TTB Merkez Konseyi’nin raporuna göre; İzmir’de deprem bölgesinde Kovid-19 pandemisi nedeniyle sağlık çalışmalarının daha da zorlaştığına dikkat çekildi.
Raporda, kurtarma alanlarında ve yaralı transportlarında fiziksel mesafe, maske ve hijyen kuralları gibi önlemlerin aksadığına işaret edilerek, “Bölgede sürekli ve yaygın testler acilen yoğun şekilde planlanmalı ve yapılmalıdır.” denildi.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi, İzmir’de depreme ilişkin yaptıkları incelemenin ardından hazırladığı “İzmir Depremi Hızlı Değerlendirme Raporu”nu açıkladı. Raporda, deprem bölgesinde İzmir Tabip Odası, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) İzmir Şubesi ile birlikte inceleme ve değerlendirmelerde bulunulduğu, yetkililerle görüşerek bir durum değerlendirmesi yapıldığı kaydedildi.
Raporda, AFAD ve İzmir kriz masası yetkilileri, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, Ege Tıp Fakültesi ve çeşitli hastane-sağlık kurumu yetkilileriyle görüşüldüğü belirtildi.
‘Siyasal uygulamaların doğaya aykırı olduğu acı şekilde bir kez daha ortaya çıktı’
İzmir’de yıkılan ve hasar gören binaların Bayraklı bölgesinde yoğunlaştığının görüldüğüne vurgu yapılan raporda, şu ifadeler yer aldı:
“Yıkılan binaların İzmir’de belli bir bölgede olması bina denetimlerinin olmadığının izlerini taşımaktadır. Binalarda kullanılan uygunsuz inşaat malzemeleri ve taşıyıcı kolonlarına verilen hasarlar denetimsizliğin göstergeleridir. İmar barışı/affı vs. siyasal uygulamaların bilime ve doğaya aykırı olduğunu İzmir depreminde ne yazık ki çok acı şekilde bir kez daha karşımıza çıkmıştır.”
‘Çarpık kentleşmenin hızla ele alınması gereklidir’
Yıkılan binalara ulaşımın, deprem anında yaşanan en büyük sorunlardan biri olduğuna işaret edilen raporda, “Binaların yapımı, denetimindeki yanlışlar ve nüfusa uygun olmayan ulaşım planları yaşanan ölüm ve yaralanmaların da birincil nedenleridir. Yaşanan son deprem çarpık kentleşmenin toplum katılımı ve denetimiyle hızla ele alınması gerekliliğini bir kez daha ortaya koymuştur.” diye kaydedildi.
Salgın hastalık uyarısı
Raporda, olağan dışı durumlarda çocuk, kadın, engelli, hamile, kanser ve yoğun bakım hastalarının özel bakım ve dikkat gerektirdiği hatırlatılarak, “Sağlıklı yiyecek, su temini ve barınma ihtiyaçlarının sağlanmamasının salgın hastalıklara neden olabileceği için toplum sağlığı açısından önemli olduğunun altını çizmek isteriz.” denildi.
Raporda, 1 Kasım Pazar günü saat 22.00’a kadar yapılan incelemelerin sonucunda TTB ekibi tarafından yapılan tespit ve öneriler şu şekilde verildi.
‘3 diş hekimi 1 sağlık teknisyeni enkaz altında’
- Depremin yaşandığı bölgede sağlık çalışanları yoğun olarak ikamet etmektedir. Bu nedenle sağlık çalışanı ve yakınlarından da çok sayıda yurttaş yaşamını yitirmiş ya da yaralanmıştır. Şu ana kadar bir tabip, bir diş hekimi, bir anestezi teknikeri ve bir hemşirenin hayatını kaybettiği teyit edilebilmiştir. Yine sağlık çalışanlarının birinci derece yakınlarından 9 kişi hayatını kaybetmiştir. Halen 3 diş hekimi ve 1 sağlık teknisyeninin enkaz altında olduğu bilinmektedir.
- Depremin yaşandığı bölgede çeşitli klinik, ASM, ilçe sağlık müdürlükleri de bulunmaktadır ve hepsi az ya da çok hasar görmüştür.
