HDP Ortadoğu Masası Eş Sözcüsü Tülay Hatimoğulları, Filistin halkının yanında olduğunu iddia eden AKP’yi “20 milyon dolar kan parası alan bir anlayış Filistin halkıyla dayanışamaz” sözleriyle eleştirdi.
İsrail’in 7 Mayıs günü Doğu Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya yönelik saldırısı ile başlayan ve yayılan çatışmalar halen sürüyor. Filistinlilere yönelik saldırılara Türkiye’de de birçok kesim ve partiden tepkiler gelirken, Türkiye’nin İsrail ile ilişkileri de tartışma konusu oldu.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Halklar ve İnançlar Komisyonu’ndan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı ve HDP Ortadoğu Masası Eş Sözcüsü Tülay Hatimoğulları, Filistin’e yönelik saldırıları ve Türkiye-İsrail ilişkilerini değerlendirdi.
İsrail’in Ortadoğu’da jandarmalık görevi gördüğünü belirten Hatimoğulları, “ABD başta olmak üzere birçok batılı güç sömürge anlayışın sürdürücüsü durumundadır. Yakın zamanda İsrail, Arap ülkeleriyle ilişkileri normalleştirmek üzere bazı adımlar atmıştı. En son Suudi Arabistan kalmıştı ve gayri resmi görüşmeler başlamış ama resmi görüşmeler, normalleşmeyle ilgili anlaşmalar henüz yapılmamıştı. Ancak her şeyin altında iktisadi, siyasi askeri saikler mevcut ve tek bir kıvılcımla bu çatışmalı süreçler başlıyor bölgede ne yazık ki” dedi.
Karşı karşıya getirildiler
Doğu Kudüs’te Şeyh Cerrah Mahallesi’ndeki evlerin boşaltılması yönündeki İsrail kararını hatırlatan Hatimoğulları, “O evleri istimlak etmeleri için görevlendirilen yerleşimciler ailelere ‘buradan çıkın’ diyor. Bir aile ‘bu benim evim neden buradan çıkayım’ diye soruyor. Yerleşimciler ise, ‘ben almazsam başka biri gelip alacak, ben alayım’ diye yanıt veriyor. Bu olaylar patlak verdiği zaman aslında yerleşimcilerle Filistin halkı da karşı karşıya getirilmiş oldu. İsrail’in en temel politikası askeri varlık ve kolluk kuvveti gücüyle orada durmak. İsrail’in temel devlet politikası askeri varlık üzerinden kurulmuş ve her şeyi bu şekilde çözüyor” diye belirtti.
Hatimoğulları, Filistin’deki yerleşimcilik politikasının ABD’nin eski Başkanı Donald Trump’ın damadı ve başdanışmanı olan Jared Kushner tarafından desteklendiğini ve finanse edildiğini de ifade etti. Hatimoğulları, “İsrail, Filistin’in tüm topraklarını istimlak etmek, Arapsızlaştırmak, Filistinsizleştirmek, orada kendi yerleşimcilerini yerleştirerek, Filistin denilen devleti tamamen haritadan silmeyi hedefleyen bir politika izliyor” dedi.
Türkiye’nin pozisyonu
Filistin’e yönelik saldırılara karşı asıl tepkinin halklardan geldiğinin altını çizen Hatimoğulları, şunları söyledi: “Devletler nezdinde baktığımızda ise bugün aslında ne Arap Birliği gerçek görevini ve rolünü oynuyor ne Arap devletleri tek tek gerçekten rollerini oynuyorlar bu konuda. Toplanıyorlar ama hiçbir yaptırım kararı alamıyorlar. Çünkü Arap ülkelerinin de Filistin sorununun çözülmesine dair odaklandıkları bir stratejileri yok. Türkiye de aynı. Türkiye’nin de diğer devletlerden bu manada bir farkı yok. Türkiye’nin İsrail’le stratejik ilişkileri var ve İsrail devleti kurulduğundan bu yana emperyalist güçlerin taşeronu olan yönetimler, hep bu işbirliğini sağlamış durumdalar. Dolayısıyla Türkiye’nin de pozisyonu bu şekilde.”
AKP kan parası aldı
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 2009’da İsrail Cumhurbaşkanı’na karşı “one minute” çıkışıyla İslam dünyasında bir “kahraman” olarak görüldüğünü hatırlatan Hatimoğulları, ancak Mavi Marmara’da yaşananların gerçeği ortaya çıkardığını vurguladı.
