Adil yargılanma talebiyle Av. Aytaç Ünsal ile birlikte 142 gündür ölüm orucunda olan Av. Ebru Timtik’in ailesi, “Çocuklarımızı ancak onları sahiplenip, seslerine ses olursak yaşatabiliriz” diyerek, kamuoyuna destek çağrısı yaptı.
Tutuklu bulundukları cezaevlerinde “adil yargılanma hakkı” talebiyle 5 Şubat 2020 tarihinde başladıkları açlık grevini, 5 Nisan Avukatlar Günü’nde Aytaç Ünsal ile birlikte ölüm orucuna dönüştüren Ebru Timtik’in ailesi, Timtik ve Aytaç Ünsal durumuna ilişkin yazılı açıklama yaptı.
Açıklamada ailesi olarak bugün üzerlerine düşenin onlara sahip çıkmak olduğu vurgulandı. Açıklamada, yargılamaları devam ederken tahliye edilen avukatların sonrasında çıkarılan yakalama kararı ile yeniden tutuklandıkları hatırlatıldı ve şöyle denildi:
“Avukatların son defa ifadesini alma gereği bile duymadan Barkın Timtik’e 18 yıl 9 ay, ablası Ebru Timtik’e 13 yıl 6 ay, Aytaç Ünsal’a 10 sene ceza vermiş, toplamda tüm avukatlar 159 yıl hapis cezasına çarptırıldılar.”
‘Ebru cümleleri toparlamakta güçlük çekiyor’
Açıklamada ölüm orucu süresi içinde çok hızlı kilo kaybettiği belirtilen Ebru Timtik’in durumuna ilişkin şu bilgilere yer verildi:
“Sağlık durumunun kötüye gittiğini, avukatı ile son görüşmesinde cümlesini toparlamakta dahi zorluk çektiğini, ayrıca eklem ağrılarının arttığını öğrendik. Kovid19 salgını özellikle Silivri Hapishanesi´nde yayıldığını, tedbir amaçlı hiçbir şey yapılmadığını endişeyle takip ediyoruz.”
‘Ses olursak yaşatabiliriz’
Açıklamada, ölüm orucunda olan Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal’ın hiçbir çıkar ve maddi kaygı gütmeksizin Soma ve Ermenek maden faciaları, Çorlu tren katliamı, Ali İsmail Korkmaz, Dilek Doğan, Berkin Elvan gibi toplumsal birçok davayı üstlendiklerine dikkat çekildi:
“Suçları, ezilen, haksızlığa uğrayan sınıfın yanında olup onları sahiplenmeleridir. Ebru ve Aytaç, Yargıtay 16’ıncı Ceza Dairesi’nin bir an evvel dosyalarını okuyup sonuçlandırmasını talep ediyorlar. Bugün bize düşen, avukatlarımıza sahip çıkmak ve adil yargılanmaları için mücadelelerine ortak olmaktır. Çocuklarımızı ancak onları sahiplenip, seslerine ses olursak yaşatabiliriz.” MA