Genel-İş Sendikası’nın 44 şubesinde yaptığı anket araştırmasının sonuçlarına göre; 28 şubesinde Covid-19 tespit edilen üyelerinin bulunduğu belirtildi.
Raporda, Genel-İş’in örgütlü olduğu en tehlikeli işyerlerinin hastaneler ve belediye şirketleri olduğu tespit edildi.
Kayyım atanan belediyelerde en temel önlemlerin dahi alınmadığına işaret edilen raporda, “Üyelerimiz işleri ile tehdit edilerek salgın karşısında korunmasız çalışmaya mecbur bırakılmaktadır.” denildi.
DİSK/Genel-İş Sendikası, 44 şubesinde internet üzerinden yaptığı ikinci anket araştırmasının sonuçlarını açıkladı. 27-30 Nisan tarihlerinde uygulanan ikinci anketle, işyerlerinde Covid-19 salgınına karşı; tehlike ve risk durumları, alınan önlemlerin yeterlilik düzeyi, sendikanın sürece katılımı, müdahale edilmesi gereken olumsuz uygulamalar ve sendika üyesi işçilerin çalışma koşullarına ilişkin talepleri ele alındı.
“COVİD-19 Salgını ve İşyerlerimizde Durum-2 Araştırma Anketi” başlığıyla paylaşılan raporda, Genel-İş’in 44 şubesinden 28’inde Covid-19 tespit edilen üyesinin bulunduğu belirtildi. Raporda, sendika şubesinin işyerlerine göre dağılımı ise şöyle verildi: “13 şube belediyede, 18 şube belediye şirketinde, 5 şube hastanede, 1 şube konut işyerlerinde ve 2 şube de üniversitede.”
‘En tehlikeli işyerleri hastaneler ve belediye şirketleri’
Örgütlülük oranı ile kıyaslandığında en tehlikeli işyerlerinin hastaneler olduğunun belirtildiği raporda, “Bunu sırasıyla belediye şirketleri, belediyeler, konut işyerleri ve üniversiteler izlemektedir. Belediyelerde Temizlik İşleri, Zabıta, Park-Bahçeler en çok vakanın görüldüğü birimlerdir.” diye kaydedildi.
Genel-İş’in örgütlülüğünün yüzde 95 oluşturan belediyelerin çoğu biriminde hizmetlerin devam ettiğinin kaydedildiği raporda, “Araştırmamıza göre salgın sürecinde en çok Covid-19 vakasının görüldüğü birimler temizlik İşleri, zabıta, park-bahçeler ve idari-mali hizmetler, fen işleri ve sosyal yardım birimleri olmuştur.” diye belirtildi.
‘Tedbirlerde artış olsa da yeterli değil’
Bir önceki raporla karşılaştırıldığında sendikanın talepleri ve girişimleri sonrası işyerlerinde alınan tedbirlerde artış olduğunun görüldüğüne işaret edilen raporda, ancak yine de, işyerlerinin büyük bir kısmında alınan önlemlerin üyelerinin sağlığını korumak için yeterli olmadığına vurgu yapıldı.
‘Yeni işçi istihdamı yerine aşırı çalıştırma yapılmakta’
Salgın sürecinde belediyenin bazı birimleri ile hastanelerde hizmet artışının söz konusu olduğuna vurgu yapılan raporda, “İşyerlerimizdeki en yaygın eksikliklerden biri iş yükünün arttığı birim ve alanlarda, yeni işçi istihdam edilmeyerek hizmetin var olan işçilerle sürdürülmesidir. Bu durum, üyelerimizin iş yükünün artmasını ve salgına yakalanma riskinin artmasına sebep olmaktadır.” denildi.
Raporda, ayrıca işçilerin bilgilendirme olmaksızın çalıştırılmasının işçileri virüse açık biçime getirerek sağlıklarını tehlikeye attığına dikkat çekildi.
‘Kayyım atanan belediyelerde en temel önlemler dahi alınmadı’
Raporda, belediye başkanları görevden alınarak atanmışlarla yönetilen belediyelerde alınan salgın önlemleri ve işçilerin çalışma koşullarının diğer işyerlerine oranla “açık bir biçimde daha kötü” olduğuna vurgu yapıldı. Kayyım atanan belediyelerde, en temel önlemlerin dahi alınmadığı, kişisel koruyucu ekipman verilmesi hususunda dahi sorunlar yaşandığına işaret edilen raporda, “Üyelerimiz işleri ile tehdit edilerek salgın karşısında korunmasız çalışmaya mecbur bırakılmaktadır.” denildi.
‘Hastanede ayrımcılık yapılıyor’
Hastanelerde temizlik ve hasta bakımı yapan işçilerin, yüksek risk altında çalışmakta ve sağlık hizmeti ürettiğine vurgu yapılan raporda, şöyle denildi: “Salgın sürecinde iş yükleri artan üyelerimiz, koruyucu ekipman yetersizliği ve test yapılmaması gibi ayrımcılıklara maruz kalmaktadır. Sağlık personeli olmadıkları gerekçesiyle, salgın sürecinde memur ve sözleşmeli çalışana verilen ek ödemelerin verilmediği işçiler, güvencesiz ve korumasız biçimde çalıştırılmakta, bu biçimde halk sağlığı da, işçi sağlığı da tehlikeye atılmaktadır.”
Raporda, salgın sürecinde özelikle kamu kurumu olan belediyelerde işçileri “idari izinli” saymak yerine “çalışmıyor” göstererek kısa çalışma ödeneği için başvuru yapma uygulamalarının görüldüğüne dikkat çekildi. Araştırmada, işyerlerindeki işçilerin talepleri şöyle sıralandı:
• Mesai saatlerinin kısaltılmalı, dönüşümlü çalışma uygulanmalı, uygun birimlerde uzaktan çalışmaya geçilmeli.
• Ücretsiz izin ve yıllık izin kullandırma dayatmasına son verilmeli.
• İşçi servislerinin kişi yoğunluğunun sosyal mesafe kuralına uygun biçimde azaltılmalı.
• Kısa çalışma dayatmasının ve salgın sürecinde gelir ve hak kaybı olmamalı.
• Ücretsiz ve yeterli kişisel koruyucu ekipmanlar sağlanmalı.
• İşçilerin salgın kapsamındaki tehlike ve riskler konusunda bilgilendirilmeli.
• Belediyenin görev ve sorumluluğunun arttığı birimlerde aşırı çalışma uygulamasına son verilmeli. Yeni işçi istihdam edilmeli ya da işlerin azaldığı bölümlerden işçi takviye edilmeli.
• Salgın karşısında çalışma alanının tehlikesi gözetilerek ek ödeme yapılması/risk primi verilmeli.
• Hastane işçilerinin de memur ve sözleşmeli personel gibi risk ödemesi alabilmeli.
• Toplu sözleşme süreçlerinin kesintiye ya da gecikmeye uğramamalı.
• İşçilere periyodik olarak test uygulanmalı.
• Kadın çalışanlara özgü tehlike ve risklerin dikkate alınması ve salgın sürecindeki iş tanımının buna göre düzenlenmesi.