Biz bu dağların çocuğuyuz turizm olmasa da biz varız

KORONA SONRASI ALTERNATİF TURİZM (3)

Adnan Genç

Yıllardır Çamhemşin’in Pokut yaylasından Sal yaylasını gören bir noktada hayli özel hizmetiyle minicik bir pansiyon vardı. Yörenin insanları, ailecek yayla evlerini ‘işletirler’ aslında. Hele kızları Yasemin Şişman.. Naif bir nezaketle herkese evlerinden sıcak bir ortamda olduklarını hissettirir.

Yamaçlardaki küçük çiçekler; onundur, masalarına yerleştirir; bulutlar onundur, ansızın gelir ve doyumsuz manzarayla bulutların üzerinden uzakları görmeye çalışırsınız…

Ailecek oda hizmetleri tamamlanır, konukları civarda gezintilere, uzunlu kısalı yürüyüşlere çıkartılır. Bir yayla evinin bir hayal evine dönüştürülmesindeki insan kalbinin neler yapabileceğini gidip görün… Ama korona belası tamamen gidince ve hareket olanakların geliştiğinde. Biliyorsunuz hem ekonomik hem de psikolojik sıkıntılarımız oluştu bu süreçte ama en azından psikolojik sıkıntılarımızı aşmanın en güzel ve en sahici yolu doğada olmaktır. Hadi okuyalım…

Plato’dan Sal Yaylasına bakış

Yasemin Şişman (Plato’da Mola Pansiyon): “Valla benim bu konu ile ilgili olumlu hiçbir düşüncem ve görüşüm yok. Zaten vadideki sürdürülemez turizm almış başını gidiyordu, pandemi farklı riskler kazandırdı.

Yasemin Şişman ve yardımcısı!..

Biz aynı zamanda köyde yaşayan insanlar olduğumuz için bir şekilde hayatımız durmadı; yani inekler, tavuklar, köpekler, bağ, bostan mola tanımıyor. Ne mi oldu? Turizmin değil ama, üretimin sürdürülebilirliği görüldü. Maddi kayıplar yaşadık elbette; sonuçta bir ekonomi ile dönüyor hayat dağda ya da düzde. Ama dünya durdu yani; sistemimiz ortada; nasıl devam edebilirime bakmak gerek. Pandemi; sorunlarımıza maske ve eldiven çöpü kattı.

Buradan çok iyi dönüp heybemize şükür, minnet vs. katabilirdik ama hepsi lafta. Yaşam alanlarına, canlılığa, doğaya, hayvanlara saygısızlıkla daha çok geri gideriz,  üzülürüz… Zaten iklim değişiklikleri uyarı veriyordu bizleri eğer iyi okuyabilirseniz zaten doğa tüm mesajı net veriyor.

Manzaramız Kaçkarlar. Plato’da Moladayız…

Ama, bize bir şey olmazcılık, umarsızlık, anı yaşamacılık sürdürülebilir geliyor insanlara. Her şeyi otellere, bungalovlara, koca tesislere dayatırsak elbette zorluk olur ardından daha da zorluklar gelir; turizm dediğiniz şey bir sele, bir politik değişime, bir kazaya bakar ki burada ‘Pandemi’ diyoruz.

Ben önce sağlık diyenlerdenim; ama tabii ekonomi zorluyor, hepimizi… Özetle; üretime dayalı, doğa ile barışık yol almak lazım. Biz bu tabiatın kiracılarıyız; bizden sonrakilere kötü bırakırsak ev sahibimiz buna göre yol alır.

Plato’da Mola, ‘Büyük Salon’…

Bu arada sorularınızla ilgili çok yanlış insanım ben; fikir almak için… Çünkü olumlu düşünmüyorum ayrıca bu salgın insanlıkta sınıfta kaldığımızı herhangi bir sınıfsal (kültür, eğitim, köylü, kentli, cahil, politik vs.) ayırım olmaksızın ispatladı. Umuyorum yine de iyilik, güzellik kazanır. Ben zaten evimize işyeri gibi bakmıyorum; çünkü biz de orada yaşıyoruz… Nüfusumuz kalabalık; ahırımız kümesimiz, köpeklerimiz hep birlikte yaşıyoruz. Konuklarımız gelirlerse de en iyisinden hizmeti sunmaya çalışacağız… Herkese kolay gelsin…

