Bilgisayar oyunları hayatımıza girdiğinden beri, en çok kopyası satılan türlerinden biri de futbol menajerlik simülasyonlarıdır. Bazıları için ise futbol oyunundan öte ayrı bir dünya.
Burcu Özkaya Günaydın
Oyunun sevenleri, günlerce başından kalkamadıklarını, takımı şampiyonlar ligi finaline geldiğinde bilgisayar başında takım elbise dahi giyenlerin olduğunu söyledi. Bu oyunun en önemli kahramanlarından biri olan Maxsim Tsigalko geçtiğimiz haftalarda yaşamını yitirdi. Tsigalko’nun ilginç de bir hikâyesi var. Gelin hep birlikte hem Tsigalko’yu hem de bu sanal futbol menajerlik simülasyonunu sevenlerinden dinleyelim.
Futbolun sadece bir spor olmadığını, bir felsefesi olduğunu ve bu felsefeyi sevdiğini belirten Evren Kaya menajerlik oyununun tutkunlarından. Saatlerce hiç sıkılmadan oynadığı oyunu ‘futbol menajerlik simülasyonu’ olarak tanımlıyor Kaya:
“Bu oyunda sadece teknik bir yönetim yok. Aynı zamanda bir kulübün müdürüsünüz, bir menajerlik kavramı var ortada. Aldığın verdiğin oyuncunun alacağı maaşa kadar; aylık mı yıllık mı alacak ne kadar alacak bunların hepsiyle siz ilgileniyorsunuz. Dolayısıyla burada ayrı bir dünya var.”
Bu adamı ben keşfettim diye bağırmak istiyorsunuz
Oyunu oynayanlar oyunun en önemli özelliğinin gerçeğe yakın olması olduğunu belirtiyor. Gerçek hayatta bir teknik direktör ne yapıyorsa; bu oyunda oyuncu da bu duyguyu yaşıyor; ‘saha’yı Evren Kaya’ya bırakalım, o anlatsın:
“Sen sadece maç başlamadan önce yapacaklarını anlatıyorsun onlar sahaya çıkıyor, senin dediklerini yapıyor. Onun sağa sola gitmesine sen karışmıyorsun komut veriyorsun sonra da bu komutları yerine getirmesini bekliyorsun. Bu oyunun, şöyle güzel bir yanı da var. Bir oyuncu parladı diyelim. Sen oyunda keşfetmişsindir, kimse bilmiyorken transfer etmişsindir, sonra TV’de transfer olduğunu gördüğünde çıkıp tüm dünyaya bağırasın gelir bu adamı ben keşfettim diye…”
CV’me küme düşmüş teknik direktör yazdırmadım
Bu oyunu oynayanlar dış dünyadan kopup, ayrı bir dünya yaratıyorlar kendilerine. Ortaya da haliyle ilginç anlar ve yıllar sonra hatırlanacak hikâyeler çıkıyor. Evren Kaya’yı anlatırken gülümseten o ana gidelim:
“7-8 sene önce bir kulübü aldım. Aldım ama başarılı olamadım. Sezonun son maçında yenemezsem takımı küme düşürüyoruz. Son dakikada sezon boyunca hiç oynatmadığım bir çocuk bir kere topla buluştu o topu da gol yaptı ben sevinçten havaya doğru zıplarken elim klavyeye çarptı, klavye yere düştü kırıldı, oturduğum sandalyenin de bacağı kırıldı ama ben o esnada kulübü küme düşürmedim. Orada CV’me küme düşmüş teknik direktör yazdırmadım. Bu oyunun içine girince dünyanın geri kalanında ne olduğu umurunuzda olmuyor. Ben şuna inanıyorum bir futbol menager sevdalısı hafif derecede atlatılan koronavirüs olsa karantinada kaldığına üzülmeyebilir. Evde 14 gün boyunca futbol menager oynayacağına sevinir hatta.”
