LGBTİ+’ların mağdurken yargılanması ayrımcılıktır!

ODTÜ Onur Yürüyüşü duruşmasına CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da katılarak destek verdi.

Hasan Akbaş
9. ODTÜ Onur Yürüyüşü’ne polis saldırısında gözaltına alınan 22 kişiden 19’una açılan davanın ilk duruşması Ankara 39. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmada yargılanan öğrenciler ifade özgürlüklerinin ihlal edildiğini ve polis müdahalesiyle mağdur olduklarını belirtirken, yargılanan LGBTİ+’lı öğrenci Özgür Mehmet Gül, emniyetten giden yazı sonucu öğrencilerin burslarının kesildiğini hatırlattı.

ODTÜ’de 10 Mayıs 2019 tarihinde 9. ODTÜ Onur Yürüyüşü gerçekleştirmek isteyen öğrencilere yönelik engellemeler ve polis müdahalesinde bulunulmuştu. Müdahale sonucunda yürüyüşe katılan çok sayıda öğrenci yaralanmış 22 kişi de gözaltına alınmıştı. Gözaltına alınan biri akademisyen 19 kişi hakkında dava açılmıştı.

Açıklama yapılmasına izin verilmedi

Davanın ilk duruşması bugün Ankara 39. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Sabah erken saatlerden itibaren duruşma öncesi adliyenin çevresi dahil olmak üzere koridorlar çevik kuvvet polisleriyle doldu. Duruşma öncesi ODTÜ LGBTİ+ Dayanışması ve LGBTİ+ örgütleri Kaos- GL, Pembe Hayat gibi çok sayıda kurum basın açıklaması yapmak istedi. Polis basın açıklaması yapılmasına izin vermeyerek müdahale edileceği uyarısında bulundu. LGBTİ+’lar açıklama yapamadan duruşma salonuna geçmek durumunda kaldı. Duruşma salonu kalabalık olunması nedeniyle değiştirildi ancak yeni duruşma salonu da yetersiz geldi. Duruşma salonu tıka basa dolarken çok sayıda kişi duruşmayı ayakta izledi.  

‘İfade özgürlüklerini kullandıkları için yargılanıyorlar’

Duruşmaya ses ve video kaydı alınarak başlandı. Yargılanan LGBTİ+’ların katıldığı duruşmada öğrencileri savunan çok sayıda avukat yer aldı. Avukatlar, yargılanan ODTÜ’lü LGBTİ+’ların iddianamenin iadesini, bu mümkün değilse öğrenciler hakkında beraat kararı verilmesini istedi. Avukat Öykü İrem Aydın, taleplerinin gerekçesini şöyle açıkladı:

“İddianamedeki deliller ile kimin ne yaptığı belirsiz. Dosyadaki görüntüleri izledik. Temel hak ve hürriyetlerini barışçıl şekilde kullanan öğrenciler, hiçbir direnme yok. Hiç kimse ifade özgürlüğünü kullandığı için bu noktaya gelmemeli.”
Avukat Mahmut Şeren, “Lekelenmeme hakkını da göz önünde bulunarak derhal beraat verilmesini talep ediyoruz” dedi. Avukat Ahmet Çevik de, dosyanın temelsiz olduğunu ifade ederek, “İnsanlar ifade özgürlüğünde bulunurken Toplantı ve Yürüyüş Kanunu’na aykırı hareket etmezler” diye konuştu.

Müdahale sırasında ilk gözaltına alınanlardan Melike İrem Balkan, savunmasında şunları söyledi: “Biz yürüyüşü barışçıl şekilde düzenlemek isterken rektörlük yasak kararı aldı. Ankara Valiliğinin yasaklamadığı etkinliği rektörlüğün yasaklamasını da doğru bulmuyoruz. Anayasal haklarımızı düşünerek yürüyüş düzenlemeye karar verdik. Öncesindeki 8 yılda olduğu gibi mutlu bir şekilde kutlama yapmak istemiştik. Ben gözaltına alınana kadar tek slogan atmadım ve ‘dağılıyoruz arkadaşlar’ dediğim sırada gözaltına alındım. Polis beni parmaklarıyla açık olarak hedef gösterdi” dedi.

‘Emniyet yazısıyla öğrencilerin bursları kesildi’

Özgür Mehmet Gül, “Dağılıyoruz ayol’ diye bağırırken gözaltına alındım. Bunun öncesinde yetkili olduğunu anladığım insan ‘önce sizi alacağım’ dedi. Böyle bir polis beyanı neye dayanır. Öğrencilerin büyük bir kısmının emniyetten giden yazıyla bursları kesildi. Bu sistematik bir saldırıdır, bugün burada olmamız da bu saldırının bir parçasıdır” diye konuştu.
Avukat Ahmet Çevik de bu davada hak ihlaline uğrayanların yargılandığına vurgu yaparak, “Olayın mağdurları yargılanırken failleri yargılanmamaktadır. Bu bir ayrımcılıktır” dedi.

Mutlu: Dağılanlara müdahale ettiler

Sanık olarak yargılanan Akademisyen Mehmet Mutlu da, şunları söyledi: “Devam eden araştırmam nedeniyle o gün kampüste değildim. Akşam saatlerine doğru sosyal medyadan olayı duydum ve öğrencilerimin can güvenliği kaygısıyla gittim. Öğrencilerime uyarı yapıldı ve çevik kuvvet tarafından hemen müdahale edildi. İddianamede eyleme katıldığım ifade ediliyor ancak ben gün içerisinde kampüste değildim. Ben daha önce benzer gerginliklerin barışçıl şekilde çözülmesine katkıda bulundum. Zaten dağılmakta olan bir grubun üstüne koşuşturan polisler vardı. Polise ‘Zaten dağılıyorlar’ dedim, dikkate alınmadı ve başka akademisyenler de bu uyarıyı yaptı” dedi.

Yargılanan öğrencilerden Mert Can Cüzdan da, “Ben neden beni gözaltına alıyorsunuz diye sordum, ‘gidelim sana göstereceğiz’ dediler. Önce ters kelepçe taktılar sonra durumun saçma olduğunu düşünüp çıkardılar” diye savunma yaptı. Barış Öztaş, olay gününde ‘polisin şiddetine tanık olduğunu’ söyledi ve “Arkadaşım ağzı yüzü çok kötü durumdaydı. Polise ‘Ne yapıyorsunuz, yapmayın’ dedim. Daha sonra 2-3 çevik kuvvet beni de aldı” diye yaşadıklarını aktardı. 

Yine yargılanan öğrencilerden Eren Gürcan ise, polisten şiddet gördüğünü belirterek, “Ayaklarıma doğru gaz sıkmaya başladılar. Sonra beni gözaltına almaya çalıştılar, can havliyle kaçmaya çalıştım ama sonra engel olamadım. Gözaltına alındıktan sonra polis şiddetli şekilde gaz sıktığı için yürüyemiyordum, yürüyemediğim için de daha şiddetli sıkmaya başlıyordu. Tuhaf bir şey” dedi. Savunmaların ardından öğrencilerin beraat talepleri reddedilirken bir sonraki duruşma 12 Mart 2020 tarihine ertelendi. (ANKARA)