Prof. Dr. Mustafa Durmuş
Bugünden itibaren geçerli olmak üzere, akaryakıtta Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) oranları artırıldı. Pompa fiyatlarına yansıyacak şekilde litre fiyatında benzine 55 kuruş, motorine 67 kuruş ve LPG’ye 35 kuruş zam yapıldı.
Bu zammın sonucunda ÖTV artışıyla 1 litre benzinin fiyatı 7.72 TL’ye ve 1 litre motorinin fiyatı 7.19 TL’ye çıktı. Böylece geçen yıl Mayıs ayındaki fiyatlarıyla kıyaslandığında benzine yüzde 55 ve motorine yüzde 50’nin üzerinde zam yapılmış oldu.
Hibenin kaynağı vergi zammı mı?
Birkaç gün önce de, toplamda 1 milyon 384 binden fazla esnaf ve sanatkâra bir kerelik, iki ayrı grup halinde 3.000 TL ve 5.000 TL olmak üzere (karşılıksız) hibe desteği verileceği ve bunun da toplamda 4 milyar 622 milyon TL’yi bulacağı açıklanmıştı.
Şimdi küçük bir hesap yapalım.
Bu yıl siyasal iktidar, adına “vergi harcaması” da denilen bir uygulamayla vergi muafiyeti, istisnası, indirimi, iadesi biçimindeki teşviklerle yaklaşık 231 milyar TL’lik vergiyi almaktan vazgeçti (bunu geçen yıl kabul edilen Bütçe Kanunu ile açıklamıştı).
Bu uygulamadan çok büyük ölçüde; kâr, kâr payı, faiz ve kira geliri olmak üzere sermaye geliri elde eden zengin kişi ve kurumlar yararlanıyor.
Ücretli emekçi için ise sadece “asgari geçim indirimi” teşviki söz konusu. Yani işçinin bekâr ya da evli ve 5 çocuklu olmasına göre ayda vergisinden en az 268 TL ile en çok 456 TL arasında bir indirim söz konusu (bunu da patron uygularsa).
Bunun dışındaki tüm vergi teşviklerinden sermaye kesimi yararlanıyor. Örnek olarak sadece geçen yıl büyük bir inşaat şirketinin 10 milyar TL’yi bulan vergisi bu teşvike dayanılarak kendisinden alınmadı.
Kimine kepçe, kimine kaşığın ucu ile…
Bu 4,6 milyar TL’lik hibeyi 231 milyar TL’lik alınmayacak vergiye böldüğümüzde bu sadece yüzde 2 yapıyor.
Yani asıl olarak sermaye kesimine verilen (vergi almamak biçimindeki) desteğin sadece yüzde 2’sini zor bulan bir tutarda bir destek; sayıları 1,4 milyona yakın kahve, kafe, çay bahçesi, okul personel servisi, düğün salonu, öğrenci yurdu, kantin, kırtasiye, hamam işleticisi, berber, bakım onarım, tamirat, kaporta, seyyar satıcı, sıhhi tesisat, kozmetik, oyuncak, hediyelik eşya, müzisyen, oto yıkama, tuhafiyeci gibi küçük esnaf ve sanatkâra verilecek.
Bir süre önce kendilerinden artık gelir vergisi alınmayacağı açıklanan “Basit Usule” tabi küçük esnafın da aralarında bulunduğu toplumun bu kesimine verilecek olan bu desteğin de kendiliğinden değil, bu kesimlerin sosyal medyada koydukları tepki ile ilgili olduğu tahmin ediliyor.
1 mi, 1,4 milyon mu daha büyük?
Ya da 1,4 milyona yakın esnaf, sanatkâr, sanatçı bir tek büyük yandaş inşaat şirketinin ancak yarısı değerinde bir desteğe layık görülüyor.
Bu yıl faizci rantiyeye ödenecek faizin tutarı ise en az 179 milyar TL olacak. Yani 1,4 milyona yakın insana verilecek destek bir avuç faizciye ödenecek faizin sadece yüzde 2,5’ini bulabiliyor.
Bu hesap işin vermek kısmı ile ilgili. Bir de alma kısmı var.
Bir cepten öbürüne
Bugün akaryakıtta ÖTV artırımı nedeniyle gündeme gelen zam, hibe desteğinin halktan vergi biçiminde alınarak fonlanacağını gösteriyor. Ne hoş değil mi? Salgında zor duruma düşen esnafa, sanatçıya minik bir destek ver, onu da zorunlu olarak tüketilecek olan akaryakıta yapılan vergi artışlarından karşıla.
Sosyal adalet yoksa vergide de adalet yok
Tarih bize, dünyada burjuva hükümetlerde (özellikle de aşırı sağcı-muhafazakâr olanlarında) vergi adaletine yer olmadığını defalarca gösterdi. Çünkü bu iktidarlar sosyal adaletin sağlanmasını esas almıyor, aksine uygulamaları özel imtiyazlara, ayrımcılığa, kayırmacılığa dayanıyor. Ancak, eğer bir toplumda iktidar tarafından belli kesimler açıktan kayırılmaya başlanmış ve toplumun büyük bir kesimi dışarıda bırakılmışsa, böyle bir toplumda doğru vergiyi, doğru miktarda, doğru zamanda ve doğru zeminden sağlayabilmek de, topluma dönük bütçe desteklerini adil bir şekilde vermek de, bunları adil bir vergileme ile fonlamak da mümkün değildir.