SETA, LGS kapsamındaki merkezi sınav sonuçlarını değerlendirdi.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından hazırlanan analizde, 2021 Liselere Geçiş Sistemi (LGS) kapsamındaki merkezi sınav sonuçlarının geçmiş yıllarla büyük oranda benzerlik gösterdiği belirtilerek, “Sonuçlar öğrencilerin sekiz yıllık eğitim sonucunda temel okuma ve sayısal alanlarda düşük bir performans sergilediğini ortaya koymaktadır.” ifadesine yer verildi.
SETA Eğitim ve Sosyal Politikalar Araştırmacısı Müberra Nur Emin tarafından hazırlanan analizde, LGS kapsamındaki merkezi sınava giren öğrencilerin performansı ve sınav sonuçlarının, eğitim sistemindeki yansımaları ele alındı.
LGS kapsamındaki merkezi sınavın 6 Haziran 2021’de, tüm dünyayı kuşatan ve halen devam eden Kovid-19 salgını sürecinde gerçekleştiği, Milli Eğitim Bakanlığınca (MEB) 2020 LGS’de olduğu gibi 2021 LGS’de de salgına yönelik bir dizi tedbir uygulandığı aktarılan analizde, ortaöğretim kurumlarına ilişkin merkezi sınavlara ilişkin raporlarından sonuncusunun da sınav sonuçlarıyla birlikte yayımlandığı anlatıldı.
Kamuoyu ile paylaşmak esastır
Bu bilgilerin düzenli olarak kamuoyuyla paylaşılmasının, eğitimde mevcut durum analizinin yapılması ve temel sorun alanlarına ilişkin önerilerin geliştirilmesine katkı sunması bakımından önemine işaret edilen analizde, 8. sınıf öğrencilerinin yaklaşık yüzde 84’ünün sınava girdiği hatırlatılarak, “Dolayısıyla geçmiş yıllarda olduğu gibi isteğe bağlı olması ve salgın koşullarına rağmen bu yıl da sınava rağbetin yüksek olduğu görülmüştür.
Bu durum öğrenci ve velilerin adreslerine yakın liseleri henüz birincil tercih olarak görmediklerini ortaya koymaktadır. Dolayısıyla sınava rağbetin azalabilmesi için gerekli tedbirlerin alınmasına olan ihtiyaç devam etmektedir.” değerlendirmesi yapıldı.
Son üç yılın ortalama doğru cevap sayıları mukayese edildiğinde öğrencilerin ortalama doğru cevap sayılarındaki düşüş eğiliminin dikkati çektiği vurgulanan analizde, şu değerlendirmelere yer verildi:
“2019 LGS’de Türkçe ortalamaları 11,75 iken bu sayı 2021’de 9,41’e gerilemiştir. Matematikte ortalama doğru cevap sayısı 2019’da 5,09 iken 2021’de 4,20’ye düşmüştür. Fen bilimlerinde ise 2019’da 9,97 olan ortalama doğru cevap sayısı 2021’de 8,04’e gerilemiştir.
Dolayısıyla bilhassa Türkçe, matematik ve fen bilimleri derslerindeki bu düşüşün gerekçelerinin detaylandırılmasına ve buna yönelik politika uygulamalarının geliştirilmesine ihtiyaç söz konusudur. Bu kapsamda, söz konusu düşüşlerin sorulan soruların ortalama zorluklarının değişmesinden mi kaynaklandığı yoksa eğitim sürecindeki başka faktörlerle mi ilişkili olduğu incelenmelidir. “
Öğrencilerin cinsiyetlerine göre başarı durumları
SETA analizinde, 2019 ve 2020 LGS sonuçlarında olduğu gibi 2021 LGS’de de kız öğrencilerin matematik dersi hariç diğer derslerde erkek öğrencilerden daha başarılı performans sergilemeye devam ettiği anlatıldı.
Genel ortalama düşük olmasına rağmen kız öğrencilerin erkek öğrencilere kıyasla genel olarak başarılı oldukları aktarılan analizde, kız öğrencilerin başarılarında yıllar içerisindeki süreklilik ve istikrarın ayrıca dikkati çektiği vurgulandı.
Anne-baba düzeyi ile öğrenci başarısı arasındaki ilişki
Analizde, eğitim sisteminin yapısal sorunlarından birinin de öğrencilerin akademik performansları üzerinde ebeveynlerinin sosyokültürel ve ekonomik durumlarının belirleyici etkisine işaret edildi.
2021 LGS raporunda yer alan anne-baba eğitim düzeyi ile öğrenci performansı arasındaki ilişkiye dair verilere bakıldığında bu yapısal sorunun devam ettiğine vurgu yapılan analizde, şu ifadeler yer aldı:
“İlkokul mezunu anne ve babanın çocukları ile lisansüstü mezunu anne ve babanın çocuklarının performansları arasında 120 puanlık bir fark bulunmaktadır. Nitekim öğrencilerin akademik performansları ile ailesinin sosyoekonomik statüleri arasındaki doğrusal ilişki ulusal ve uluslararası pek çok çalışma tarafından da ortaya konulmaktadır.
Ayrıca koronavirüs sürecinde öğrencilerin eğitimlerine devam edebilmelerinde ebeveynlerin sosyal, kültürel ve ekonomik düzeylerinin çok daha belirleyici olduğu görülmüştür. Dolayısıyla gerekli tedbirler alınmadığı takdirde önümüzdeki yıllarda bu sorunun derinleşme riski yüksektir. Bu nedenle eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması adına dezavantajlı öğrencilere yönelik daha somut ve güçlü politikalara ihtiyaç söz konusudur.”
“Temel eğitim güçlendirilmeli”
Analizin sonuç bölümünde ise 2020 ve 2021 LGS kapsamındaki merkezi sınavların, dünyayı etkisi altına alan ve ülkeleri sosyal ve ekonomik anlamda derinden sarsan koronavirüs salgını koşullarında gerçekleştiğine işaret edilerek, 1 milyondan fazla öğrencinin katıldığı merkezi sınav salgına yönelik tedbirler ışığında sorunsuz tamamlandığı ifade edildi.
Analizde, şunlar kaydedildi:
“2021 LGS sonuçları geçmiş yıllarla büyük oranda benzerlik göstermektedir. Sonuçlar, öğrencilerin sekiz yıllık eğitim sonucunda temel okuma ve sayısal alanlarda düşük bir performans sergilediğini ortaya koymaktadır.
Ebeveynlerin sosyoekonomik durumlarının öğrenci performansları üzerindeki belirleyiciliği ise halen güçlü bir şekilde karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla eğitimdeki yapısal sorunların devam ettiği görülmektedir. Dahası pandeminin eğitim üzerindeki etkileri göz önüne alındığında bu sorunların daha da derinleşme riski söz konusudur.
Dezavantajlı aileler desteklenmeli
Bu nedenle ivedilikle öğrencilerin temel eksikliklerine yönelik telafi mekanizmaları oluşturulmalıdır. Sosyoekonomik bakımdan dezavantajlı aileler ve öğrenciler desteklenmelidir.
Merkezi sınavların eğitim sistemi üzerindeki baskısını azaltmak için liseler arasındaki farkların kapatılmasına yönelik çalışmalar yapılmalıdır.
Pandeminin öğrenciler üzerindeki etkisine dair kapsamlı etki analizleri yapılmalı, çocukların öğrenme sürecindeki kayıpları tespit edilmeli ve giderilmeye çalışılmalıdır. Temel eğitim güçlendirilmeli ve erken müdahale için daha sık izleme ve değerlendirme çalışmaları yapılmalıdır.”