Hatimoğulları, şöyle devam etti: “Mavi Marmara’da yaşananlardan sonra Gazze direnişi unutuldu ve AKP iktidarı 20 milyon dolar kan parası aldı. Alınan bu paradan orada yaşamını yitirenlerin ailelerine, mağdur olan insanların ailelerine doğru düzgün bir katkı da sağlanmadı. 20 milyon dolar kan parası alan bir anlayış, Filistin halkıyla dayanışamaz. İktidar, Filistin’i birçok konuda bahane ediyor. AKP iktidarı Arap ülkeleriyle ilişkilerini iyileştirmeye çalışıyor. Mısır’la, başka ülkelerle görüşmelere de bir miktar başlamış durumdalar. Burada da Filistin onlar için gerekçe oldu. Erdoğan, Ortadoğu ülkeleriyle, Kuzey Afrika ülkeleriyle Filistin üzerinden bir gündem yaratarak görüşmeyi bahane edip yeniden ilişkileri sıcaklaştırmak istiyor.”
Yaklaşımları aynı
Türkiye’nin Filistin halkının yanındaysa yapması gereken şeyin İsrail ile bütün ticari ve askeri anlaşmaları feshetmek olduğunu söyleyen Hatimoğulları, “Ama buna yanaşmıyor. Özellikle AKP iktidarı zamanında İsrail ile olan ilişkiler bu konuda katlanarak arttı ve çok ciddi bir biçimde ticari ilişkiler gittikçe genişledi. Dolayısıyla bu konuda hiçbir şekilde samimi değiller, Filistin davasını çok ciddi bir şekilde kullanıyorlar” diye belirtti. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ise kendini kurtarmak ve içeride muhaliflerine karşı kaybettiği gücü savaşı kullanarak geri almak istediğini dile getiren Hatimoğulları, “Türkiye’de de iktidarın, yanlış politikaları sonucunda yaşanan ekonomik kriz, savaş, çatışma, Kürt ve kadın sorununa yaklaşımdaki politikaları AKP’ye ciddi oy kaybettirdi. AKP bu sorunları sınır ötesi operasyonlar düzenleyerek, Türkiye’nin asıl sorunun açlık, yoksulluk değil güvenlik ve beka meselesi olduğunu söyleyerek kapatmaya çalışıyor. Bu yaklaşımla Netanyahu’nun yaklaşımı tıpa tıp birbirinin aynısıdır” şeklinde konuştu.
Halklar arası dayanışma
Ortadoğu’da kanayan iki temel yara olarak Filistin ve Kürt sorununa işaret eden Hatimoğulları, “Ciddi ayrımları olmakla beraber iki halkın temelde yaşadıkları birbirine benziyor. 40 yıldır Türkiye’de devam eden savaşta birçok köy boşaltıldı, birçok sivil insan yaşamını yitirdi. Bunlar Filistin halkının yaşadıklarıyla benzerlik gösteriyor. İsrail politikaları da demografik yapının değişimi üzerine kurulu. Ortadoğu’daki iki temel sorun üzerinden çok fazla can yandı ve ciddi kayıplar verildi. Halklar kendi topraklarında özgürce yaşamak istiyorlar. Bu taleplerden dolayı Kürt serhıldanlarıyla (direnişiyle) Filistin intifasının duygu düşünce ve halklar sorununa yaklaşımı bağlamında dayanışması önemlidir. Esas çözüm halkların kendi kendini yönetebileceği, idare edebileceği bir anlayışın hakim olmasıdır. Bizler HDP olarak, konfederal yapılanmayı Ortadoğu bölgesinin en temel tedavi reçetelerinden birisi olarak görüyoruz. Bunlara gidecek yol ise haklar arası dayanışmadır” dedi.
Dayanışma ve birlik
Filistin halkının büyük bir yalnızlık yaşadığına değinen Hatimoğulları, “Dayanışma açıklamaları yapan Arap devletler, uluslararası güçler, gerçek anlamda akan kanın durması ve işgal politikalarının son bulması için hiçbir somut adım ve yaptırım uygulamıyorlar. Filistin halkının yalnızlığını gidermek için bu coğrafyadaki ve dünyadaki tüm halkların dayanışmalarını çok daha güçlü bir şekilde sergilemesi gereken bir dönem. Mevcut çatışmaların bir an önce bitmesi ve akan kadın durması için bizler barış çağrımızı yineliyoruz. Filistin halkının bu kadar kayıp yaşamasının bir diğer sebebi de halkı ayrıştıran siyasi anlayıştır. Bu nedenle başta her halkın kendi içinde dayanışmasını ve birliği sağlayarak, bölge halklarıyla dayanışarak çatışmaları durdurabileceğine olan inancımız büyüktür” diye konuştu.
MA / Zemo Ağgöz