Yeniden yargılama kararı üzerine görülen Soma Katliamı davasında Yargıtay kararı esas alınarak, savcılık mütalaasını açıkladı.
Dava avukatları mütalaanın hukuksuz olduğunu söylerken aileler “Adalet yalnızca zengine var” diyerek, tepki gösterdi.
Manisa’nın Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014’te meydana gelen patlamada yaşamını yitiren 301 maden işçisinin “olası kasıtla öldürme” suçundan yargılanan sanık Can Gürkan, Efkan Kurt, Adem Ormanoğlu ve Haluk Evinç’in yargılandığı dava verilen aranın ardından devam etti.
Mağdur avukatlarından Berrin Demir, katledilen iki işçiyi tanıdığını belirterek şunları söyledi: “Zeytin, tütün ekilen toprakları bitirdikten sonra yerin 7 kat altına girip çocuklarına hayat kazanmaya çalıştılar. Bu arkadaşlarımız, katilleri 3 kuruş daha kazansın diye katledildi. Burada ilmek ilmek bir düzenek oluşturuldu. Böyle bir Yargıtay bozma düzeneği yok, daha önce buradaki hiç kimse böyle bir şey görmedi. Büyük bir oyunun içindeyiz. Biz aklımız ve nefesimiz yettiği kadarıyla bu davaları yürütecek, mücadele edeceğiz.”
‘Dosya mantık dışıdır’
Avukat Ahmet Altun da “Yargılama zihinsel bir faaliyettir. Zihniyet faaliyetinin gerçekleşmesi için mantık gereklidir. Yargıtay üyelerinin dosyayı 5 gün içinde okuyup karara bağlaması mantık dışıdır. Hiçbir gerekçe yazılmadan böyle bir karar verilebilir mi? Buna inanmıyoruz; 7 senedir devam eden bir davada böyle kabaca bir karar verilemez” dedi.
‘Kararı vicdanınıza anlatabilin’
Mahkeme heyetine piyango size çıktı diyen Altun, “Türkiye’de hukukun olup olmadığı sizin elinizde. Herkese ve kendi vicdanınıza anlatabilecek bir karar verin. Bu davayı kabaca bir karar olmaktan çıkarın. Heyetten hukuki ve vicdani bir karar bekliyoruz” diye konuştu.
‘Adil yargılanma eninde sonunda olacak’
Söz alan avukat Sercan Aran, savunmasını şöyle sürdürdü: “Mahkeme heyetinin bu dosyadan el çektirilmesiyle başlayan hukuksuzluklar, sanıkların gerekli cezaları almaması yolunda kullanılan birer araçtır. Binlerce sayfadan oluşan bu dosyaya atanmanızın akabinde sanıklar hakkında tahliye kararı vermeniz ve bizim de heyeti reddetmemizin sebebi de budur. Bu kaza ya da kader değil bir katliamdır. Bizim katliam kelimesini kullanmamıza sanıklar kullanmasınlar diye itiraz etti. Mevcut durum itibari ile adil bir karar çıkmayacağını biliyorduk ve öyle de oldu maalesef tüm çabamıza rağmen. Bu yüzden de bozma kararına uyulsun ya da direnilsin diye bir beyanımız yoktur. Bugün olmasa dahi adil yargılanma elbette bir gün gerçekleştirilecek!”
‘Kitaplar tersten okundu’
Avukat beyanlarının ardından söz alan Elmas Kaya, “Biz kitapları hep düz tarafından okuruz, öyle zaman oldu ki kitaplar ters tarafından okunuyor. Bizim avukatlarımız dövüldü, içeri atıldı. Sanık avukatları ise dedi ki ‘Onlar da çok basiretsiz, valizle para kazanıp kaçsalardı’ dediler. Yaratandan değil yönetenden korktukları için böyle. Bir taraftaki avukatlar çanta çanta para aldı diğer taraftakilere, dayak, tutuklama düştü. 300 can değil 5 bin can aldınız” ifadelerini kullandı.
