Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri, Hukuk Fakültesine YÖK tarafından üniversite dışından dekan atamasının iptali için Ankara 7. İdare Mahkemesi’ne başvuruda bulundu.
Avukat Kuyurtar, geçmişte AKP milletvekili aday adayı olan, atanmış dekan Prof. Dr. Selami Kuran’ın apar topar ayağının tozu ile Üniversite’nin en önemli organlarından biri olan Senato toplantılarına katıldığını belirterek, “Sayısız mağduriyetlere yol açabilecek bu atamanın da öncelikli olarak yürütmesinin durdurulması ve iptal edilmesi gerektiği açık.” dedi.
Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri, yaptıkları açıklamada demokratik, özgür ve özerk üniversite taleplerini farklı yollarla dile getirmeye ve hukuki mücadelelerine devam ettiklerini bildirdi. Açıklamada, bu kapsamda daha önce Prof. Dr. Melih Bulu’nun rektör olarak atanmasına dair Cumhurbaşkanlığı kararının ve üniversite bünyesinde iki yeni fakültenin kurulma kararlarının iptal edilmesi için Danıştay’a başvuru yapıldığı hatırlatıldı.
Açıklamada, son olarak da kurulmuş olan Hukuk Fakültesine YÖK tarafından yapılan dekan atamasının iptali için 29 Mart’ta Ankara 7. İdare Mahkemesi’ne başvuruda bulunulduğu kaydedildi.
‘YÖK kendi prosedürünü dahi uygulamıyor’
Kurulduğu ilan edilen Hukuk Fakültesi’ne, yine Boğaziçi Üniversitesi Senatosu, Üniversite Yönetim Kurulu ve diğer kurullara hiçbir biçimde danışılmadan, üniversite dışından bir akademisyenin dekan olarak atandığının belirtildiği açıklamada, şu ifadeler yer aldı:
“Daha önce üniversitemizin kadrolu öğretim üyeleri arasından seçilmiş dekanları atamak için aylarca bekleyen YÖK, sözü edilen dekan atamasını adeta ışık hızıyla yapmıştır. Atama sürecindeki anormal hız, YÖK’ün kendi yönetmeliğindeki dekan atama prosedürünü dahi uygulamadığını çok açık bir şekilde göstermektedir. Yapılan işlemin hukuksuz olduğu ve kamu yararının gözetilmediği, üniversitemizin yönetimini ve işleyişini olağan dışı yöntemlerle değiştirme hedefi güdüldüğü açıktır.”
‘Dekan atanması sürecinde üniversitenin hiçbir kurulunun görüşü alınmıyor’
Tıpkı iki fakülte açılmasında yaşanan süreç gibi, dekan atanması sürecinde de üniversitenin hiçbir kurulunun görüşünün alınmadığına vurgu yapılan açıklamada, “Üniversite kamuoyunun atama konusunda herhangi bir bilgisi olmamıştır. Atanan dekan buna rağmen üniversitemizi ilgilendiren kritik konularda söz sahibi olmakta, akademisyenlerin atanması ve yükseltilmesi ile ilgili toplantılarda Üniversite Senatosu ve Üniversite Yönetim Kurulu üyesi sıfatıyla oy kullanmaktadır.” denildi.
Sözü edilen dekan atamasının kısa ve uzun vadede üniversite bünyesinde telafisi güç, hatta imkânsız zararlara neden olacağının açık olduğuna dikkat çekilen açıklamada, “Bu nedenle, iptal başvurumuzda yürütmeyi durdurma talebinde de bulunulmuştur.” denildi.
‘Fakülte kurma yetkisi TBBM’ye ait’
Açıklamada görüşüne yer verilen Avukat Fırat Kuyurtar, “Cumhurbaşkanı kararı ile Boğaziçi Üniversitesi’ne biri hukuk diğeri iletişim fakültesi olmak üzere iki yeni fakülte kuruldu. Fakülte kurma yetkisi, TBMM’ye ait bir yetki.” dedi.
‘Hukuka uygun bir şekilde kurulmuş fakültelerin olmadığı açık’
Yüksek Öğretim Kanunu’nun bu konuyu son derece açık bir şekilde düzenlemiş olmasına karşın, Cumhurbaşkanı Kararı ile fakülte kurulması, TBMM’ye ait bir yetkinin de gaspı anlamına geldiğine dikkat çeken Kuyurtar, “Yani bize göre ortada hukuka uygun bir şekilde kurulmuş fakültelerin var olmadığı açık.” şeklinde konuştu.
‘AKP’den milletvekili aday adayı olmuş bir akademisyen’
Kuyutar, hukuken vücut bulmamış bir fakültenin başına, Boğaziçi Üniversitesi’nin profesörlüğe atama şartlarını taşımayan ve bu konuda sınanmamış olan, geçmişte AKP’den milletvekili aday adayı olmuş bir akademisyenin dekan olarak atanmasının söz konusu olduğuna işaret etti.
“Peki hukuken varlığı son derece tartışmalı olan, henüz ortada altyapısı, planlaması olmayan bir fakülteye, üstelik üniversite dışından ve atama şartlarını taşıyıp taşımadığı da araştırılmamış bir akademisyen neden atanır?” diye soran Kuyutar, şunları kaydetti:
“Bunun yanıtını Prof. Dr. Melih Bulu’nun rektör olarak atanması sonrasında, akademisyenlerin neredeyse bir bütün halinde, yapılan atamayı üstün kamu yararı gereği kabul etmemeleri dolayısı ile atanmış rektörün üniversiteyi yönetememesinde bulmak mümkün.”
‘Atamanın öncelikli olarak yürütmesinin iptal edilmesi gerekir’
Kuyurtar, atanmış dekan Prof. Dr. Selami Kuran’ın apar topar ayağının tozu ile Üniversite’nin en önemli organlarından biri olan Senato toplantılarına katıldığını belirterek, şunları ifade etti:
“Üniversitenin bütününü ilgilendiren konularda görüş bildirmeye, oy kullanmaya da başladı. Oysa ki, her an fakülte kuruluş kararı yürütmesi durdurulabilir veya bu karar dava sonunda iptal olabilir. O zaman bu atanmış dekan, hiç tanımadığı Boğaziçi Üniversitesi’nin bütününü ilgilendiren konularda verdiği, vereceği kararları, verilecek zararları kim, nasıl telafi edecek? Sayısız mağduriyetlere yol açabilecek bu atamanın da öncelikli olarak yürütmesinin durdurulması ve iptal edilmesi gerektiği açık.”
‘Asla kamusal yarar gözetilmiyor’
Yapılan işlemlerde asla kamusal yararın gözetilmediğini ve tamamen üniversiteyi “teslim almaya” yönelik sonuçlar elde etme amaçlı hareket edildiğine vurgu yapan Kuyurtar, “Özetle, ‘yönetemiyorsam gerekirse her türlü zararı veririm’ şeklinde özetlenebilecek bir yaklaşımın tezahürü olarak gördüğümüz bu atamayı kabul etmek mümkün olmadığından, gerek fakülte kuruluşundaki hukuksuzluk gerekse atama işleminde usulsüzlükler nedeniyle, Prof.Dr.Selami Kuran’ın Boğaziçi Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne atanması işlemini dava ettik.” dedi.
Yeni1Mecra