- Çevre illerden çok sayıda AFAD, UMKE ve sağlık ekibi bölgede çalışmaktadır. Herhangi bir hekim ya da sağlık çalışanına gereksinim olmadığı belirtilmiştir.
- Ancak yaşanılan travmanın bölgedeki sağlık çalışanlarını da etkilediği göz önüne alınarak yerlerini alabilecek ve/veya destek olacak sağlık çalışanları görevlendirilmelidir. Gerektiğinde TTB bu konuda görev almaya hazırdır.
‘Sürekli ve yaygın testler acilen planlanmalı ve yapılmalı’
- Covid-19 pandemisi nedeniyle deprem bölgesinde sağlık çalışmaları daha da zorlaşmıştır. Kurtarma alanlarında ve yaralı transportlarında fiziksel mesafe, maske ve hijyen kuralları gibi önlemler aksamaktadır. Bölgede sürekli ve yaygın testler acilen yoğun şekilde planlanmalı ve yapılmalıdır. Maske, hijyen malzemesi, koruyucu ekipmanların ücretsiz ulaşılabilir ve yeterli olması için her türlü önlem alınmalıdır.
- Deprem öncesi Covid-19 tanısı almış hastaların takibi aksamaktadır. Hasar görmüş ASM veTSM binalarına giriş yapılamamakta, takipli Covid-19 hastalarında sorun yaşanmaktadır. Koruyucu sağlık hizmetleri için öncelikli olmak üzere sağlık çalışanı takviyesi gereklidir. Depremzede sağlık çalışanlarının mağduriyetleri görmezden gelinerek sağlık hizmetlerini sunmaları beklenemez.
- Hastanelerde takip edilmekte olan Covid-19 tanılı hastaların panik anında servislerden dışarı çıktıkları bildirilmiştir. Tüm sağlık kurumlarındaki sağlık çalışanlarına hızla Covid-19 testi yapılmalıdır.
- Bölgede yeni salgınların önüne geçilmesi için isteyen tüm yurttaşlara İnfluenza aşısı da yapılmalıdır.
- Kentleşmede yeşil alanların gerekliliği yaşanılan depremde bir kez daha kendisini göstermiştir.
‘Siyasi temsilcilerin ziyaretinde fiziksel mesafe kurallarına uyulmamaktadır’
- İzmir’de yaklaşık 20 alanda çadırlar kurulmuş ve bu alanların en büyüğü Aşık Veysel Rekreasyon Merkezi’ndedir. Özellikle Aşık Veysel Rekreasyon Merkezi’ndeki çadır kent siyasi temsilciler tarafından yoğun şekilde ziyaret edilmekte ve salgında fiziksel mesafe kurallarına uyulmamaktadır. Bu durum çadır kentte yaşayan depremzedeler için ek risk oluşturmaktadır. Bu bölgenin bir ziyaret alanı değil yaşam alanı olduğu unutulmamalıdır. Çadır alanlarının bir kısmının girişinde HES kodu sorgulanırken bir kısmında sorgulanmamaktadır.
‘Kurulan çadırlarda yağmur arklarının olmadığı görülmüştür’
- Kurulmuş olan çadırlarda yağmur arklarının olmadığı görülmüştür. Çadırlar yağmur için uygun kurulmamıştır. Özellikle tabanları soğuk ve yağmur için uygun değildir. İlerleyen günlerin daha da soğuk ve yağışlı olacağı unutulmamalıdır. Çadır kentte duş alma imkânı yoktur.
- Yardım toplama ve dağıtma merkezleri de fiziksel mesafe kuralları için uygun değildir.
- Çeşitli derneklerin stantlar açtığı kendinden menkul gıda ve yardım malzemesi dağıttığı görülmüştür. Bu durum başta Covid-19 olmak üzere birçok hastalık için risk barındırmaktadır.
- Depremle ilgili toplum bilinçlendirme çalışmalarının; deprem öncesi, anı ve sonrası yapılacaklara ilişkin eylem planlarının etkin biçimde hazır olmadığı, görece daha dar bir bölgede yaşanmış son depremde de ne yazık ki bir kez daha görülmüştür.