Kolombiya’da başlayan grev ve protestolar sonucunda “vergi reformu” geri çekilse de sokağa çıkan halk tüm neoliberal planlardan vazgeçilmesini istiyor.
Orta Amerika ülkesi Kolombiya’da sekiz gündür devam eden grevler ve hükümet karşıtı protestolarda polis şiddeti tırmanıyor. Yeni vergi yasasına tepki olarak başlayan eylemler, hükümetin yasayı geri çekmesinin ardından da yoksulluk, eşitsizlik, insan hakları ihlalleri ve polis şiddetine karşı devam ediyor. Eylemlere “Toplumsal olaylara müdahale birimi” (ESMAD) göstericilere saldırdı. Devam eden eylemlerde şimdiye kadar en az 24 kişinin öldüğü, bin 220 kişinin yaralandığı ve 87 kişinin kayıp olduğu belirtiliyor.
Kolombiya’da hükümetin “vergi reformu” yasa tasarısını Meclis’ten geri çektiğini açıklamasına rağmen grev ve protestolar sürüyor. Ulusal Grev Komitesini oluşturan sendikalar, Ivan Duque hükümetine tüm neoliberal planlarından vazgeçme çağrısı yaparak protestoların süreceği mesajını verdi.
Protestolar
Kolombiya’da ABD ile yakın müttefikliği, neoliberal politikaları en geniş biçimde uygulaması, FARC ile imzalanan barış anlaşmasına rağmen bu örgütün üyelerine saldırıları devam ettirmesi, paramiliter gruplar ve uyuşturucu kaçakçılığıyla ilişkisi ile öne çıkan sağcı Ivan Duque hükümeti, pandemi nedeniyle derinleşen ekonomik sorunlara çözüm adı altında, “Sürdürülebilir Dayanışma Yasası” tasarısını Kongreye sundu.
Aslında tam bir “vergi yasası” olan ve halkın da böyle adlandırdığı tasarıyla hükümet, halktan “6,3 milyar dolar” toplamayı amaçlıyordu. Yasada temel olarak KDV’nin yükseltilmesi ve vergi tabanının genişletilmesi hedefleniyordu. Yasa, asgari ücretin aylık 234 dolara denk geldiği ülkede aylık maaşı 663 doları geçenlerden gelir vergisi alınmasını içeriyordu. Protestolar nedeniyle istifa eden Hazine Bakanı Alberto Carrasquilla, paranın “yüzde 73’ünün bireylerden, geri kalanının şirketlerden” geleceğini söylemişti. Bu nedenle orta sınıftan emekçilerin yasaya tepkisi büyük oldu.
Hükümetin 2016’da imzalanan Barış Anlaşması’nın gereklerini yerine getirmemesi ile yerel toplum liderlerinin ve silah bırakan gerillaların kitlesel olarak katledilmesi gibi nedenlerden dolayı “ulusal grev” hazırlığı Mart ayından beri yapılıyordu. Protestoları önlemek için mahkeme pandemi nedeniyle protesto yasağı kararı verdi. Ancak yasak kararı yüz binlerce Kolombiyalı emekçinin 28 Nisan’dan bu yana sokağa çıkmasını engellemedi.
Eylemlerde kimler var?
Yaklaşık 700 bin üyesiyle ülkenin en büyük sendikal örgütü olan İşçi Sendikaları Merkezi (CUT), protestoların en büyük ve güçlü örgütleyicisi. CUT’un yanı sıra Ulusal Emek Konfederasyonu (CGT), Kolombiya Emekçileri Federasyonu (CTC), iki emekli sendikası, Kolombiya Eğitim Emekçileri Federasyonu (Fedoce) ve Kamyon şoförleri örgütü (Cruzada Comionera) temsilcileri “Ulusal Grev Komitesi”ni oluşturuyorlar.
Bunların yanı sıra öğrenci federasyonları, Dignidad Agropecuria gibi kırsal örgütlenmeler, ülkenin üçüncü en kalabalık kenti olan Cali’de kitlesellikleri ile dikkat çeken yerli örgütleri gibi çok sayıda sosyal örgütlenme de grev ve protestolara katılıyorlar. Son olarak önceki gün kamyoncu ve taksicileri temsil eden örgütler de protestolara katılacaklarını açıklamışlardı.
Polis şiddetti
Hükümetin ilk yanıtı şiddet oldu. Barışçıl protestolara özel polis gücü ESMAD gönderildi ve saldırılar çatışmalara dönüştü. Ancak polis şiddeti protestoları bitirmeye yetmedi. Devlet Başkanı Ivan Duque yasa tasarısını Meclis’ten çektiklerini açıkladı. Ancak Duque, sendika ve sosyal örgütlerle görüşerek yeni bir yasa hazırlayacaklarını da belirtti. Bu arada Hazine Bakanı Alberto Carrasquilla Pazartesi günü istifa etti. Ayrıca yeni atanan Hazine Bakanı José Manuel Restrepo, tepki çeken bir diğer hükümet kararı olan ABD’li Lockheed Martin şirketinden 4,5 milyar dolarlık “24 savaş uçağı alımı” planından da vazgeçtiklerini söyledi.
Uluslararası tepki
Kolombiya’da protestolara yönelik devlet şiddetine Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler’den de eleştiri geldi. Ancak Kolombiya hükümeti bir ABD müttefiki olduğu için Rusya’da ya da Hong Kong’daki protestolara yönelik devlet şiddetine gösterilen yaygın ve güçlü tepki gösterilmedi.
Reuters’ın haberine göre, ismi belirtilmeyen bir AB sözcüsü bir brifingde verdiği demeçte, “Bu protestolar sırasında öldürülen bütün insanların ölümlerini kınıyoruz. Bu şiddetin tırmanmasını durdurmak ve güvenlik güçlerinin orantısız güç kullanımından kaçınmak gerçekten bir önceliktir” ifadelerini kullandı.
Af Örgütü: İnsan hakları tehlikede
İnsan hakları kuruluşları ise Kolombiya polisinin kitlelere yarı otomatik silahlar da dahil ağır silahlarla ateş açtığını söylüyor. Af Örgütü’nün Amerikalar Direktörü Erika Guevara-Rosas, “Ağır silahlı kitle kontrolünü ülke çapında görmek endişe verici. Halkın ekonomik krize karşı memnuniyetsizliği ortada. Yaşananlar adil değil ve insan haklarını riske atıyor” dedi.
MA / HABER MERKEZİ