Prof. Dr. Mustafa Durmuş, İşsizlik Sigorta Fonu’ndan sonra Bireysel Emeklilik Sigortası’na (BES) da el konulacağını belirterek, “BES’le doğrudan sıkıntıdaki şirketleri ‘kurtarma’ adı altında sermaye için kullanılacak” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Pazartesi günü yaptığı konuşmada Bireysel Emeklilik Sigortası’nda (BES) toplanan paranın reel sektöre kaynak olarak aktarılmasının sinyalini verdi. Erdoğan, açıklamasında, “Fon tutarı 154 milyar liraya ulaşan bireysel emeklilik sisteminde yapılacak atılımlarla reel sektöre uzun vadeli ve düşük vadeli kaynak sağlanabilecektir” ifadelerini kullandı. Erdoğan’ın sözleri, “devlet özel emeklik fonlarına el koyacak” tartışmalarına yol açtı.
Benzer uygulamalar artacak
Konuyu Mezopotamya Ajansı’ndan Selman Güleryüz’e değerlendiren Yeni1mecra yazarlarından ekonomi-politikçi Prof. Dr. Mustafa Durmuş, İşsizlik Fonu’nun tükenmesi sonrası sıranın BES’e geldiğini ve benzer uygulamaların artacağını söyledi. Reel ve finansal göstergelerin mali krize işaret ettiğini belirten Durmuş, mevcut durumda yeni yatırımların ve yatırım ortamının bulunmadığını dile getirdi. Durmuş, özellikle yatırım harcamalarındaki düşüşün Nisan ayı itibariyle derinleştiğine dikkati çekti.
Durmuş, perakende satışlar ve özel tüketim harcamalarının azaldığını, tüketici ve yatırımcı güven endekslerindeki düşüşün sürdüğünü, sanayi üretimin geçen yılın aynı çeyreğine göre yüzde 16,9 azaldığını, geniş tanımlı işsizlik ve istihdam kaybı oranının yüzde 50, gerçek işsiz sayısının ise 17,2 milyon olduğunu kaydetti.
Ciddi kriz sürecine girildi
Finansal göstergeler açısından da durumun “iç açıcı” olmadığına işaret eden Durmuş, 7,50’ye dayanan dolar kuru için “Finans dışı özel sektörün net döviz pozisyonu açığı 165 milyar doları aştı. Merkez Bankası döviz rezervleri sadece 6 ayda 30 milyar dolar eridi” dedi.
Durmuş, ayrıca yurtdışına gerçekleşen sermaye çıkışlarının 7 Ağustos itibariyle 12 milyar doları bulduğunu, görev zararları artan kamu bankalarının döviz açık pozisyonlarında yasal sınır olan sermayelerinin yüzde 20’sini aşarak, yüzde 30’a ulaştığını ve bankacılık sektöründeki karlılık oranlarının düştüğünü hatırlattı. Durmuş, bütçe açıklarındaki hızlı artışlara da dikkati çekerek, “Devlet ciddi bir mali kriz sürecine girdi” tespitinde bulundu.
Hani BES tamamlayıcı sigorta olacaktı?
“Devletin mali krizi derinleştikçe siyasal iktidar bir takım finansal kaynaklara uzanmak durumunda kalıyor” diyen Durmuş, BES’e yönelimin de bu kapsamda değerlendirmesi gerektiğini söyledi. Durmuş, konuya dair şunları dile getirdi:
“BES’in Haziran ayı itibariyle toplanan fon tutarı 137,1 milyar TL. Bunun 19,4 milyar liralık kısmı da devletin katkı payı. Bu rakam çok ciddi bir rakam. Çünkü bu rakam aşağı yukarı İşsizlik Fonu’nda toplanan para kadar. İşsizlik Sigortası Fonu da şu ana kadar sermayeye destek olarak çarçur edildi. Dolayısıyla İşsizlik Sigortası Fonu tükenince bu kez BES fonuna yöneldiler. Fon doğrudan sıkıntıdaki şirketleri ‘kurtarma’ adı altında sermaye için kullanılacak.”
Durmuş, “Hani BES tamamlayıcı bir sigorta olacaktı? Hani insanların gelecekteki emeklilik hakları için bir güvence olacaktı” diye sordu.
El koyma yöntemi
Durmuş, başkasına ait olan bir kaynağın kullanılmasının adil olmadığını ve olumsuz sonuçlar yaratacağını anımsattı. BES’te biriken paraların sermaye için kullanılmasının aynı zamanda “el koyma yöntemi” olduğunu sözlerine ekleyen Durmuş, “Bunu bir BES uygulaması katılımcısına sorsalar acaba onlar bunu uygun görürler mi? Elbette ki görmezler. İkincisi bu yapılanların parlamentoda görüşülmesi söz konusu olsa; normal koşullarda parlamento da buna izin vermez” diye konuştu.
Yatırımcıları olumsuz etkiler
BES’e yönelik gerçekleşecek olan uygulamanın yerli ve yabancı yatırımlarını da olumsuz etkileyeceği uyarısında bulunan Durmuş, şunları söyledi:
“Sermaye getirisinden emin olmak ve getirisini korumaktan emin olmak ister. Birileri aniden buradaki kaynaklara ‘benim ihtiyacım var, ülkenin ihtiyacı var’ diyerek el koyduğu vakit, bu piyasa mantığıyla ve uluslararası piyasa mantığıyla ters düştüğü için yatırımları ciddi oranda olumsuz etkiler. Çünkü bu sistemde biriken paralar bugün kriz için kullanılır, yarın da başka şeyler için kullanılır. Bunun devamı da gelebilir. Mesela Türkiye Varlık Fonu içindeki bazı şeylerin alınması gündeme gelebilir.”