Muhtemelen sonbahardan itibaren…

Bölgede ilginç bir turizmci daha var: Uğur Biryol. İlginç olan bölge insanı ve bölge rehberi olması değil elbette: Uğur Biryol, gazeteci; Karadeniz üzerine dergi yapıyor ve Hemşin coğrafyası üzerine ve Kâzım Koyuncu ile ilgili birçok kitabı var… Bölgede bulup bulabileceğiniz en değerli rehberlerden… Herkesin pek koşuşturmayı sevmediği rota ve bölgeleri seçiyor. Onu da dinleyelim…

Pokutsal önünde, tur öncesi…

Uğur Biryol (Pokutsal TUR): Öncelikle; korona süreci, tüm sektörleri derinden etkilediği gibi en çok da temasın en yoğun olduğu turizm sektörünü kelimenin tam manasıyla alaşağı etti! Çünkü, başta uçak olmak üzere seyahatin birinci araçlarından transferlere, konaklamadan yeme içmeye varana kadar tüm zincir, kapalılıktan, tedbirden ötürü çalışamaz duruma geldi.

Normalde, Nisan ayında başlayan sezonumuzda Haziran’a gelmemize rağmen hâlâ yaprak kıpırdamıyor haliyle. Temmuz ayına dair bir başlangıç umudumuz var ama süreci takip ediyoruz.

Herkesin her anlamda çok sıkıldığını ve bunaldığını, soluğu Karadeniz yaylalarında almak istediğini, eskiye oranla daha çok görüyoruz. Son beş yıldır hızlıca artan talep, süreç normalleşirse pik yapacak gibi duruyor. Fakat bu sadece bir temenni.

Turizmden bağımsız mesela dört gündür yayladayım, dün biraz kalabalık gördük. Ancak ne maskeleri vardı ne tedbirleri gelenlerin. Belli ki yaylaları güvenli nokta gördükleri için gelmişler ancak burada insanlar yaşıyor, acaba onlara bulaştırır mıyız endişesi yoktu gelenlerde! Ayrıca çöpleri de gördük. Bunlar can sıkıcı işler. Demek ki normale dönülse, tablo daha da fenalaşacak. Bölgeye gelecek konuklardan hassasiyet bekliyoruz.

Aylardır yaşanan boşluğu; kişisel olarak yazarak, okuyarak, bir şeyler izleyerek geçirdim. Ve tabii Temmuz’da başlayacağımızı düşünerek programlarımızı güncelledim. Ayrıca uzun zamandır yapmadığım bağ bostan ve odun işleriyle uğraştım, toprak dinlendirici her anlamda. (İnstagram ve Twitter @pokutsaltur) ve (www.pokutsal.com)

Koçira’nın Delileri…

Koçira

Bir de Hemşin ve Çamlıhemşin dağları arasında yükselen bir yıldız var: Koçira Pansiyon. Yaz-kış açık olabiliyor… Kurucusu Serhan Pirpir ve güzel dostlarıyla birlikte, kendilerine Koçira’nın Delileri adı vermişler… Gito yaylasında bir ‘tesis’ işletmek, gerçekten de delilik. Elbette onca özveriye karşın; yarattıkları ve sürdürülebilir kıldıkları güler yüzlü hizmet anlayışlarına karşın; onlar da, alternatif turizm yapanların tamamında olduğu gibi gelen giden olmayınca, pratik olarak ‘Kapalı’ kalmışlar. 20 Haziran’dan itibaren ise açıklar.

Koçiranın delileri!..

Hijyen koşulları bizim için zaten olmazsa olmazımızdı diyen Pirpir “Burada çok sahici işler yaptık. Yoktan var ettik. Hatta Gito’daki neredeyse tamamen durmuş olanı hayatı canlandırdık. Sadece bunun yüzü suyu hürmetine açık kalmalıyız, ilkesiyle çalıştık, çalışıyoruz… Kimse ummazdı ama tiyatro yaptık burada. Orhan Kemal’in 72. Koğuş adlı eserini prova ettik, oynadık ve turneye bile çıktık. Marsis’ten bildiğiniz değerli müzisyen dostumuz Korhan Özyıldız ile ve onun danışmanlığında harika müzikli (ve horonlu) gecelerimiz, günlerimiz oldu… Umutluyuz; umutluyuz çünkü, umudu var eden, sol mememizin altındaki cevahir. Biz bu dağlara inandık. Burada var olmayı, kendi özümüzü var etmek ve sürdürmek olduğu inancındayız. 20 Haziran’da gelecek dostlarımızla Korona önlemleri bağlamında beraber olacağız. Buraların delileri biziz ve yeni deliliklerimizi hazır olsun, konuklarımız…”

Koçira’nın iletişim bilgileri; Koçira Pansiyon diye aratınca, her zaman karşınızda.