Bakkala giderken röportaj veriyorum
Evren Kaya, oyunu o kadar ciddiye alıyor ki çok uğraş vererek takımına aldığı ve iki senelik sözleşme imzaladığı bir oyuncusunun ligin bitmesine 6 ay kala başka bir kulübe gitmek istemesine o kadar sinirlenir ki sırf başarısız olsun diye futbolcuyu alt yapıya göndererek, hiçbir şekilde antreman yapmasına izin vermez. Oyunu kapattıktan sonra oyunun bitmediğini bu sefer zihinde devam ettiğini belirten Kaya, “Bakkala ekmek almaya gidiyorum, oyuncuyu şöyle aldık, böyle aldık anlatıyorum, röportaj veriyorum” diyor.
Süper güç Maksim Tsigalko
Kaya’nın futbola dair gözlerini dolduran bir an ise manager oyunu oyuncusu olan Maksim Tsigalko’nun ölümünü duyduğu an olmuş. Tsigalko’nun dünyanın en tanınan sevilen futbolcularından biri olduğunu vurgulayan Kaya: “Futbolu takip edenler arasında bilinen bir isimdir Tsigalko. Herkes Maradona’ya ağladı ama ben eminim Tsigalko’nun yasını tutanlar da var hala. Tsigalko Beleruslu, Beyaz Rus bir adam. O dönem futbol manager oyunu 2001-2002 versiyonu yapıldığında Tsigalko oldukça yetenekli bir futbolcu olarak sürüme eklenmiş. Dinamo Minks diye bir takımda oynuyor. Ama oyunu yapan kişi Tsigalko’nun bir özelliğini çok fazla yüksek yapıyor. Bunu da bilerek yapıyor. Günümüzün Ronaldosu, Messisi olacak bir adam gibi düşünüyor bu adamın o özelliğini abartı yüksek kodluyor. Bunun sonucunda Tsigalko ismi oynadığı her sezon 50-60 gole ulaşan bir efsane halini alıyor. Sonuç olarak da tüm menejerlik oyunu sevdalıları için bir efsane olarak hafızalarda yerini alıyor. Ancak gerçek hayatta durum öyle değil. Sakatlıklar sebebiyle futbolu genç yaşta bırakmak zorunda kalıyor. Çok zor bir hayat geçiriyor. Hatta kendisiyle yapılan tek röportajda, onu sevenlerin yardımda bulunmasını istiyor. En nihayetinde de 37 yaşında geçtiğimiz günlerde yaşamını yitiriyor.”
Oyunu sevmek futbolu anlamaktan geçiyor
Ekin Karan bu oyunu sevmenin futbolu gerçekten anlamaktan geçtiğini düşünüyor. Bir futbol maçında her şeye karar vermenin çok ayrı bir tadı olduğunu söyleyen Karan, “Orta sahada nasıl bir oyuncu oynar ona göre transfer ediyorsun ya da kanatta kim oynar düşünüyorsunuz. Kontrol sizde. Dolayısıyla gerçek hayattaki gibi bir durum ortaya çıkıyor. Sen de doğru taktikle doğru bir takım ortaya çıkarmaya çalışıyorsun. İzlerken imrendiğin çok beğendiğin bir oyuncuyu kendi takımında sen yönetiyorsun bu hissi yaşatıyorsun kendine.”
Karan, bu oyunu oynamanın, bir tutkunu olmanın yolunun futbol sevmekten geçtiğini söylüyor. Haftalarca güneş ışığı görmeden oyun başında geçirdiği geceler içinde hala pişman olmadığını belirtiyor.
Ekin Karan, işin bir diğer ilginç kısmı olarak, bu simülasyonu profesyonel futbolcuların da oynuyor olduğunu belirtiyor. Profesyonel futbolda bu oyunun yeri olduğunu söyleyen Karan: “Bildiğim kadarıyla bazı futbol takımları hali hazırda simülasyonun alt yapısını bir scouting (keşif) mekanizması olarak kullanıyorlar. Oyundaki futbolcuların ilerleyen zamanlarda gösterdikleri gelişimin gerçek hayatla çoğu zaman doğru orantılı olduğu ortada.”