“Kobane soruşturması” kapsamında gözaltında tutulan eski milletvekili ve İmralı Heyeti üyesi Önder, emniyetteki ifadesinde Kobane eylemleri sırasında dönemin içişleri Bakanı, Başbakanı, Adalet Bakanlığı yetkilileri ile yaptıkları görüşmeleri anlattı.
Önder, “Devlet kademelerinde kısa dönem hakim olan paradigma sürdürülebilseydi bugün yaşanan kaos yaşanmayabilirdi. Bu anlamda bölgesel barışında öncüsü olabilirdik.” dedi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Kobanê eylemlerinin üzerinden 6 yıl geçtikten sonra başlatılan “Kobanê soruşturması” kapsamında 2014’teki HDP MYK üyeleri ve eski milletvekillerinin de aralarında bulunduğu 20 kişi 25 Eylül günü gözaltına alındı.
Ankara İl Emniyet Müdürlüğü’nde tutulan siyasetçiler, 4 günlük gözaltı süresinin ardından savcılığa çıkarıldı. Soruşturmayı yürüten savcılığın siyasetçiler hakkında “ek gözaltı” talebini değerlendiren Ankara 3. Sulh Ceza Hakimliği 28 Eylül günü gözaltı süresinin 4 gün daha uzatılmasına karar verdi.
Kubilay ve Gür ‘susma hakkını’ kullandı
Siyasetçilerin dün İl Emniyet Müdürlüğü’nde ifade işlemlerine başlandı. HDP Dış İlişkiler Komisyonu Üyesi Nazmi Gür, önceki dönem HDP Parti Sözcüsü Günay Kubilay ve eski milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in ifade işlemleri tamamlandı. Kubilay ve Gür, emniyette ifade vermezken, savcılık tarafından ifadelerinin alınması talebiyle “susma hakkını” kullandı.
Sosyal medya ile ilgili sorular yöneltildi
Emniyette ifade veren Önder’e, “Sırrı Süreyya Önder” kullanıcı adıyla “facebook.com/sirrisureyyaonder.info url” adresinde “PKK/YPG silahlı terör örgütünü, elebaşını, üyelerini övücü, Türk milletini ve Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılayıcı paylaşımlar olduğu bu şekilde terör örgütüne müzahir kitleyi harekete geçirmek amacı ile yapılan paylaşımlar olduğu bu hali ile sizin PKK/KCK silahlı terör örgütünün Suriye uzantısı olan YPG/PYD terör örgütüne destek vermek ve terör örgütüne müzahir kitlenin sahiplenmesi amacı ile paylaşımlar olduğu değerlendirilmektedir.” denilerek, sosyal medya hesabını ne zamandır kullandığı, bu konudaki amacı, paylaşımlar için kimden talimat aldığı iddialarının yer aldığı sorular yöneltildi.
‘Adıma açılan hesapların kapatılması için en az 3 defa müracaat ettim’
Önder sorulara şu yanıtı verdi: “‘sirrisüreyya’ Twitter hesabı dışında bir hesabım yoktur. Geçmiş yıllarda benim adım ve resmim kullanılarak, birçok hesap açıldı. Bana sormuş olduğunuz facebook hesabı ile ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 2019 yılında bir soruşturma yürütüldü ve ben bu konuda kovuşturmaya yer olmadığı kararı aldım. Twitter hesabımı da Ekim 2015’ten beri kullanmadığımı beyan etmiştim. Bu konuda Radikal Gazetesinde haber yapıldı. Ben adıma açılan hesapların kapatılması için en az 3 defa müracaat ettiğimi biliyorum. Müracaat sonrasında bunların kapatıldığı ve yeniden adım ve resmimin kullanıldığı hesaplar açıldığına çok defalar şahit oldum.”
‘Başbakanın teklifi ile İmralı Heyeti’nde yer aldım’
Önder’e, KCK ilişkili bir siyasi yapılanmada görev alıp almadığı ve görev alanlar soruldu. Önder, bu soruya ilişkin şu ifadeleri kullandı: “KCK siyasi alan yapılanması ile ilgili olarak bir diğer bilgim ise çözüm sürecinde devletin bilgi ve önerisi, Milli Güvenlik Kurulu kararı ve dönemin Başbakanının teklifi ile İmralı Heyetinde yer aldım. Bu nedenle KCK içerisinde yer alan üst düzey yöneticilerle 100’e yakın görüşme yaptım. KCK içinde yer alan şahısları tanırken yapmış olduğumuz tüm görüşmeleri o dönemin İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı, Kamu Güvenliği Müsteşarı ve MİT Başkanlığı’yla heyet olarak paylaştık. Karşılıklı görüş ve önerilerini ilettik.”
