TİHV 2020 Yılı Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezleri Raporu’na göre; işkence ve kötü muamele gördüğü için TİHV’e başvuranların yaşı 5’ten başlıyor, 70’e ulaşıyor.
Pandemiye rağmen sokakta işkence ve kötü muamele görenlerin sayısı artarken, Kürt sorunundaki çözümsüzlük de rapora işkence verileriyle yansıyor.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) 2020 Yılı Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezleri Raporu, Türkiye’de işkence ve kötü muamelenin boyutunu gözler önüne serdi. Rapor, insan hakları ihlalleri ile Kürt sorunu arasındaki ilişkiyi ortaya seren veriler de sundu. Buna göre; Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgesi doğumlular, Türkiye nüfusunun yüzde 24,6’sını oluştururken, işkenceye maruz kalanlar içinde bu bölgede doğanların oranı yüzde 62,6.
İşkence başvurularından her 4 kişiden biri öğrenci
Rapora göre; eğitim seviyesinden, çalışma durumuna kadar toplumun her kesiminden insan işkence ve kötü muameleye maruz kaldı. İşkence nedeniyle TİHV’e başvuran her 4 kişiden birinin halen öğrenci olması dikkat çekti.
572 kişi işkence ve kötü muameleler nedeniyle başvurdu
TİHV Temsilcilikleri ve Referans Merkezlerine 2020 yılında 605 başvuru yapıldı. Bu dönemde yaşadıkları veya tanık oldukları işkence ve kötü muamele uygulamaları nedeniyle TİHV’den destek almak amacıyla başvuran kişilerin sayısı İstanbul Temsilciliği’nde 190 (yüzde 31,4), Van Referans Merkezi’nde 128 (yüzde 21,2), Diyarbakır Temsilciliği’nde 116 (yüzde 19,2), İzmir Temsilciliği’nde 78 (yüzde 12,9), Ankara Temsilciliği’nde 58 (yüzde 9,6) ve Cizre Referans Merkezi’nde 35 (yüzde 5,8) oldu.
2020 yılında 572 kişi (yüzde 94,6) işkence ve diğer kötü muameleler nedeniyle, 2 kişi (yüzde 0,3) işkence ve diğer kötü muamele dışında kalan ağır insan hakları ihlalleri nedeniyle, 31 kişi (yüzde 5,1) işkence görenin yakını olarak, TİHV’e tedavi, rehabilitasyon ve belgeleme talebiyle başvurdu. Başvuruların 12’sinde (yüzde 2) yaşanan veya tanık olunan işkence sürecinin Türkiye dışında gerçekleştiği tespit edildi.
En küçük başvuru 5 yaşında
Başvuruda bulunanların yüzde 62,5’ini erkekler, 36,5’ini kadınlar, yüzde 1’ini LGBTİ+’lar oluşturdu. İşkence gören başvuruların yüzde 3,4’ünü 18 yaş altındaki başvurular oluştururken raporda, “2020 yılında da 5 yaşından 70 yaşına kadar her yaştan insana işkence uygulanmıştır” tespitine yer verildi.
Salgın önlemlerine rağmen sokakta işkence arttı
TİHV’e 2020 yılında başvuran ve Türkiye’de işkence gören 562 kişinin 507’si (yüzde 90,2) siyasi düşünce, kimlik veya eylemleri nedeniyle gözaltına alındıklarını belirtti. Raporda, “Covid-19 salgını ve yasaklara rağmen açık alan ve sokaktan gözaltına alınan başvuru oranının 2020 yılında yüzde 61’e yükseldiği, evden gözaltına alınma oranının ise yüzde 26,6’ya düştüğü görülmektedir” tespiti yapıldı.
İşkence her yerde
Rapordaki diğer bir çarpıcı tespitse, TİHV’e başvuranların birden çok mekanda işkence görmeleri oldu. En çok işkence uygulanan alanlar, sokak ve açık alanların ardından, araçlar, emniyet müdürlükleri ve karakollar oldu.
Her 10 kişiden en az 4’ü cinsel işkence gördü
Başvuruda bulunanların gözaltı sürecinde birden farklı birimde işkence görmüş olmalarının, işkence fiilinin sürekliliğine ve yaygın olarak uygulandığına işaret ettiği de raporda vurgulandı. Ayrıca 2020 yılında işkence gören her on kişiden en az dördünün (yüzde 40,7) cinsel işkence görmesi dikkat çekti.
Adli muayene sorunu
Rapora göre; 2020 yılında gözaltına alınan her 4 kişiden birinin adli tıp değerlendirmesinin yapılamaması, kendileri hakkında rapor düzenlenmemesi; tutulma koşullarında temel güvencelerin ihlal edildiğine, işkenceye açık bir ortam oluşturulduğuna işaret ediyor. Ayrıca 2020 yılında gözaltına alınanlar arasında; 101 başvuru (yüzde 46,8) adli muayene sırasında kolluğun dışarı çıkarılmadığını, 129 başvuru (yüzde 59,7) adli hekimin yakınmalarını dinlemediğini, 168 başvuru (yüzde 77,8) adli hekimin öykü almadığını, 195 başvuru (yüzde 90,3) adli hekimin gerektiği gibi muayene etmediğini, 173 başvuru (yüzde 80,1) adli hekimin yakınmalara göre muayene etmediğini belirtti. Raporda bu verilerle ilgili şu değerlendirme yer aldı;
“2020 yılında gözaltına alınan başvuruların aktardıkları bilgiler; tıbbi değerlendirme sürecinde temel uluslararası düzenlemeler, İstanbul Protokolü ilkeleri, ulusal düzenlemelerin yanı sıra tıp mesleğinin etik ve mesleki standartlarının dikkate alınmadığını ve bu durumun sağlık alanında kalıcı bir sorun hâline geldiğini göstermektedir.”
Çocuklarda işkence yaşı ortalaması 10
Rapora göre; işkence gören 20 çocuğun, işkence gördükleri tarihteki yaş ortalaması 10 olurken, işkence gören en küçük çocuğun yaşının 3 olduğu tespit edildi. Etnik ve siyasi nedenlerle işkence gördüğünü belirten çocukların tamamının anadilinin Kürtçe olduğu, sokağa çıkma yasakları sonrası Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgesinde işkence fiiline maruz kaldıkları belirlendi.
Çocuklarda işkenceye yol açan olay 7 çocukta “etnik”, 6 çocukta “siyasi”, 4 çocukta “adli” 2 çocukta “diğer” 1 çocukta ise “sığınmacılık” olarak kaydedildi. Çocukların 10’u gözaltına alındıkları saatin gece yarısı olduğunu (24.00-08.00) aktardı. Raporda konuya ilişkin şu değerlendirme yer aldı:
“Çocukların yaşadığı gözaltı ve ev baskınlarının da ağırlıklı olarak gece yarısında olması, hukuki süreç yerine keyfi ve fiili sürecin işlemeye başlatıldığına, korkutmak, cezalandırmak amaçlarının öne çıktığına işaret etmektedir. Hukuksal süreçler ilgili bilgiler, çocukların gözaltı süreçlerinde ‘çocuğun yüksek yararı’ ilkesine uygun hareket edilmediğine, keyfi ve hukuk dışı uygulamalara maruz kaldıklarına, usuli güvencelerin ihlal edildiğine ve en son çare olması beklenen özgürlüğünden kısıtlama kararları dışında başka bir seçeneğe başvurulmadığına işaret etmektedir.”
Yeni1Mecra