Antoni Casas Ros’dan bir roman: Almodovar Teoremi* ya da “Arzu Teoremi”
Didem Karasulu
Pedro Almodovar’ın Acı ve Zafer adlı yeni filminin karakteri, uzun yıllardır film çekmeyen, inzivada bir hayat süren, türlü türlü hastalığıyla boğuşan bir yönetmendir. Gençliğinde yaşadığı, unutamadığı aşk acısını hatırlamak için yazar. Federico’ya hissettiği arzuyu geri çağırmak için yazar. Hatırlamak yoğunlaştıkça fiziki acılarının artması kaçınılmazdır. Arzuyu geri çağırmak acıyı da çağırmaktır.
Antoni Casas Ros’un Almodovar Teoremi adlı romanının karakteri, geçirdiği kaza sonrası yüzü yok olmuş bir adamdır. On beş yıldır insanlara temas etmeden yaşar. Sık sık yönetmen Almodovar’ı düşünür. Neden Almodovar? Ona göre, “kahramanların umutsuzluğu ve enerjisi aracılığıyla gördüğümüz bakış genişliğine” sahip bir yönetmendir Almodovar. Bir gün biri çıkagelir, Almodovar’ın “görünmeyen adamın hikâyesini yazdığını hayal eden,” yüzü yok olmuş adamı seyreder, hatta ona dokunursa neler olabilir? Arzunun saati yeniden işlemeye başlayabilir mi?
Birlikte geçirdikleri kazada adamın sevdiği kadın ölmüştür. Aşktan geriye kalanı hatırlamak, parçaları, kolajları hatırlamaktan farksızdır adama göre. Sorularsa muhtelif: Yüzü zaten bir kolaja dönüşmüş birisinin arzulanabilmesi mümkün müdür? Bir gün biri çıkagelip, kendisine yeterince uzun bakarsa bu bakıştan bir aşk doğabilir mi?
Pedro Almodovar’ın yönetmeni, bir zamanlar aşkla bağlandığı ve terk etmek zorunda kaldığı sevgilisini, yazdığı hikâyenin nesnesi kılarken, unutamadığı aşkını bir yaratıma dönüştürdüğünde arzuyu mu hatırlar? Unutmak, arzudan vazgeçmek midir? Hatırlamak, hep daha geriye geriye giden bir kazı faaliyeti olarak, bir yerlerde gömülü kalmış arzuyu yeniden çağırmak mıdır? Aktif hatırlama, yolu hem duygusal hem fiziki acıdan geçen sancılı bir süreçtir yönetmen için. O halde, vardığı yer neresidir?
Almodovar Teoremi’nde karakter, iki beden arasında asılı kalmış arzu nesnesi Lisa’nın akışına kapıldığında artık görülendir. Görülen olmanın ezici ağırlığına dayanmak ve akmayı sürdürmek arasında, mekâna sıkışmak ile mekâna yayılmak arasında kaldığında nasıl bir tercihte bulunacaktır?
Film ilerledikçe, geçmiş yoğun fiziki acıyla belirmeyi sürdürür, şimdiyi istila etmeyi sürdürür. Federico’nun ortaya çıkışı, arzu çarkını geriye doğru döndürecek, yönetmeni ilk arzu nesnesi Roberto’yu hatırlamaya götürecektir. İlk arzu ve ilk acıya dek. Arzunun bu geriye doğru işleyişi nereye varacaktır? İlk arzuyu hatırlamak, yönetmeni hayata bağlayabilecek midir? Yeniden arzu duyabilecek midir?
Yüzü olmayan adamın yolculuğu, ölüm ve yeniden hayata, oluşa geliş döngüsünü çevirecek midir? Pedro Almodovar’ın yönetmeninin, nesnesi kendisi olan bir sanat eseri üzerinden ilk arzuyu hatırlaması, onun yeniden arzulamasına, yaratıcılığına ve yeniden üretmesine vesile olacak mıdır?
Arzunun, şimdiden geçmişe ve şimdiden geleceğe uzanan akışına kapılmak, hem roman hem film karakterinin ortak yazgısı gibi durmaktadır.
*Antoni Casas Ros, Almodovar Teoremi, Sel Yayıncılık