HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Başaran, koronavirüs salgını tedbirleri kapsamında şiddete maruz kalan kadınlarla ilgili Türkiye’de tedbir alınmadığına dikkat çekti.
Başaran, “Evde kalın” uygulamasıyla kadınların ev içi şiddete uğrayacağı göz önünde bulundurularak, daha etkili mekanizmalar kurulması ve var olan mekanizmaların etkinleştirilmesi gerektiğini söyledi.
HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, düzenlediği basın toplantısında güncel gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Başaran, Çin’de koronavirüs salgınının ortaya çıkmasıyla beraber insanların evlerde kalma zorunluluğu ortaya çıktıktan sonra kadına yönelik şiddet vakalarının yüzde 90 arttığına dikkat çekti.
‘Kadına yönelik şiddetle ilgili tedbir olmadığın gördük’
Dünyada yapılan araştırmalarda kadına yönelik şiddet vakalarının bu süreç içerisinde çok yükseldiği konusunda veriler olduğunu belirten Başaran, şu ana kadar Türkiye’de bu konuyla ilgili bir tedbir olmadığını gördüklerini söyledi. “Evde kalın” çağrılarıyla birlikte toplumun en yoksul olan kesimi olan kadın yoksulluğunun arttığını gördüklerini dile getiren Başaran, “Çünkü kadınlar olağan koşullarda bile güvencesiz bir biçimde çalışıyordu ve bu süreçte birçok kadın ücretsiz izne ayrılmak zorunda kaldı ya da işlerinden çıkarıldı.” dedi.
Başaran, Türkiye’de kadınlarla ilgili nasıl bir önlem alındığı ya da kadınların şiddete uğradığı durumda başvurabilecekleri mekanizmaların nasıl işlediği konusunda arkadaşlarının bir araştırma yaptığını söyledi. Başaran, yaptıkları araştırmayla ilgili şu bilgileri paylaştı:
“Sayın Filiz Kerestecioğlu vekilimiz. 183 şiddet hattından ŞÖNİM’lere kadar birçok kurumla görüşmeler yapmışlar. Bu görüşmelerin sonucunda sığınaklara mevcut durumda yalnızca çok yüksek can güvenliği riski olan kadınların alındığı ortaya çıkmış. Bu kriterler de maalesef şeffaf olmadığı için kadınlar sığınma evlerine giderken hangi koşullarda gidebileceklerini bilmedikleri için sığınma evleri konusunda büyük bir problem yaşandığını görüyoruz. Yine şiddet hatlarına başvurduklarında yetkililerin aslında bu konuda tecrübeli insanlardan oluşmadığı görüldüğünden de kadınlar bu hatlara başvurma konusunda da büyük problem yaşıyorlar. Yine sığınma evlerine gitmek için darp raporu ve korona testi istendiği için bunlar polis aracılığı ile yapılıyor. Kadınlar bu yollara başvurma konusunda tedirginlik yaşıyor.”
‘Mekanizmalar etkinleştirilmeli’
Başaran, kadınların ev içi şiddete uğrayacağı göz önünde bulundurularak daha etkili mekanizmalar kurulmasının ve var olan mekanizmaların etkinleştirilerek kadınların başvuru yapmasının önünün açılması gerektiğini söyledi. Kadınların yaşamış oldukları ekonomik problemlerin yükseldiğine işaret eden Başaran, kadınlara ekonomik olarak destek araçlarının bir şekilde oluşturulması gerektiğini ifade etti.
‘Kayyım kadın belediyeciliğine saldırıdır’
İktidarın 2 gün önce 8 belediyelerine kayyım atadığını hatırlatan Başaran, “Belediyeler Kürt düşmanlığı esasıyla gasp edildi, işgal edildi.” dedi. Başaran, bu yaklaşımı kabul etmediklerini söyleyerek, “Kayyımlar kadına karşı, kadın belediyeciliğine ve eşbaşkanlık sistemine karşı bir saldırıdır.” diye konuştu.
‘Mülteci kadınlar koronavirüs riskiyle yüz yüze’
Mülteci kadınlar hem emek sömürüsüyle hem de koronavirüs riskiyle daha fazla yüz yüze kaldığına işaret eden Başaran, “Çoğu merdiven altı işletmelerde çalışan mülteci kadınlar bu süreçte hem emek sömürüsüne hem bir taraftan da bu hastalık durumunun riskiyle daha fazla yüz yüze kalacaklardır.” dedi.Avrupa’ya gitme umuduyla Edirne’de Yunanistan sınırında bekleyen mültecilere de değinen Başaran, sorunun çözümü için adım atılması çağrısında bulundu.
Salgın nedeniyle dünyanın bir çok yerinde cezaevlerinin birinci derece risk alanı olarak kabul edilerek boşaltıldığını hatırlatan Başaran, Türkiye’deki infaz düzenlemesine dikkat çekti. Başaran, düzenlemenin ayrımcı bir bakış açısıyla hazırlandığını söyleyerek, kadına yönelik cinsel suçlarda faillerin serbest bırakılması, infaz indirimi yapılmasının tartışıldığını belirtti.
Kadın mücadelesi yürüttükleri için cezaevlerinde olan binlerce kadının gündeme getirilmediğine işaret eden Başaran, “Figen Yüksekdağ’dan Sebahat Tuncel’e, Gültan Kışanak’tan Sara Kayalara bütün arkadaşlarımızın da derhal serbest bırakılması gerekiyor.” diye konuştu.