HABER MERKEZİ – TBMM Genel Kurulunda 2020 Yılı Bütçe görüşmelerinde Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın hükümet adına yaptığı konuşma sırasında vekiller arasında zaman zaman tartışmalar yaşandı. HDP’li belediyelere kayyum atamaları, Kürt düşmanlığı, ‘Saray’ harcamaları, Tank Palet Fabrikasının kiralanması, 15 Temmuz yardımları, Şehir Üniversitesi Meclis Genel Kurulu’nda tartışılan konular arasında yer aldı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, TBMM Genel Kurulunda, 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesinhesap Kanun Teklifi’nin tümü üzerinde hükümet adına konuşma yaptı.
Söz alan HDP Grup Başkanvekili Hakkı Saruhan Oluç, “Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay’ın, belediyelere kayyum görevlendirmeleriyle ilgili söylediklerinin mesnetsiz, hayal ürünü ve hukuksuz olduğunu” söyledi. “HDP’li hiçbir belediye başkanı hakkında usulsüz harcama, yolsuzluk, ihaleye fesat karıştırma gibi konularda açılan bir dava bulunmadığını” söyleyen Oluç, “YSK’nin kabul ettiği adaylardır, hiçbiri hakkında hüküm yoktur. Yalan söylüyorsunuz.” ifadesini kullandı.
‘Hedefiniz belli Kürt iradesini yok saymak’
Belediyelere musallat olan darbeci bir zihniyetin olduğunu, halkın iradesini, seçim ve sandık hukukunu gasp eden bir anlayışın bulunduğunu ifade eden Oluç, “Yürütmenin darbeci anlayışı esas olarak budur. ‘Sözde eş başkanlık’ diyorsunuz. Nasıl sözde eşbaşkanlık oluyor? Her biri seçilmiş insanlardır, içlerinde bir tane atanmış yoktur. Hedefiniz bellidir; Kürt halkının iradesini çiğnemek, yok saymak, gasp etmek, seçim hukukunu ortadan kaldırmak, atanmışlar rejimi yaratmak. Kürt halkına karşı yürütmenin düşman olduğunu söylüyoruz.” diye konuştu.
CHP’li Özkoç: Saraydan bakıp konuşmayın
CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç da yerinden söz alarak, “Sayın Oktay, sizinle bizim aramızdaki fark şudur; siz saraya hesap verirsiniz, biz millete hesap veririz.” dedi. Oktay’ın, “Bin liranın altında aylık alan emeklilerin aylıklarının yükseltilerek en düşük emekli aylığının bin liraya çıkarıldığına” ilişkin sözlerini hatırlatan Özkoç, şunları söyledi: “Sayın Oktay, bin lirayı nasıl aldıklarını abarta abarta anlatıyorsunuz. ‘2 bin lira alıyorlar.’ falan diyorsunuz. Hani diyorsunuz bu ‘nominal’, ‘reel’ falan diye. Ben şimdi size soruyorum; nominal olarak siz kaç para alıyorsunuz, reel olarak kaç para alıyorsunuz? Siz hiç halkın bin liraya, 2 bin liraya nasıl geçindiğini biliyor musunuz? Gecekonduda yaşamak sarayda yaşamaya benzemiyor. Yoksuldan fukaradan bahsederken saraydan bakıp konuşmayın, milletin yanına gidip konuşun.”
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay’ın, 15 Temmuz yardımlarıyla ilgili “Bu paralar Hazine’de duruyor.” dediğini hatırlatan Özkoç, “Övüne övüne 309 milyon liranın 338 milyon lira olduğunu söylüyorsunuz. Şehit aileleriyle ilgili toplanan yardım neden 3,5 yıl bekletilmiştir? Şehit ailelerinin yardım parasının üstüne oturdunuz mu, oturmadınız mı? Milletin şehit parasını Hazine’de tutarak onları mağdur bıraktınız mı, bırakmadınız mı? Buna niye cevap vermiyorsunuz?” diye sordu.
