İktidarın hedefinin “makul avukat yaratma projesi” olduğunu ifade eden Oluç, “Şimdi bu makul avukat yaratma projesi çerçevesinde esas itibariyle bu barolar tartışmasını iktidar partileri yürütmektedir. Yargının bağımlı ve taraflı hale geldiği yargı alanında tuzun koktuğunu biliyoruz. Baro sistemi tamamen iktidarın hedefleri doğrultusunda bir tartışmasıdır. Biz AKP heyetine de çok açık bir şekilde baro sisteminin yanlış olduğunu ifade ettik.” dedi.
‘Baroların seslerine ve sözlerine kulak vereceğiz’
Bir ilde birden fazla baronun olmasının hukuk birliğinin sağlanması açısından ciddi sorunlar ortaya çıkmasına neden olacağına vurgu yapan Oluç, “Bu sistemle aslında barolar zayıflatılmak isteniyor ve siyasi iktidara itaatkar yapılar haline getirilmek isteniyor.” şeklinde konuştu. AKP heyetine fikirlerini anlattıklarını dile getiren Oluç, “Bu konuda esas muhatap olan baroların seslerine ve sözlerine kulak vereceğiz.” diye konuştu.
‘Güvenlik soruşturması teklifi fişleme anlayışının yeni bir versiyonu’
İçişleri Komisyonu’na getirilen Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu Teklifi’ne ilişkin de konuşan Oluç, şunları ifade etti:
“Daha önce AYM’nin ‘hak ihlali var’ dediği konuyla ilgili bu görüşmeler yapılıyor. İktidar bloku, Anayasayı ve Anayasa Mahkemesinin bu kararını bypass etmek için yeni bir teklifle karşımıza geldi. Kanunilik ve eşitlik ilkeleri ihlal edilmektedir. Teklif iktidarın dayattığı şekilde genel kurula gelirse bu fişleme anlayışının yeni bir versiyonudur. Bu da aslında iktidarın mutlak iktidar yaratma amacının bir sonucudur diye düşünüyoruz.”
‘Şırnak ve Cizre’de durum vahim’
İktidarın salgın sürecine dair “kitlesel bağışıklık ve sürü bağışıklığı sistemine” dönüş yaptığını belirten Oluç, şunları aktardı: “Ciddi risk olan yerler var. Geçtiğimiz hafta Adalet Bakanıyla görüştüm. Cizre ve Şırnak’taki vaka artışına dikkat çektim. Bu konuda önlem alınması gerektiğini kendisine anlattım. Oradaki hızlı vaka artışı ve aynı zamanda oradaki imkanların sınırlılığı son derece ciddi sorun yarattığını söyledim. Kendisi de bu konuda gerekli adımların atılacağını ve önlemlerin alınacağını söylediler. Ama gelinen noktada Cizre ve Şırnak’ta durum vahimdir. Diyarbakır, Mardin, Urfa ve Van’da ciddi sorunlar var.” şeklinde konuştu.
‘HDP hakkındaki hakaretlerle ilgili hukuki adımlar attık’
Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Ebubekir Şahin’e “şaibeli bir durumdasınız” diyen Oluç, “Geçtiğimiz 10 gün içinde RTÜK’e 10 başvuruda bulunduk. Çeşitli kanallarda HDP hakkında yapılan tezvirat, ağır hakaretlerle ilgili programlar devam etmektedir. Hukuki adımlar atmaya devam edeceğiz. Gazeteci, yorumcu, akademisyen kılığında çıkıp açıkça yalan, çarptırma yapma hakkınız yok. Eğer RTÜK gereğini yapmazsa RTÜK hakkında da hem hukuki hem de anayasal haklarımızı kullanacağız” diye konuştu.
‘Bahçeli sözünün arkasında durmadı’
Oluç, konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. MHP Genel Başkanı’nın Mümtazer Türköne’nin yeniden yargılanması ile ilgili değerlendirmesi ve çağrısına yönelik soruyu Oluç şöyle yanıtladı:
“Sayın Bahçeli çok önceleri, tam tarihini hatırlamıyorum ama şöyle bir çağrıda da bulunmuştu. FETÖ’cü olduğu iddiasıyla yargılanan, hakkında soruşturma yürütülen savcı ve hakimlerin hazırladığı iddianameler ve bu iddianamelerle açılan davaların hepsi gözden geçirilsin, demişti. Bu sözünün arkasında durmadı. Biz bunu Genel Kurul’da da ifade ettik. Biz ifadenin doğru bir ifade olduğunu düşünüyoruz. Hem önceki dönem Eş Genel Başkanımız Sayın Selahattin Demirtaş hem milletvekilliği düşürülen Leyla Güven, Musa Farisoğulları ve şimdi geçmiş dönem milletvekillerimiz olan ve cezaevinde bulunan davaları süren ve tutuklu bulunan milletvekillerimizin iddianameleri, yargılanan, yurt dışına çıkan hakim ve savcıların eseridir. Sadece Türköne değil tüm bu davalarla ilgili yeniden gözden geçirilmesi ve bu davaların yok hükmünde sayılması gerektiğini düşünüyoruz.”
‘Hakkında 4 kez ihlal kararı verilen Demirtaş hala rehindir’
AYM’nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile ilgili verdiği karara ilişkin soru üzerine Oluç, şu değerlendirmede bulundu:
“Sayın Demirtaş’la ilgili hakkında verilen kararda ihlal olduğuna ve tazminata hükmetti. Sayın Demirtaş’ın durumu şudur; Hem uluslararası hem de ulusal düzeyde hakkında 4 kez ihlal kararı verilmiştir. AİHM ve AYM bu kararları almıştır, yerel mahkemeler bu kararları vermiştir. 4 kez hakkında ihlal kararı verilen Demirtaş, halen rehindir. Bu konudaki ihlal kararları devam edecektir. AİHM’in ve AYM’nin önünde dosyalar vardır. Bu konuda kararlar almaya devam edeceklerdir. Bir siyasi partinin liderini cezaevinde rehin tutma eylemi olduğunu düşünüyoruz. Yasadışıdır, Anayasa’yı çiğneme anlamına gelmektedir.”
MA – ANKARA