Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanlığı görevinden alınarak tutuklanan Selçuk Mızraklı, uluslararası kamuoyunu, hak örgütlerini ve demokrasi güçlerini Türkiye’de Kürtlerin seçme ve seçilme haklarının gasp edilmesine karşı somut adımlar atmaya çağırdı.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı iken 19 Ağustos’ta görevden alınarak yerine kayyum atanan Selçuk Mızraklı, 22 Ekim günü tutuklanmıştı. Kayseri Bünyan Cezaevi’nde tutuklu bulunan Mızraklı “Uluslararası Kamuoyuna” başlıklı bir mektubunu HDP kamuoyu ile paylaştı. Mektupta, 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde yüzde 62.9 oy oranı ile seçildiğini ancak görevden alınarak yerine kayyım atandığını hatırlatan Mızraklı, mektubu tutuklanmış olan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı olarak yazdığını bildirdi. 2016 yılı itibariyle kayyım atanan 95 HDP belediyesinden biri olan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ni 31 Mart yerel seçimlerinde yeniden geri aldıklarını belirten Mızraklı, “Yerel demokrasinin inşasına sadece 4 ay sonra bir kez daha kayyım atanmıştır. İktidar, seçim ile alamadığı Diyarbakır, Mardin ve Van Büyükşehir belediyelerini bir kez daha hukuksuzca gasp etmiştir” dedi.
‘Kayyum Kürtlerin seçme ve seçilme haklarına yöneliktir’
İktidarın kayyum politikalarının, doğrudan Kürtlerin seçme ve seçilme haklarına yönelik olduğunu belirten Mızraklı, “Yaşanan irade gaspı, gerekçeli bir hukuk kararı değil, Kürtlerin yaşadıkları kentleri yönetecek kişileri seçemeyeceğine yönelik açık bir beyan olmuştur” dedi. Kürt kimlikleri nedeniyle kendilerine dayatılan baskı politikasının inanılmaz derecede bir hukuk garabetini de beraberinde getirdiğini ifade eden Mızraklı, kayyım atamaya yönelik resmi yazılarının seçimlerden 1 gün sonra 1 Nisan 2019 tarihinde henüz mazbatalarını dahi almadan hazırlandığını hatırlattı.
Tutuklanma gerekçelerine değinen Mızraklı, ‘örgüt üyesi’ olan birini tedavi ettiği şeklindeki iddiaları reddederek böyle bir olay olmadığını ve böyle bir tanık olmadığını söyledi. Üyesi olduğu, milletvekili ve belediye başkanlığı seçildiği HDP’nin faaliyetlerine katılmış olmasının da bir diğer tutuklanma gerekçesi olduğuna dikkat çeken Mızraklı, siyasi parti faaliyetlerinin suç sayılamayacağını ancak Türkiye’de suç sayıldığını belirtti.
Mızraklı, yerlerine kayyum atanarak tutuklanan 12 belediye eş başkanının da dosyalarında benzer suçlamalar olduğunu dile getirdi.
‘Cezaevlerinde hak hukuk yok’
Cezaevlerinin hak ve hukukun olmadığı işkencehaneler olduğunu belirten Mızraklı, mektubun devamında şunları kaydetti: “Buradaki siyasi tutuklu ve hükümlüler ağır baskılar altındadır. Günlük gazetelerden dahi yoksun, yoğun hak ihlallerinin olduğu bu yerlerde en masum insan haklarından bile mahrum kalacağımızı biliyorum. Adalet bu ülkede sadece mahkeme duvarlarını süsleyen bir kelime olmanın ötesine geçmemektedir. Tüm adalet sistemi tek bir partinin hizmetindedir. Cezaevinde bulunan seçilmiş bir belediye başkanı ve siyasetçi olarak, uluslararası kamuoyunu, hak örgütlerini ve demokrasi güçlerini Türkiye’de Kürtlerin seçme ve seçilme haklarının gasp edilmesine karşı somut adımlar atmaya, muhalif siyasi partiler ve hareketler üzerinde baskının kaldırılması için ses çıkarmaya ve adaletin tesis edilmesi için mücadele etmeye çağırıyorum.”