KESK: Kamu çalışanlarına yardım dayatmasını yargıya taşıyacağız

KESK, kamu kurumlarının çalışanlara Milli Dayanışma Kampanyası’na destek için mesaj gönderdiğini hatırlatarak, bu tür dayatmaları tutanak altına alıp yargıya taşıyacaklarını bildirdi.

KESK, “Koronavirüs canımıza, iktidar cebimize göz dikti” diyerek hükümetin fırsatçılık yaptığını savundu.

KESK Yürütme Kurulu iktidarın süreci sağlıklı okumadığı, ciddiyetin farkında olmadığı, fırsata çevirmek istediğine dair sadece son on günde çok sayıda olaya şahit olduklarını belirterek şunları kaydetti:

“İlk örneklerden biri sağlık emekçilerinin alkışlanması eyleminde yaşanmıştır. İktidar eylemin amaçladığı sağlıkçıların başta koruyucu malzeme olmak üzere taleplerini karşılamak yerine alkışlara eşlik ederek eylemi medyatik bir piar çalışmasına çevirmek istemiştir.”

KESK Yürütme Kurulu, geniş halk kesimlerinin sosyal yardımlar ve sosyal hizmetler içeren paketler açıklanmasını beklerken Hükümetin sermayeye 100 milyar TL kaynak aktaran paketi açıkladığını hatırlattı. Benzer şekilde “Afrika Yatırım Bankasına 800 milyon doları aktarılması ve gerekli görürse cumhurbaşkanına 5 katına çıkarma yetkisinin verilmesi” düzenlemesinin çıkarıldığına dikkat çeken KESK Yürütme Kurulu, şöyle devam etti:

“Daha bunların tartışmaları devam ederken bu kez de ‘Milli Dayanışma Kampanyası’ adı altında ciddiyetten yoksun, devletin yükümlülüklerini üzerinden atmayı ve sermayeye minnet duyulması duygusu yaratmayı amaçlayan bir kampanya karşı karşıya kaldık.”

Kampanya vergi indirimi avantajı sağlanan iş insanları ile sınırlanmadığını vurgulayan KESK Yürütme Kurulu, “Ekonomik kriz ve salgın koşullarında yaşam mücadelesi veren emekçilerin elinde kalan üç beş kuruşa da göz dikilmiştir” denildi.

Muhalif belediyelerin hesaplarının bloke ettirilip “başka devlet, yeni hükümet kurulmak isteniyor” gibi absürd ve tehlikeli bir iddia eşliğinde çalışmaların engellenmeye çalışıldığına işaret eden KESK Yürütme Kurulu, bunun yardım kampanyasının amacı ve geleceği ile ilgili kaygı ve kuşkuya neden olduğunu kaydetti. KESK Yürütme Kurulu açıklamasına şöyle devam etti:

Gönüllülük değil dayatma ve zorunluluğa dönüştü

“Bir bağış kampanyası gibi sunulmasının, ‘gönüllülüğün esas alındığı’ şeklinde açıklamalar yapılmasının aksine, yaşananlar, kampanyanın başta kamu işyerlerinde olmak üzere bir dayatmaya, zorunluluğa dönüştürülmek istendiğini göstermektedir.

Örneğin sağlık emekçilerinin taleplerini büyük oranda görmezden gelmesi yetmiyormuş gibi iktidar bu kez de Sosyal Hizmet İl Müdürlükleri eliyle sosyal hizmet emekçilerine gönderdiği mesajda ‘Personelden en az 100 TL olmak kaydı ile destek sağlanması kararı alındığını, bireysel olarak daha fazla destek de sunulabileceğini’ belirtmiştir. Benzer mesajlar BOTAŞ, Orman Genel Müdürlüğü, MEB, Adalet Bakanlığı, Yargıtay gibi pek çok kurumda salgına açlık ve sefalet ücretleri ile yakalanan kamu emekçilerine de gönderilmiştir.”

KESK, gönderilen yazı ve mesajlarda belirlenen miktarların kurum personelinin maaşlarından kesilerek kampanya hesaplarına aktarılacağı, dekontların kurum merkezine gönderileceğini de belirtti.

Deprem vergisi gibi akibeti meçhul…

“Daha önce deprem vergisi gibi vatandaşlardan toplanarak oluşturulan kaynakların akıbetinin meçhul olduğunu hatırlatmakta, bu kampanyadan elde edilecek gelirin de nerelere harcanacağına dair soru işaretlerini büyütmektedir.” 

