“Siyaset Söyleşileri – Süleymani Suikastı Sonrası Ortadoğu” başlıklı panelde konuşan Mühdan Sağlam ve Bereket Kar, İran’ın hem içeride hem bölgede güç kazandığı, bölgede Amerikan karşıtlığının güçlendiği değerlendirmesini yaptı.
Ankara’da dün yapılan “Siyaset Söyleşileri – Süleymani Suikastı Sonrası Ortadoğu” başlıklı panelde Gazete Duvar yazarı, dış politika analisti Mühdan Sağlam ve Gazeteci, Ortadoğu analisti Bereket Kar konuşmacı olarak yer aldı. Panelin moderatörlüğünü Halit Elçi yaptı. Siyaset dergisi tarafından düzenlenen panel, Tüm Bel-Sen toplantı salonunda gerçekleşti.
Sağlam: ‘ABD ile müttefiklerinin ilişkileri gevşiyor’
Panelde ilk konuşmayı yapan Mühdan Sağlam 2 Ocak günü ABD’nin İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani ve yanındaki Haşdi Şabi liderlerinden Mehdi el Mühendis’i öldürmesinin Bağdat’taki ABD elçiliğine yapılan saldırıya verilen bir karşılık olarak görülmesi gerektiğini, bunun bir “ön-alıcı” saldırı niteliğinde olduğunu söyledi. Sağlam, bu saldırının aynı zamanda İran’ın bölgede artan nüfuzuna karşı da ABD’nin bir hamlesi olarak görülmesi gerektiğini belirtti.
Sağlam, IŞİD tehlikesinin büyük ölçüde ortadan kalkmasının, onun karşısına çıkarılacak Şii güçlerinin de önemini yitirmesine neden olduğunu, Süleymani’nin belli bir dönemi, belli bir savaş taktiğini temsil eden bir figür olarak ortadan kaldırılmasının zamanlamasının kritik olduğuna dikkat çekti.
Mühdan Sağlam Rusya, Çin, Avrupa Birliği, Türkiye gibi aktörlerin bu nedenle suikast sonrasında genellikle itidal tavsiyesinde bulunduğunu, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve diğer Körfez ülkelerinin de yine soruna barışçı çözüm önerdiklerini söyledi.
Sağlam, ABD ile bölgedeki müttefikleri arasındaki ilişkilerin değişmeye başladığını ileri sürerek şöyle konuştu:
“ABD ile Ortadoğu’daki müttefiklerinin ilişkisi gevşemeye başlıyor. Putin’in Suudi Arabistan’a gidip, ‘Biz işbirliği içinde olduğumuz ülkelerin müttefiklik ilişkilerine saygılıyız, ekonomi ve enerji alanında işbirliği için buradayız, kimseyi tercihe zorlamıyoruz’ açıklaması ABD tarafından sıkıştırılan bölge ülkelerinin elini çeşitlendirme bakımından kritik bir adımdı. Bölgedeki ülkelerin Çin ile de ilişkileri güçleniyor. Bunlar, Trump dönemindeki politikaların belirsizliği karşısında alternatifler üretme bakımından anlamlı olmaya başladı.
İran açısından da benzer bir durum var. Suikastın hemen arkasından Katar Dışişleri Bakanı İran’a gitti. Başbakan Ruhani ve Dışişleri Bakanı Zarif ile görüştü. Suudi Arabistan’ın suikastın ardından itidal tavsiye etmesi ve barışçıl bir çözüm istemesi kritikti.”
Sağlam, Trump’ın kontrol edilemez ve öngörülemez davranışlarının bölgedeki ABD müttefiklerini rahatsız ettiğini, kendilerine yapılan saldırılara da ABD’nin cevap vermediğini ifade ederek, bölge ülkelerinin bu nedenle İran’la belirli düzeyde ilişkiler geliştirmeye çalıştıklarını söyledi.
Sağlam, sonuç olarak Süleymani suikastının İran’ı hem içeride hem dışarıda güçlendirdiğini dile getirdi.
Kar: Bölgede anti-emperyalist bir cephe oluşuyor
Panelin ikinci konuşmacısı Bereket Kar ise, Süleymani suikastının, İran’ın bölgede artan nüfuzuna karşı ABD’nin bir ders verme girişimi olduğunu belirtti. Buna karşılık İran’ın 22 füzeyle ABD üssüne saldırmasının ve füzelerin hiçbirinin havada imha edilememesinin önemli olduğunu, bölgede ABD’ye askeri olarak saldırabilecek tek ülkenin İran olduğunu söyledi.
Kar, suikast sonrasında İran’ın kendi içindeki kitlesel gösterilerin yatıştığını ve Süleymani’nin cenazesinin milyonlarca İranlının katılımıyla rejime destek gösterisi haline geldiğini vurguladı. Irak’ta İran’a karşı biriken ve sokaklara yansıyan tepkilerin de suikast sonrasında ABD’ye yöneldiğine, bu saldırının Şiileri birleştirdiğine dikkat çekti. İran nüfuzuna karşı tutum alan Mukteda Sadr’ın ABD’ye karşı 1 milyon kişilik miting çağrısında bulunmasının da altını çizdi. Kar, bu siyasal ortamda Irak Parlamentosunun ABD’nin Irak’tan çıkmasını isteyen bir karar aldığını, ABD’nin bu bakımdan da işinin zorlaştığını söyledi.
Bereket Kar, Süleymani suikastının bölge çapında İran’ın merkezinde olduğu Direniş Eksenini güçlendirdiğini belirterek, Filistin’de Hamas ve El Fetih’in de bu eksene destek vermesinin önemine işaret etti.
Yine bölgedeki İslami güçlerden komünist partilere kadar geniş bir anti-emperyalist cephenin oluşmakta olduğunu belirten Kar, laik güçlerin de İran’ı desteklemek anlamında değil ama ABD’yi lanetlemek anlamında bu ortak duyguya katıldığını vurguladı.
Kar, bölgede bu anti-emperyalist dalga gelişirken genel olarak Türkiye solunun Süleymani suikastına ilişkin yorum yapmayarak sessiz kalmasını da eleştirdi.