Bütçede eğitimin payı her yıl düşüyor

TBMM’de görüşülen merkezi yönetim bütçesinde eğitime ayrılan pay her yıl olduğu gibi 2020’de de düşüyor. 2019’da eğitim bütçesi yüzde 11.84 iken 2020’’de yüzde 11.64’e geriliyor.

Kaynak: Eğitim Sen

Eğitim Sen, 14 Kasım Perşembe günü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülecek olan 2020 yılı Milli Eğitim Bakanlığı bütçesine yönelik eleştirilerini içeren açıklama yaptı. Eğitim Sen, 2020 MEB bütçesinin de eğitim sisteminin, öğrencilerin ve eğitim emekçilerinin en temel ihtiyaçlarını görmezden geldiğini sadece zorunlu harcamaları dikkate alan bir anlayışla hazırlandığını vurguladı.  Yıllardır eğitime ayrılan kaynaklar sadece rakamsal olarak arttığını, doğrudan eğitim hizmetlerine yönelik yatırımlar açısından bütçelerde gerçek anlamda bir artış yapılmadığını belirten Eğitim Sen şu verileri paylaştı:

“2019 yılında 113 milyar 813 milyon TL olan MEB bütçesi 2020 yılı için 125 milyar 397 milyon TL olarak belirlenmiştir. MEB bütçesinin her yıl olduğu gibi rakamsal olarak arttığı görülse de, MEB bütçesinin merkezi yönetim bütçesine oranı 2019 yılında yüzde 11,84 iken, 2020’de bu oran yüzde 11,45’e gerilemiştir.”

2002’de eğitim yatırımlarına ayrılan pay 17,18 iken 2020’de 4,65 oldu. Kaynak: Eğitim Sen

Eğitim Sen açıklamasında “AKP hükümetleri döneminde eğitim bütçesinin milli gelire oranı OECD ortalaması olan yüzde 6’nın çok altındadır” belirlemesi yapıldı. Açıklamada “Geçtiğimiz 18 yıl içinde MEB bütçesinin Milli Gelire oranı çok az artmış olmasına rağmen, belirlenen rakamlar ihtiyacın çok altında kalmış ve eğitim harcamalarının esas yükü, eğitimi adım adım ticarileştirme ve kamu kaynaklarının özel okullara aktarılmasının da etkisiyle büyük ölçüde velilerin sırtına yıkılmıştır” denildi.

Güvencesiz istihdam politikaları uygulanıyor

MEB bütçesinin rakamsal büyüklüğünün temel nedeninin hükümetin eğitime verdiği önemden değil, büyük ölçüde personel harcamalarından kaynaklandığını öne süren Eğitim Sen, eleştirilerini sürdürdü:

“Bu durumun farkında olan MEB, eğitim emekçilerini esnek, kuralsız ve güvencesiz çalıştırmak için gece gündüz çalışmakta, sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik uygulamasında ısrar ederek eğitimde güvencesiz istihdam politikalarını adım adım hayata geçirmektedir. MEB’in Öğretmen Strateji Belgesi ile öğretmenlere yönelik performans dayatması ve angarya çalıştırma uygulamaları ile iş gücü maliyetlerini aşağıya çekmeye çalışmasına rağmen, MEB bütçesinin yüzde 84’ü personel için yapılan sabit harcamalara gitmektedir.”

MEB Bütçesinin yüzde 73’ü personel, yüzde 11 SGK primleri olmak üzere yüzde 84’ü zorunlu personel harcamalarına gidiyor. Kaynak: Eğitim Sen

Bütçenin yüzde 84’ü personel gideri

“MEB bütçesinin büyük bölümü personel giderleri (%73) ve sosyal güvenlik devlet primi giderlerine (%11) gitmektedir. Başka bir ifadeyle, eğitime bütçeden en çok payı ayırdıklarını iddia edenler, bu payın yüzde 84’ünü zorunlu olarak personel harcamalarına ayrıldığını özellikle gizlemeye çalışmaktadır. 2020 MEB bütçesi içinde mal ve hizmet alım giderlerinin payı yüzde 8 (2019’da yüzde 9), cari transferler yüzde 3, diğer giderler ise yüzde 5’dir.”

