HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, en güçlü Meclis’in yıl dönümünü en zayıf Meclis’te kutladıklarını belirtti.
Sancar, “Milli mücadelenin lideri Mustafa Kemal Paşa, yetkiye ve imkana sahipken bunları neden paylaşıyor? Çünkü, rıza, birlik istiyorsanız çeşitliliği, müzakereyi kabul edeceksiniz.” dedi.
Sancar, gerçek rızanın ancak herkesin kimliğine eşit saygı, iradesine eşit değer vererek sağlanacağını belirtti.
Meclis’in 100. yılı ile 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla özel gündemle toplanan Meclis Genel Kurulu’nda konuştu. Birinci Meclis’in hangi şartlarda oluştuğunu herkesin bildiğini, çok ağır şartlar olduğunu ancak bu şartlarda yerel kongrelerin organize edildiğini kaydetti.
‘Meclis’in kuruluşuna giden yol yerel kongrelerden geçti’
Ülkenin bütün bölgelerinde kongre toplantılarının düzenlendiğini aslında Meclis’in kuruluşuna giden yolun da bu yerel kongrelerden geçtiğini ifade eden Sancar, “Birinci Meclis, yerel kongrelerin neredeyse aktığı bir deniz oluyor.” dedi.
‘Birinci Meclis toplumsal çeşitliliği içeriyordu’
Birinci Meclis’in o şartlarda ülkenin toplumsal, dinsel, etnik, düşünsel çeşitliliğini büyük ölçüde içerdiğini ve bu açıdan çoğulcu bir Meclis olduğunu anlatan Sancar, bu insanların kendi kimliklerini açıklayarak Meclis’e girdiğini ve Birinci Meclis’in en önemli vasıflarından birisinin bu olduğunu kaydetti.
‘Birinci Meclis’in dayandığı ilke halk egemenliğidir’
Birinci Meclis’in meşruiyetçi bir yönetim anlayışına sahip olduğunu ve dayandığı ilkenin de halk egemenliği olduğunu dile getiren Sancar, “Milli irade, halk iradesi tartışmasının ayrıntılarına burada girecek değilim elbette ama halk iradesinin ne anlama geldiğini belki de Birinci Meclis’in tatbikatına ve daha sonra çıkardığı Anayasa’ya bakarak daha iyi anlayabiliriz.” diye konuştu.
‘Müzakereci ve mutabakatçı bir yöntem takip etti’
Sancar, Birinci Meclis’in müzakereci ve mutabakatçı bir yöntem takip ettiğini, çeşitli kesimlerden farklı düşüncelerden insanların bu kadar zor şartlarda müzakereyi asla bir kenara bırakmadan, mutabakatı sürekli öne çıkaran bir anlayışla yönettikleri bir dönemin 100. yılının bugün kutlandığını vurguladı.
‘Halkın katılımını sağlayacak sistem oluşturuyor’
Birinci Meclis’in yetkileri kendinde topladığını belirten Sancar, şöyle konuştu: “Biliyorsunuz bir Meclis hükümeti sistemi var. Yasama, yürütme ve yargı Meclis’te toplanıyor fakat bu yetkilere tekelci bir biçimde de sahip çıkma anlayışını taşımıyor. Çünkü 1921 Anayasası ile yetkilerinin çok önemli bir bölümünü yerel yönetimlere devrediyor. Yerel yönetimlere verdiği yetkiler bizatihi kendi yetkilerini sınırlamak anlamına geliyor. Yani otoriter bir yönetimi tercih etmiyor. Tam tersine halk egemenliği ilkesinin mantığına uygun olarak yerelde de halkın katılımını sağlayacak bir sistem oluşturuyor.”
‘Rıza birlik istiyorsanız çeşitliliği kabul edeceksiniz’
“Milli mücadelenin lideri Mustafa Kemal Paşa, yetkiye ve imkana sahipken bunları neden paylaşıyor? Çünkü, rıza, birlik istiyorsanız çeşitliliği, müzakereyi kabul edeceksiniz.” diyen Sancar, gerçek rızanın ancak herkesin kimliğine eşit saygı, iradesine eşit değer vererek sağlanacağını belirtti. Sancar, “O ağır dönemde işte böyle bir ortak rızaya ihtiyaç vardı.” dedi.
‘En güçlü Meclis’in yıl dönümünü en zayıf Meclis’te kutluyoruz’
1921 Anayasası’nın temel dayanaklarını anlatan Sancar, 100 yıl sonra dönüp baktıklarında bugün maalesef Birinci Meclis’in özelliklerinden çok uzak bir Meclis ile karşı karşıya olduklarını söyledi. Sancar, konuşmasının devamında şunları kaydetti:
“Eğer, ‘bu 100 yıl içinde en güçlü ve en zayıf meclisler hangileridir?’ diye bir soru sorulacak olursa en güçlü Meclis’in yıl dönümünü en zayıf Meclis’te kutluyoruz. Bunun bize bir şeyler söylüyor olması lazım. ‘Yerel yönetimlerin en güçlü olduğu dönem ile en zayıf olduğu dönem hangisidir’ diye sorulsa benim cevabım açık. Yerel yönetimlerin en güçlü olduğu dönemin 100. yılında yerel yönetimleri neredeyse fiilen lağvetmeye yönelik bir yönetim anlayışıyla karşı karşıyayız. Bu kabul edilemez. Ne kayyum uygulaması ne de CHP’li belediyelerin krizi yönetmek için sarf ettikleri çabaların engellenmesi kabul edilebilir.
Eğer bu insanlığı tehdit eden ama herkesi eşit vurmayan salgınla gerçek anlamda mücadele etmek istiyorsak halkın rızasına ihtiyacımız var. Halkın rızasını üretebilmemiz için halkın iradesine saygı göstermemiz lazım. Halk sağlığı, halk iradesinden ayrı düşünülemez. Halk iradesine saygı olmadan halk sağlığını koruyamazsınız.”
‘Demokratik anayasa hep birlikte yaşayabileceğimizin teminatıdır’
“Önümüzdeki dönemde güçlü bir Meclis kurmayı başaramazsak, 1921’in 100. yılında Türkiye Cumhuriyeti’nde anayasacılık da bitecektir. 1923’e eğer böyle varırsak, korkarım ki Cumhuriyet’ten geriye de fazla bir şey kalmayacaktır.” diyen Sancar, güçlü Meclis, demokratik Anayasa ve demokratik Cumhuriyet’in hep birlikte barış içerisinde yaşamanın teminatı olduğuna vurgu yaptı.