DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İstanbul Sözleşmesi ve Merkez Bankası Başkanı’nın değiştirilmesinin birbirini tamamlayan aynı amaca hizmet ettiğini belirtti.
Babacan, sokağa çıkanların şiddet kullanmadan Anayasal hakkını kullanması gerektiğini söyledi. Babacan, aski halde hükümetin bunu “paket” yapıp kullanabileceğine dikkat çekti.
Ali Babacan, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada gece yarısı alınan kararın darbeciler, muhtıracıların tutumuna benzetti. “Son 20 ayda tam dört Merkez Bankası başkanı gördük, 4 de TÜİK başkanı gördük. Normalde 5 yıllık görev süreleri var” diyen Babacan, “Böyle bir ülkede istikrar sağlanabilir mi?” diye sordu. Bunun adının “keyfilik” olduğunu belirten Babacan, “Hukuksuzluk kuralsızlık en önemli sorundur. Bu hükümet bu yönetim ülkenin sorunlarını çözemeyecektir” dedi.
İki yılda hazine borcu ikiye katlandı
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde 130 milyar dolarlık döviz rezervinin çarçur edildiğini ifade eden Babacan, bu dövizin kime, ne zaman ve kaç liradan atıldığının açıklanmasını istedi. Babacan, hazinenin borcunun da iki yılda ikiye katlandığını kaydetti.
Kadına şiddet kırmızı çizgimizdir
Geceyarısı yayımlanan bir diğer kararın da kadına yönelik şiddet ile ilgili uluslararası sözleşme olduğunu ifade eden Ali Babacan, “Kadına şiddet bizim kırmızı çizgimizdir” dedi. Her gün ülkede kadın cinayetleri olduğunu, kadına yönelik şiddetin yaşandığını ifade eden Babacan, “Peki bunun yerine ne koydunuz? Daha sağlam bir yasal düzenlemeniz var mı?” diye sordu.
Kadınların ahından korkun
Atılan bu adımdan cesaret alanların uygulayabileceği şiddete dikkat çeken Babacan, “Bu adım yüzünden daha fazla şiddet görülmesi halinde bunun vebali de, günahı da boynunuzadır” diye konuştu. “Kadınların ahından korkun. Kadınların yakasından düşün” diye iktidara seslenen Babacan, tek imza ile uluslararası sözleşmeden çekilmesini “TBMM’nin yetkisinin gaspı” olarak değerlendirdi.
Piyasalar ve sokak tepkisi paketlenebilir
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, hükümetin hem Merkez Bankası başkanını değiştirerek piyasaların buna göstereceği tepkiyi, hem de İstanbul Sözleşmesi’nden çekilerek gösterilecek tepkiyi hesaba kattığına işaret etti:
Çuvallamanın üzerini örtecek malzeme olmamalı
“Bu iki karar niye aynı anda alınıyor? Uluslararası sözleşmeden geri çekilmenin bazı kesimlerde oluşturacağı infial hükûmet tarafından biliniyor. İnsanlar bir araya gelip kararı protesto edilebilir. Pazartesi günü finansal piyasalar açıldığı zaman Merkez Bankası ile ilgili atılan adımın piyasa üzerinde olumsuz etkisi olacaktır.
Sayın Erdoğan bu iki konuyu paketleyip, ‘İşte bunlar sokaklara döküldü, piyasalar bozuldu’ diyebilir. Kendi hatasıyla bozulan ekonomik dengeleri, bambaşka bir konu için eylemde bulunan insanların üzerine yıkabilirler. Bu oyuna aman dikkat edelim. Barışçıl yöntemlerle herkesin kendi düşüncesini ilan etmesi doğaldır.
Ancak hükûmetin istismar edip, kendi ekonomideki çuvallamasının üstünü örtecek malzeme haline gelmesine de asla izin vermemeliyiz.”
Babacan, topyekün bir iktidar değişikliği olmadan vatandaşların rahata kavuşamayacağının da altını çizdi.