Yeni bir mecra, yeni bir hayvan hakları savunusu

Ulaş Kızılsu

Hepimiz çok alışığız değil mi, sokaklarda elinde mama poşeti kedi köpek besleyen yaşlı kadın görüntülerine. Kuşkusuz içinde sonsuz iyilik ve sevgi barındıran bu insanlar “hayvansever” dendiğinde ilk akla gelen prototip olarak başı çekiyor. Akabinde kirli kıyafetleri ve agresif tavırlarıyla alay konusu olmaları da bir diğer özellikleri maalesef. Lakin son yıllarda bu görüntü, yerini bir başka görüntüye bırakmak üzere.


Genç adam, avukat, vejetaryen, hayvan hakları savunucusu. Artık marka olmuş devasa bir STK’nin başında. Akademik alanda bir devrime imza atmış, sayesinde ilk kez bir hukuk fakültesinde hayvan hukuku dersi verilmeye başlanmış. Güzel haber şu ki yalnız değil, arkasında dev bir ordu var: Hayvan hakları savunucuları.
Dilerseniz bu iki örnek üzerinden yürütelim tartışmayı: Nedir hayvan hakkı savunucusu ile hayvansever arasındaki fark?


Hayvansever son derece merhametli, şefkatli, hayatını hayvanlara adayan ve hatta kapısının önündeki hayvanları doyurmak, tedavi ettirmek için elinde avucunda ne varsa feda eden, bir müddet sonra da sosyal medyada yardım toplamak için hayvanları dilendirmek zorunda kalan bir tipleme. Yeri gelir beddua eder, yeri gelir “Allah ne muradın varsa versin.” makamından gazel okur yardım yollayanlara. Kötü mü? Değil. Yeterli mi? Yetersiz.


Hayvan dediğiniz sadece kapıdaki kedi, köpekten ibaret değildir. Mezbahasından tutun sirklerine, deney hayvanlarından kürk cinayetlerine, av partilerinden hayvanat hapishanelerine, hayvan dövüşlerinden rant uğruna talan edilen ormanın börtü böceğine, şehirdeki fayton atından taşrada tecavüze uğrayan eşeğe… Hayvan hakları mücadelesi ekosistemi bir bütün olarak savunmayı gerektirir ve felsefi temelleri vardır.
Peki, kendini örgütlü mücadeleye adamış avukat bey ne yapar? Ağzının suyu akarak pençelerini doğal yaşam alanına geçiren müteahhite o araziyi peşkeş çeken bakanlığa dava açar. Sokak hayvanlarını beslemekle başa çıkamayacağını bilir, popülasyonun kontrol altına alınması için devlet kurumlarını harekete geçirir; dilekçe yazar, lobi faaliyeti yürütür, kitap yazar, kısa film çeker. Günü kurtarmak uğruna bütün parasını mamaya yatırmaz ama toplumu bilinçlendirmek için bütün kaynaklarını seferber eder. Bilir ki toplumsal boyutta tezahür eden hak talebi otomatikman devleti de harekete geçirir zaten. Okullarda eğitim, televizyon programları, belediye billboardları, tiyatro oyunları, kanun teklifleri mevzuatta ve pratikte köklü değişimleri de beraberinde getirir.


Sözün özü, hayvan hakkı savunucusu bütün emeğini ve aklını ortaya koyarak “hak” talep eder. Nedir hak? Hukuk sistemi tarafından korunan çıkarlar. Hakkın, sahibi tarafından talep edilmeyince hak olduğu iddia edilebilir mi; hayvanın hakkı olur mu? Tatava yapmayın, türcülük etmeyin, kafamızı bozmayın! Bal gibi de hayvanın hakkı olur. Sırf konuşamıyor diye hayvanların acı çekmemekte çıkarı olmadığını savunabilir miyiz? Hayır. Aksi takdirde zihinsel engellilerin, bebeklerin, örgütlenip eylem yapamayan çocukların hakkından söz edebilir miydik? Onların üstünde deney yapma, organlarını satma, onlara soytarılık yaptırma hakkını kendimizde görebilir miydik? Hayır. Demek ki hayvanın hakkı var ve bunun bilincinde olup hukuki zeminde bu hakları savunan insanlara hayvan hakkı savunucusu diyoruz.


Hayvan hakkı savunucusu merhamet dilenmez. “Merhamet” son derece üstenci, eşitlikten uzak, mide bulandırıcı bir kelimedir. Sadece daha zeki olduğumuz için kendimizi hayvanlardan üstün görmeye hakkımız yoktur. Dünyanın sahibi biz değiliz, hayvanlar bizim için yaratılmadılar, aksine hayvanlarla birlikte bu dünyayı paylaşıyoruz. Dolayısıyla bu köşede hayvan haklarını bu minvalde savunacağız. “Hayvan” dendiğinde aklınıza vıcık vıcık bir din sömürüsü veya merhamet teraneleri geliyorsa bu köşe size göre değil.


Bilakis, önce madde, sonra bilinç var oldu, felsefe bilimden sonra gelişti, hayvanlarla ilgili edindiğimiz bilimsel bilgiler hayvan hakları kuramlarını doğurdu noktasında hemfikirsek burası tam size göre. El artıralım; hayvan hakları ihlallerinin temelinde bir sistem sorunu yattığını düşünüyor ve her türlü sömürüye karşı yeni bir dünya düzenini savunuyorsanız, başımızın üstünde yeriniz var. Yeni bir mecrada, yeni bir hayvan hakları savunusuna hoş geldiniz!