Eğitim yatırımları 2002’de 17,18; 2020’de 4,65

“2002-2019 yılları itibarıyla MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan payın gelişim seyri, her fırsatta ‘Bütçeden en çok payı eğitime ayırdık’ diyenlerin halkı nasıl kandırdıklarının, eğitime ayrılan bütçenin ne kadarının yatırıma ayrıldığını gizlemeye çalışarak gerçekleri nasıl çarpıttıklarını açıkça göstermektedir. MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay 2002 yılında yüzde 17,18 iken, eğitim hizmetlerinin sunumu açısından çok önemli olan bu rakam 2009’da yüzde 4,57’ye kadar gerilemiştir. 4+4+4 sonrasında zorunlu olarak kısmen de olsa artışa geçen eğitim yatırımlarına ayrılan bütçe oranı, 2014 sonrasında yeniden azalmaya başlamıştır. 2019’da Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay yüzde 4,88 iken, 2020’de bu oran daha da düşerek yüzde 4,65’e indirilmiştir.” 

Eğitim Sen, 2020’de de eğitimdeki ticarileşme sürecinin artarak devam edeceği, velilerin cebinden yapacağı eğitim harcamalarının belirgin bir şekilde artacağını vurguladı. Eğitimin “devredilemez ve vazgeçilemez kamusal bir hak” olduğunu hatırlatan Eğitim Sen, araştırmaların devlet okullarında paralı eğitim uygulamaları yaygınlaştıkça, en düşük gelir dilimindeki yüzde 20’lik kesimin gelirleri içinde eğitim harcamalarına ayırmak zorunda oldukları payın artığına işaret etti: “Söz konusu artış ise ancak gıda ve sağlık harcamalarından kısılarak gerçekleştirilebilmektedir” dedi.

Eğitim Sen’in ekonomik talepleri şöyle

MEB bütçesinin Milli Gelire oranı en az iki kat arttırılmalı, başlangıç olarak OECD ortalamasına (%6) çıkarılmalıdır.

Kamu kaynaklarının özel okullara aktarılması uygulamasına derhal son verilmeli, eğitime yeterli bütçe, okullara ihtiyacı kadar ödenek ayrılmalıdır.

Eğitim yatırımlarına ayrılan pay mutlak anlamda arttırılmalı, eğitimi ticarileştirmeyi hedefleyen özel sektör, dini vakıf ve cemaatlerle yapılan ya da yapılacak olan her türlü ortak proje ve protokoller iptal edilmelidir.

Tüm eğitim ve bilim emekçilerine insan onuruna yakışır bir ücret ve sağlıklı çalışma koşulları sağlanmalıdır.

Eğitim ve bilim emekçilerinin satın alma gücünde ve ücretlerinde yaşanan kaybın giderilmesi için ek zam yapılmalıdır.

Tüm eğitim ve bilim emekçilerinin ek göstergeleri 3600’e çıkarılmalıdır. 

Vergi diliminden kaynaklı kayıplarımıza son verilerek, emekçiler için gelir vergisi oranı sabitlenmelidir.

Ek ödemelerin tamamı temel ücrete ve emekliliğe yansıtılmalı, ek ders saat ücreti hesaplanırken bir öğretmenin aylık maaş tutarı esas alınmalı ve gelir vergisinden muaf tutulmalıdır. 

Eğitim-öğretime hazırlık ödeneğinin, ayrımsız bütün eğitim ve bilim emekçilerine bir maaş tutarında ve yılda iki kez ödenmelidir.

Sözleşmeli/ücretli öğretmenlik gibi her türlü güvencesiz istihdam uygulamalarına esnek, kuralsız ve angarya çalışmaya son verilmeli, sözleşmeli öğretmenlerin tamamı kadroya geçirilmelidir.

2020 yılında aile ve çocuk yardımı başta olmak üzere, sosyal yardımlar sembolik olarak belirlenmekten çıkarılmalı, ihtiyaç kadar artış yapılmalıdır.

Eğitime hazırlık ödeneği sadece öğretmenlere değil, tüm eğitim ve bilim emekçilerine yılda iki kez en az bir maaş tutarında ödenmelidir.

Öğretmen, akademik personel, memur ve yardımcı hizmetli açıkları kapatılmalıdır.

(HABER MERKEZİ)