HDP Eş Genel Başkanı Sancar, partilerine mensup iki milletvekilinin kadına karşı şiddet ve cinsel saldırıyla gündeme gelmesini “utanca boğan iki çirkin olay” olduğunu söyledi.
Sancar, “İçimizden ya da dışımızdan hiçbir erkek HDP’nin kadın mücadelesini ve birikimini asla sekteye uğratamayacaktır.” dedi.
Bu mücadelede eksikliklerin, geç kalmışlıkların olabileceğini belirten Sancar, bunun özeleştirisini halka vermekten tereddüt duymayacaklarını söyledi.
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin Meclis Grup Toplantısı’nda konuştu. Suruç Katliamı’nın 5’inci yıl dönümü nedeniyle konuşmasının büyük bölümünde katliama ve sonrasında yaşanan gelişmelere değindi. Sancar, katliamın acının coğrafyasında acının tarihine kapkara bir sayfa olarak eklendiğini belirtti.
Sancar, şunları ifade etti: “IŞİD Türkiye’de bütün barbarlığı ile saldırmaya devam ediyordu. En son gözünü Kobanê’ye dikmişti. Ama Kobanê’de beklemediği bir direnişle karşılaştı. O direnişin sonucunda IŞİD yenildi. Suriye’de gerçekten baharı müjdeleyen bir gelişmeydi bu. Tam o sıralarda dünyada ve Türkiye’de Kobanê ile dayanışma etkinlikleri de yayılmıştı. Türkiye’nin de çeşitli şehirlerinden gençler bu dayanışmaya katılmak için Suruç’a gelmişlerdi. Yakılmış yıkılmış bu coğrafyada Kobanê’ye çocuklara oyuncaklar götüreceklerdi. O gençler dayanışmanın zarafetini temsil ediyorlardı ve bombalarla katledildiler.”
‘Suruç Katliamı bir dönüm noktası oldu’
Suruç Katliamı’nın bir dönüm noktası olduğunu vurgulayan Sancar, “Hakikatin üstü örtülmeye çalışıldı” dedi. Suruç Katliamı ile ilgili 14 duruşma görüldüğünü hatırlatan Sancar, “Ama olayı aydınlatmaya ve sorumluları ortaya çıkarmayı öngören herhangi bir gelişme bugüne kadar yaşanmadı, sağlanmadı maalesef.” diye belirtti.
Katliamda yaşamını yitirenleri anma eylemlerine yönelik polis müdahalesini kınayan Sancar, “Ama ne düş yolcularının umutları yok edilebilir ne o miras herhangi bir şekilde kirletilebilir. Biz o mirasın sahipleriyiz, o gençlerin düşlerini emanet aldık ve sözümüz var o düşleri mutlaka gerçekleştireceğiz” diye konuştu.
‘Ceylanpınar’da 2 polis memurunun katledilmesi olayının aydınlatılmasına izin vermiyorlar’
Suruç Katliamı’ndan iki gün sonra yine aynı bölgede bir başka kanlı karanlık oyunun devreye sokulduğunu ifade eden Sancar, Ceylanpınar’da 2 polis memurunun evlerinde katledildiğini belirtti. Ceylanpınar’da gerçekleşen bu cinayetlerin devlet ve iktidarın karanlık bir senaryosu olduğunu ifade eden Sancar, şöyle konuştu:
“Bu senaryo ile Türkiye’de Kürt sorununun yeniden savaş politikalarına dönülmek istendi ve demokrasi umutları yıkılmak istendi. Aradan geçen 5 yılda iktidar Ceylanpınar olayını konuşmak istemedi. Biz meclis grubu olarak defalarca araştırma önergesi vermemize rağmen bunların hiçbir kabul edilmedi tamamı iktidar blokunun oylarıyla reddedildi.”
Ceylanpınar’daki cinayetlerle ilgili davanın çökmüş durumda olduğunu belirten Sancar, “Böylece savaş politikalarına gerekçe yapılan o olay da ellerinden kaçmış gitmiş durumda” dedi.
‘Amaç umudun boğulmasıydı’
HDP’nin o dönem 7 Haziran 2015 tarihindeki seçimlerde yüzde 13’ün üzerinde oy aldığını, 80 milletvekili ile Meclis’e girdiğini hatırlatan Sancar, “Türkiye’de 7 Haziran seçim sonuçları bir bahar müjdesi gibi gelmişti. Ama iktidarın bugünkü ortakları kararlarını ta 8 Haziran günü vermişlerdi. Bu baharı boğacaklardı. Suruç Katliamı o kanlı boğma planının ilk önemli adımıydı.” dedi.
‘İktidar 15 Temmuz darbe girişimini lütuf olarak gördü’
“Sonra 15 Temmuz 2016’daki o karanlık darbe girişimi ortaya çıktı” diyen Sancar, iktidarın bu darbe girişimini bir “lütuf” olarak gördüğünü apaçık itiraf ettiğini belirtti. Sancar, “15 Temmuz darbe girişimi çok şükür başarısızlığa uğradı. Çünkü silahlı herhangi bir darbe girişiminin, siyasi herhangi bir darbe oyununun asla başarılı olmasını istemeyen güçlerin başında biz geliyoruz.” dedi.
‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi OHAL’i kalıcılaştırma anlamına geliyordu’
Hem 15 Temmuzla hesaplaşılması hem de ülkede darbelerin kaynaklarının unutulması için tek yolun demokrasi ve hukuk devletinden geçtiğini ısrarla vurguladıklarını dile getiren Sancar, şunları kaydetti:
“Ama iktidar bu yolu tercih etmedi, kafasına koymuştu, kararlarını vermişlerdi. 5 gün sonra 20 Temmuz 2016’da OHAL ilan ettiler.” dedi. OHAL’in geçici bir tedbir olarak düşünülmediği değerlendirmesinde bulunan Sancar, “16 Nisan 2017 referandumu ile adına Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi dedikleri yeni bir düzen kurdular. Bu düzen gerçek anlamda OHAL’i kalıcılaştırma anlamına geliyordu. O nedenle olağan bir yaşamın ortadan kalkması için ne gerekiyorsa yapmak zorundadır OHAL rejimi.” .
‘Bu toplum bu rejime rıza vermiyor’
KHK’larla 100 bini aşkın insanın ihraç edildiğini hatırlatan Sancar, “Hukuku kendilerinin bir oyuncağı haline getirdiler. Yargıyı topluma hiza vermek için bir sopaya dönüştürdüler, basını susturdular. Her itiraza şiddetle yöneldiler ama yine de dikiş tutturamıyorlar. Bu toplum bu rejime rıza vermiyor.” dedi.
‘Bu parti kadın mücadelesi ile var olmuş bir partidir’
Geçtiğimiz hafta HDP olarak kendilerini derinden sarsan üzüntüye ve utanca boğan iki çirkin olay yaşandığını belirten Sancar, şöyle konuştu:
“Partimize mensup iki milletvekili kadına karşı şiddet ve cinsel saldırı olaylarıyla gündeme geldiler. Bu tür olaylarla gündeme gelmek elbette bizi sarsar. Saflarımızda bu çirkinliklerin yaşanması elbette bizi utandırır. Ama HDP’nin ilkeleri sağlamdır, değerleri köklüdür. Bu değerlerin bu ilkelerin en güçlü sütunu kadın mücadelesidir. Bu parti kadın mücadelesi ile var olmuş bir partidir. Kadın Meclisi, HDP’nin omurgasıdır.”
‘Bir eksiğimiz varsa halkımıza hesap vermekten asla kaçınmayız’
Kadın Meclisi’nin bu gelişmeler üzerine hemen harekete geçtiğini ifade eden Sancar, Mensur Işık’ın Merkez Disiplin Kurulundaki sürecin devam ettiğini söyledi. Diğer çirkin olayın ise Mardin Milletvekili Tuma Çelik’in bir kadına cinsel saldırıda bulunduğu iddiası olduğunu belirten Sancar, bu konuyla ilgili Kadın Meclisi’nin açıklamasını aktardı.
“Kadının beyanı esastır” ilkesinin tartışmasız geçerli olduğunu belirten Sancar, şunları ifade etti: “Kadına ısrarla sorulmasına rağmen cinsel saldırı veya taciz ile ilgili herhangi bir beyanı olmadığı kayda geçildi. Ancak daha sonra kadının savcılığa başvurduğu anlaşıldı ama bizim bundan haberimiz olmadı. Bir eksiğimiz varsa budur, gecikmişliğimiz varsa budur, bunun sebeplerini araştırır ortaya çıkarırız. Kusurumuz varsa önce kendi içimizde bunların gereğini yerine getiririz. Bir eksiğimiz varsa halkımıza hesap vermekten asla kaçınmayız.” dedi.
‘Saldırılarla amaçladıkları sonuca ulaşmaları mümkün değil’
Bu iki olay üzerinden HDP’ye yönelik saldırıların amaçladıkları sonuca uluşmasının mümkün olmadığını belirten Sancar, “Biz isterdik ki bu olaylar bizim içimizde gerçekleşmiş olsa bile esas itibariyle kadın hakları için mücadelenin bir vesilesi haline getirilsin. Kadına karşı şiddetin ve cinsel saldırıların daha güçlü bir mücadele ile yok edilmesinin bir vesilesi olsun.” şeklinde konuştu.
‘HDP kadın mücadelesini hiçbir erkeğin yok etmesine izin vermeyecek’
Çelik’in kesin ihracına karar verildiğini hatırlatan Sancar, HDP’nin yıllardır örülen kadın mücadelesini ve kazanımlarını hiçbir gücün ve hiçbir erkeğin yok etmesine izin vermeyeceğine vurgu yaptı. Sancar, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bunun sözünü bir kez daha sizlere ve bütün halkımıza veriyoruz. Partiden on binlerce kadının emeği var. Bedel ödeyen on binlerce kadının emeği ile parti buraya geldi. İçimizden ya da dışımızdan hiçbir erkek HDP’nin kadın mücadelesini ve birikimini asla sekteye uğratamayacaktır. Her alanda olduğu gibi parti içinde de erkek iktidarı ile ve erkeklik zihniyeti ile mücadelede en büyük gücümüz kadın hareketidir. Bu mücadelede biraz önce söylediğim gibi eksikliklerimiz ortaya çıkabilir, geç kalmışlıklarımız olabilir bunun özeleştirisini kendimize kurumlarımıza ve halkımıza vermekten tereddüt duymayız.”