İşsizlerin yüzde 80-85’i işsizlik ödeneğinden hiçbir şekilde yararlandırılmıyor. Fondan yapılan her 100 liralık harcamanın 75’i işsizlik ödeneği dışı harcanıyor.
2020’nin ilk 8 ayında İşsizlik Fonu’ndan yaklaşık 46 milyar lira harcandı. Bunun sadece yüzde 14,5’i işsizlik ödeneğine ayrıldı. 12 milyar lira işverenlere aktarıldı.
Mevcut politika devam ederse 5 yıl içinde İşsizlik Fonu, “KEY ödemeleri”, “Deprem Paraları”, “Özelleştirme Gelirleri” gibi olacak. Bir varmış, bir yokmuş!..
Sinan Ok
Korona gölgesinde kalan Türkiye Ekonomisinin krizli hali, korona öncesinde de zaten zor bir dönemden geçiyordu.
AKP iktidarının çözüm olarak açıkladığı, ancak sorunu büyütmekten başka bir işe yaramayan “istihdam paketleri ve milli istihdam seferberlikleri” telafisi çok zor bir sosyal maliyeti önümüze koymuştur.
TÜİK’in 10 Eylül’de açıkladığı verilere göre; son bir yıl içerisinde 2 milyona yakın kişi istihdamdan, 4 milyona yakın kişi de işgücünden ayrılmıştır.
Korona süreciyle önemi daha iyi anlaşılan işsizlik fonunun, bu süreçte 20 milyarı aşan azalışı, fon için tehlike çanlarının çaldığını gösteriyor. Halkın birikimi olan bu fonlar birer birer iktidarın basiretsiz siyasetine kurban ediliyor.
Varlık fonu adı altında ülkenin neredeyse tüm değerlerini kayıt dışı bir şekilde kullanan iktidarın, yıllardır sömürdüğü işsizlik fonundan sonra Bireysel Emeklilik Sistemi birikimlerine de yöneldiğini bu hafta içinde duymuş olduk. Tüm toplumdan toplayıp yandaşa aktaran ve ekonomiyi daha kötü bir düzeye çeken bu süreç, kapsamlı bir ekonomik batışı işaret ediyor.
Bu yazıda işsizlere ödenen ödeneğin fon harcamalarının ne kadarına denk geldiğini işaret ettikten sonra 2019 yılı verileri üzerinden, bu kısmi ödemelerde dahi nasıl adaletsiz bir bölüşüm olduğunu bölge, cinsiyet, yaş ve eğitim düzeyi bağlamında ortaya koymaya çalışacağım.
2018 yılında 127,7 milyar TL olan işsizlik fonundan 23,7 milyar harcandı ancak bu harcamanın sadece yüzde 21’i işsizlere ödenek olarak verildi. Bu durum 2019 yılında ve sonrasında da devam etti. 2019 yılında işsizlik ödeneğinin fon giderleri içindeki oranı, yüzde 27,4 oranında olup fondan 36,4 milyar harcanmış; ancak sadece 10 milyarı işsizlik ödeneği şeklinde ödenmiştir.
2019 yılında TÜİK tarafından 4 milyon 470 bin olarak açıklanan işsiz sayısına karşılık aynı yıl içerisinde işsizlik ödeneği kesilen, biten ve devam eden işsiz sayısı İŞKUR tarafından toplam 1 milyon 13 bin kişi olarak açıklanmıştır. Yıllık toplamda 1 milyon olan “ödenek alan kişi sayısı” hiçbir aylık dönemde 700 bin kişiyi geçmemiştir. Yani işsizlerin yüzde 80-85’i işsizlik ödeneğinden hiçbir şekilde yararlanamazken fondan yapılan her yüz birimlik harcamanın da yüzde 75’i zaten ödenek dışı başlıklara gitmiştir. Yazının konusu işsizlik ödeneği olduğu için diğer harcama kalemlerinin ayrıntılarına girmeyeceğim ancak temel gider kalemleri; işverenlere verilen teşvikler ve destekler ve ne işe yaradığı belirsiz(!) aktif işgücü programları giderleridir. Bu iki başlık ayrı ayrı yazılmayı hak ettiği için başka yazılara havale edip işsizlik ödeneğine dönelim.
2019 yılındaki ödenek yararlanıcı sayısının 1 milyon civarında olduğunu ifade etmiştim. Aşağıdaki tabloda bölgesel ve cinsiyet bazlı ayrıntısı verilen ödeneğin, bölgeler arasında da adil bir dağılımının olmadığı görülüyor. Toplam işsizlik ödeneği yararlanıcılarının yüzde 44’ü, Marmara bölgesinde iken bu oran kadınlarda yüzde 48’e yükselmektedir. Yani işsizlik ödeneği hak eden her iki kadından birisi Marmara Bölgesindedir.