‘7-8 Ekim 2014’te İçişleri Bakanı’nın makamındaydık’
Kobanê eylemleri sırasında yaşanan olayların sıralandığı ve Önder’e sorumluluğunun sorulduğu bir diğer soruya ise Önder, Kobanê eylemleri döneminde İmralı heyeti olarak devlet yetkilileri ile yaptıkları görüşmeleri anlattı. Önder’in şu ifadeleri kullandı:
“…6-8 Ekim olaylarına bir hafta kala Kamu Güvenliği Müsteşarı Muhammed Dervişoğlu, İçişleri Bakanı Efkan Ala ve Adalet Bakanlığı’nda çözüm sürecinin koordinatörlüğünde görev alan bir başmüşavir ile görüştük. Bu süreçte İmralı’ya giderek Abdullah Öcalan ile görüşmeler yaptık. 7-8 Ekim 2014 tarihinde İçişleri Bakanı’nın makamındaydık, odada ben ve İdris Baluken bulunmaktaydı. Pervin Buldan’da gelip, gitti diye hatırlıyorum. Olayların yaşandığı bölgelerde tarafımıza iletilen bilgileri İçişleri Bakanı’na iletip, yaşanan olaylara dair bize yansıyan konularda bilgi sahibi olmasını, yaşanan olaylara kolluk kuvvetlerinin doğru müdahalesinin sağlanması için bilgiler aktardık. Provokasyon temelli gelişmeler hususunda İçişleri Bakanı Efkan Ala da ilgili illerin valilerini arayarak, ilgili konular hakkında tedbir alınması konusunda uyardı. Ayrıca Selahattin Demirtaş tarafından bize devlet yetkilileri ile mutlak bir koordinasyon içinde olmamızın ve yaşanan olaylara ilişkin olarak İmralı tarafından yapılacak bir açıklamanın uygun olacağı söylendi. Ben de bu bilgiyi Efkan Ala ile paylaştım. Efkan Ala konu beni aşar deyince biz de o dönemki Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Yalçın Akdoğan’ın huzurunda görüştük. Bu görüşmede halktaki IŞİD saldırılarına dönük tedirginliğin giderilmesine dönük adım atılmasının iyi olacağı söyledik. Kobane’de yaşanan olaylara dair; Ahmet Davutoğlu tarafından ‘biz bölgeye insani yardım dahil gerekli müdahaleleri yapacağız’ dedi.
‘Notu Adalet Bakanlığı getirdi ben de Demirtaş’a gönderdim’
Önder, 9 Ekim 2014 tarihinde Adalet Bakanı başmüşaviri tarafından kendisine gece yarısı A4 kağıda Abdullah Öcalan tarafından el yazısı ile yazılmış yaşanan şiddet olaylarının en kısa sürede bitirilmesine dair bir not iletildiğini söyledi. Önder, “Ben de bu notu gecikmeksizin hemen o esnada Selahattin Demirtaş’a whatsap üzerinden gönderdim. Sonra kamuoyuna duyurdu. Ben o dönem olayların ve provokasyonların engellenmesi adına hükümet yetkilileri ile sık sık görüşmeler yaptım. O dönemki İçişleri Bakanı Efkan Ala ve Kamu Güvenliği Müsteşarı Muhammed Dervişoğlu’na sorulması halinde olayların engellenmesi için heyet olarak yaptıklarımız hakkında bilgi verileceğini değerlendirmekteyim.” ifadelerini kullandı.
‘Bölgesel barışın öncüsü olabilirdik’
Soruşturma kapsamında sürekli gündemde tutulan Kobanê eylemleri sırasında HDP MYK tarafından yapılan çağrı da Önder’e sorulan sorular arasında yer aldı. Önder, ise MYK tarafından çağrının yapıldığı gün ve ertesi gün İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın makamında bulunduğunu söyledi. Önder, şunları ifade etti:
“Kobanê sürmekte olan savaşın çözümü için altın bir fırsattı. Sınır hattında yaşayanların bir kısmı Suriye topraklarında bir kısmı Türkiye topraklarında yaşıyor olması dolayısıyla, Suriye tarafından yaşayanlar IŞİD saldırısı altında çok zor günler geçirdi. Yağma, tecavüz dahil olmak üzere bir çok kötü olay yaşandı. Devlet kademelerinde kısa dönem hakim olan paradigma sürdürülebilseydi bugün yaşanan kaos yaşanmayabilirdi. Bu anlamda bölgesel barışında öncüsü olabilirdik.”
Önder’e çözüm süreci görüşmelerinin devam ettiği 14 Mayıs 2013 tarihinde “Sayın Öcalan’ın size selamları var, selamlarını getirdim” şeklindeki açıklaması da soruldu. Önder, açıklamasında sadece Öcalan’ın selamını ilettiğini ve bu konuda yapılan yargılama nedeniyle başvurduğu Anayasa Mahkemesi tarafından hakkında 3 Ekim 2019 tarihinde “ifade özgürlüğünün ihlal edildiği” yönünde karar çıktığını hatırlattı.
Emniyetteki suçlamalar
Emniyetteki ifade işlemlerinde Önder’e “Devletin birliğini ve bütünlüğünü bozma”, “örgüt üyesi olma”, “örgüt içerisinde eylem ve faaliyette bulunma”, “örgüt adına eylem biçimleri düzenleme”, “örgütün amaçları içerisinde toplantı düzenleme organize etme” şeklinde suçlamalar yöneltildi.
MA – ANKARA