Derhal servet vergisi uygulayın

“Çağrılarımıza kulaklarını kapatmış olsa da, bir kez daha iktidara seslenmek istiyoruz; bağış kampanyası ile sermayeyi allayıp pullayacağınıza, binlerce işçiyi işten atanları ceplerinden “harçlık” niyetine verecekleri para ile aklayacağınıza, nasıl bir sömürü mekanizması ile o serveti elde ettiklerinin sorgulanmasını engelleyeceğinize derhal servet vergisi uygulamasını başlatın!”

‘Garantili’ müteahhitlere ödemeleri durdurun

“Hasta garantili şehir hastaneleri ve araç garantili köprü ve yol ödemeleri için müteahhitlere / şirketlere hazineden, yani halkın cebinden yapılan ödemeleri durdurun. Kanal İstanbul başta olmak üzere benzer ‘çılgın projeler’den vazgeçin, oralara ayırdığınız kaynakları sağlığa aktarın!

Güvenlik ve gizli ödenekleri azaltın

“Güvenlik/savaş harcamalarını, Diyanetin ödeneklerini, gizli ödenekleri azaltın, buralara aktardığınız devasa kaynakları salgınla mücadeleye ayırın!

Çocuklarımızın tacize, tecavüze uğradığı, yandığı cemaat yurtlarına aktardığınız kaynakları yeni solunum cihazlarına, yoğun bakım ünitelerine ayırın!”

‘Düşük faizli’ borç, bankalara kardır

“‘Düşük faizli’ diye övündüğünüz emekçilere yeni borç, bankalara daha fazla kar anlamına gelen kredi reklamı yapmak yerine sosyal devlet olmanın gereklerini yapın. İşsizler için koşulsuz işsizlik maaşı ödeyin, tüketici, konut ve taşıt kredileri ile kredi kartı borçları ve elektrik, su, doğalgaz ve iletişim faturalarını salgın riski boyunca faiz işletmeden erteleyin!”

Lüksten, şatafattan vazgeçin

“İnsanlığın ilk kez bu boyutta ve yaygınlıkta karşı karşıya kaldığı salgına dahi kar, zarar, maliyet hesapları yaparak yaklaşmayın, kamu kaynaklarını patronlar ve sermayeye değil halkın sağlığını işini, gelirini korumaya seferber edin. Lüksten, şatafattan vazgeçin!”

Kamplaştırarak salgını önleyemezsiniz

“Salgını fırsata çevirip iktidarınızı tahkim ederek, partizanlığı geliştirerek, eleştirileri bastırarak, “hainlik” ile damgalayarak, ‘Milli Dayanışma Kampanyası’ adı altında bir kez daha toplumu kamplaştırarak, on binlerce işçiyi işten çıkaran sermayeyi şirin göstererek salgını önleyemez, aksine çok daha ağır sonuçlara yol açarsınız.”

Bağışta bulunma dayatması hukuka aykırı

“Ekonomik kriz koşullarında kıt kanaat geçinirken, şimdi de yaşam mücadelesi vermek zorunda kalan hiç kimseye, hiçbir emekçiye bağışta bulunma dayatması yapılamaz. Bağışta bulunmak istemeyene yönelik ayrımcılık yapılamaz, teşhir edilemez. Bu durum başta Anayasa’nın 128. maddesinin ikinci fıkrası ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 18. Maddesi olmak üzere ulusal ve uluslararası hukuka aykırıdır.”

Aylıktan kesinti yargıya taşınacak

“Başta sendika üyelerimiz olmak üzere kamu emekçilerinin bağış yapmaya zorlanması halinde bu husus tutanak altına alınacaktır. Sendika genel merkezlerimize ve konfederasyonumuza ulaştırılacak bu tutanak ve bildirimler sonrasında hızla hukuki süreç başlatılacak, suç duyurusunda bulunulacaktır. İradeleri dışında aylıklarından kesinti yapılmasına dair sendika üyelerimizden onay imzası talep edilmesi ya da imza atmaya zorlanmaları halinde üyeler imza atmayacaklardır. Onayları olmadan gelirlerinden kesinti yapılması durumunda ise suç duyurusunda bulunacaklardır.”