AKP’li Bostancı: Saray dediğiniz milletin evi’
AK Parti Grup Başkanı Naci Bostancı ise “Arkadaşlar ‘saray, saray’ diyorlar, saray dediğiniz yer milletin evi. Orada oturan kişi, kendisi gidip de oraya oturmuş değil, onu oraya oturtan millet. Orada oturan insan milletin iradesini temsil ediyor.” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da milletvekillerinin de millete hesap vermekten gurur duyacaklarını öne süren Bostancı, “17 yıldır bu hesabı alnımızın akıyla verdiğimiz için oradayız.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, “Kürt halkına düşmanlık” diye bir durumun asla söz konusu olmadığını öne sürerek, “Kürtlerin dostunu arıyorsanız buraya bakabilirsiniz. Kürtlerin düşmanı kimdir diye bakmak istiyorsanız onları dağlara süren, dağlara gönderen, onları perişan eden, çoluklarını çocuklarını, ailelerini darmadağın eden gidin Diyarbakır’daki annelere sorun.” dedi. Oktay, kendilerine yönelik “Kürt halkına karşı düşmanlık besleyen” şeklindeki ifadeyi tamamen reddettiğini söyledi. Oktay’ın sözleri, AK Parti milletvekilleri tarafından alkışlandı.
HDP Grup Başkanvekili Oluç’un, “Kullanılan ifadeler, yapılan uygulamalar Kürt düşmanlığıdır. Kürt halkına düşmanlık yapıyorsunuz.” demesi üzerine HDP ve AK Parti milletvekilleri arasında karşılıklı laf atmalar yaşandı. AK Parti Grup Başkanı Bostancı, “Kürt düşmanısınız” sözünü reddettiklerini belirterek, “Saruhan Bey, bu tarafa doğru bakarsa bir hayli Kürt mebusun burada da olduğunu göreceklerdir, diğer tarafa da bakarsa orada da göreceklerdir.” dedi.
Oktay, kentsel dönüşüm projeleri için 2012 yılından bugüne kadar yaklaşık 13 milyar lira kaynak kullanıldığını açıkladı. Oktay, Türkiye’nin dünyada uluslararası müteahhitlik gelirlerinden en fazla gelir elde eden yedinci ülke konumunda olduğunu söyledi. Milletvekillerinin soru ve eleştirilerini de yanıtlayan Oktay, “2020 yılında faiz ödemeleri 22 kat değil, sadece yüzde 18 artmıştır.” diye konuştu.
Fuat Oktay, HDP’li belediye başkanlarının görevden alınması konusunda yapılan “belge yok” eleştirilerini kabul etmeyen Oktay, HDP’li belediyeleri “örgüte para aktarmak” ile suçladı. Oktay, Tank Palet Fabrikasının yatırımlarla daha etkin ve verimli bir şekilde çalışacağını savunarak, Türkiye’ye ek bir yük getirmeden fabrikanın çağın gereklerine uygun şekilde modernize edileceğini, firma tarafından 25 yıl boyunca bütün yenileme yatırımlarının gerçekleştirileceğini iddia etti. Oktay, 15 Temmuz bağışlarıyla ilgili eleştiriler üzerine, “Yardım toplama döneminde intikal eden bağış miktarı Ziraat Bankasında nemalandırılmak suretiyle toplam 338 milyon 971 bin 731 lira 97 kuruş olarak 02 Ocak 2019 tarihi itibariyle Tek Hazine Kurumları hesabına aktarılmıştır.” dedi.
‘Şehir Üniversitesi hukuki bir sonuçtur’
Oktay, Şehir Üniversitesine ilişkin konuştu. İstanbul Kartal Dragos mevkiindeki taşınmazların Ahmet Davutoğlu’nun başbakanlığı döneminde İstanbul Şehir Üniversitesine devredildiğini, kampüs inşası için Halkbank’tan üniversite teminat gösterilerek kredi kullandığını söyledi. Şehir Üniversitesinin bankaya borçlarını ödeyemediğini söyleyen Oktay, borçların 417 milyona ulaştığını belirtti. Oktay, durumun iddia edildiği gibi siyasi bir mesele değil, hukuki bir süreç ve sonuç olduğunu öne sürdü.