Türkiye geneli 1 milyon yararlanıcının yüzde 69’u erkek yararlanıcı iken bu oran Ege ve Marmara bölgelerinde yüzde 65, GAP ve Doğu Anadolu bölgelerinde ise yüzde 83 düzeyindedir. Yani kadınlar hem ülke genelinde hem de bazı bölgelerde, çok yüksek yararlanmama oranlarına sahiptir. Kadınların ve bazı bölgelerin işsizlik ödeneğinden kısıtlı yararlanma nedeninin Kayıtdışılık olduğu ifade edilmelidir. Kadın istihdamında, GAP ve Doğu Anadolu bölgelerinde kayıt içi çalışma istisnai bir durumdur.
İşsizlik ödeneği alanların eğitim ve yaş dağılımı aşağıdaki grafiklerde gösterilmiştir. Türkiye işgücü piyasasının niteliğini de kısmen yansıtan bu grafiklerde görüleceği üzere işsiz kalıp ödenek alanların yarısından fazlası lise altı eğitimlidir. Bu oran, erkeklerde yüzde 57’ye yükselirken kadınlarda yüzde 41 düzeyindedir. Ödenek alan kadınlar içerisinde lise üzeri eğitim düzeyindekilerin payı yüzde 32 iken bu oran erkeklerde yüzde 17’ye düşmektedir. TÜİK’in açıkladığı işsiz sayıları ile paralel bir eğilim gösteren bu dağılım işgücü ve istihdam dağılımı ile de uyumludur.
Yüksek öğrenimli olmayanların işgücü ve istihdam içindeki payı yüzde 75 iken ödenek alan işsizlerin bu yapısal durumdan etkilenmemesi mümkün değildir.
Yaş dağılımına bakıldığında ise gençlerin payının çok az olduğu görülmektedir. Ödenek alanların yüzde 92’si 25 yaş üzeridir. Genç işsizliğinin yüzde 25 üzerinde olduğu ülkede, bu oran gençlerin kayıtlı çalışamamasının, daimi işlerde çalışamamasının sonucudur. Sadece gençlerin değil 55 yaş üzeri yaşlıların da ödenek alma oranının yüzde 2 olduğu görülmektedir. Genç işsizliğinin yaygınlığı ve yakıcılığı nedeniyle gerektiği kadar gündeme gelemeyen “yaşlı yoksulluğunu” da artık tartışmamız gerekiyor.
Verilerle gösterildiği gibi ülkedeki yapısal ekonomik çarpıklık ve eşitsizlikler neredeyse aynı şekilde işsizlik ödeneklerine yansımaktadır. İşsizlerin çok önemli bir bölümü hiç ödenek alamazken alanlar arasındaki dağılım da adaletsizliği gösteriyor. Öte yandan fondan yapılan harcamalar korona gerekçesiyle astronomik bir artış göstermiştir. 2020 yılında korona etkisi ile fonun harcamaları ilk 8 ayda 46 milyara yaklaşırken işsizlik ödeneğinin payı sadece yüzde 14,5 düzeyinde kalmıştır. Kısa çalışma ödeneği (19,6 milyar TL) ve işten çıkarma yasağı için ödenen nakdi ücret desteği (3,7 milyar TL) harcamaların yarısına yakınını oluştururken, işverenlere 12 milyara yakın fon, teşvik adı altında verilmiştir.
Gelecek dönemlerde açığa çıkacak kitlesel işsizlikle mücadelede fonun tarihsel bir önem taşıdığını ifade etmemiz gerekiyor. Sigortalı çalışan işçilerin işsiz kalmaları durumunda kendileri için maaşlarından keserek ödediği primlerle biriken bu fon çok hızlı bir şekilde erimektedir. Fonun aktüeryal dengesi AKP’nin istihdam üretmeyen büyüme ve ekonomi politikalarıyla bozulmuştur. Düzelmesi için önceki dönem yanlışlarında ısrarın kesilmesi gereklidir.
Fona prim ödeyen herkesin işsiz kalması durumunda, ödediği oranda fondan yararlanması gerekir. İşsizlik ödeneği ve benzeri dışındaki tüm kalemlerde (başta TYP, İşveren Teşvik ve Destekleri, vb.) yapılan ödemeler ise derhal durdurulmalıdır. Aksi takdirde 5 yıl içerisinde milyonlarca işçinin prim ödediği işsizlik fonundan söz ederken “KEY ödemeleri”, “Deprem Paraları”, “Özelleştirme Gelirleri”, vb. konulardan nasıl söz ediyorsak öyle söz edeceğiz. Bir varmış, bir yokmuş!..