‘Katiller bırakıldı’
Davada 7 yıldır verilen adalet mücadelesinin son anlarının tiyatrodan ibaret olduğunu kaydeden İsmail Çolak, “Çünkü siz adaleti göçük altında bıraktınız. Burada çocuklar bayramlarda mezarlara sarılarak bayram geçiriyor. Bugün veya yarın kararı verirken elinizi vicdanınıza koyun. Adaletle karar verin. 301 madencinin katillerinin bir kısmını siz, bir kısmını İzmir Bölge mahkemesi, bir kısmını Yargıtay bıraktı” dedi.
‘Ateş sönmeyecek’
Eşinin son 3 ay sürekli gazdan zehirlendiğini ifade eden Naciye Kaya, eşinin “Başımıza bir şey gelecek, kömürü elimize alamıyoruz, yanıyordu” sözlerini hatırlattı. Kaya, “Eşimin gözü açık gitti, gözleri kapanmıyordu. Kendi adaletimizi kendimiz mi sağlayalım? Benim çocuklarım 7 yıldır babasız, yanıyoruz. Adalet sağlanmadığı sürece de bu ateş sönmeyecek” diye konuştu.
‘Ölsek de çocuklarımız davayı bırakmayacak’
Son olarak konuşan Gülten Kavas da “Yangın varken, gaz varken bunlar neden işçi aldılar? Neden hakimi değiştirdiler? 7 yıldır bu adliye sarayı hayatım oldu. Neden bizim avukatlarımız bizi savunurken dört yıldır içerde yatıyor? Bu katiller serbestken onlar neden içerde?” diyerek tepki gösterdi.
Aileler bu davanın peşini bırakmayacaklarını dile getirirken “Biz ölsek de çocuklarımız bu davayı bırakmayacak” diye belirtti.
‘Yargıtay kararına uyulsun’
Savunmalar ardından savcılık Yargıtay bozma ilamına uyulmasını mütalaa etti. Heyet ara kararlarını açıklamak üzere ara verdi.
Ara karardan söz alan avukat Sercan Aran, pandemi gerekçesiyle sanıkların getirilmesi talebinin reddedilmesine tepki gösterdi. Aran, “Pandemi bizlere, ailelere, sizlere yok mu? Madem öyle bugün duruşmayı da yapmasaydınız. Onunki can ailelerinki, bizimki can değil mi? Uyma kararı vermiş oldunuz. Sanıkların sorgularının yeniden yapılması gerekmekte, bu bağlamda doğrudan soru haklarımızı kullanabilmemiz açısından sanıkların duruşmada hazır edilmelerini talep ederiz” diye belirtti.
‘Sanıklar tutuklanmalı’
Sanıkların tutuklanmasını talep eden avukat Mursel Ünder ise “Yargıtay’a 3 tane bürokratı yargıç olarak atadılar ve kararları bu şekilde alabildiler. Zavallı bir organizasyon. Koskoca yargı sisteminde bula bula üç tane bürokratı bulabilmişler. Siz de verdiğiniz kararla sonuçlarına katlanmanız gereken bir sürece yol açtınız. Can Gürkan’ın bugün ciddi bir saygısızlık içerisinde oldu. Ben çıkabilir miyim diyen, vareste talep eden bir saygısızlıktı. Dolayısıyla bu durumda tutuklanması gerekiyor. Sanık yüksek risk taşıyor derhal tutuklanmalı” ifadelerinde bulundu.
‘Mütalaa hukuksuzdur’
Dava avukatlarından Can Atalay, “İki bekletici mesele talebimiz var. Eksiklikler tamamlandıktan sonra süre talep edeceğiz dedik, savcılık makamının CMK’daki hükme rağmen esas hakkında mütalaa vermesi hukuksuzdur. Savcılık makamı talebimizi dikkate almalıdır” ifadelerini kullandı.
Sonrasında ise Savcılık esas hakkındaki mütalaasını vermek istedi. Ancak katılan vekiller sanığın ek savunması alınmadan, savunma makamı mütalaa vermeden savcılığın mütalaa vermesine itiraz etti. Avukat Can Atalay, “İki bekletici mesele talebimiz var. Eksiklikler tamamlandıktan sonra süre talep edeceğiz dedik, eğer savcılık makamı CMK’daki hükme rağmen esas hakkında mütalaa vermesi hukuksuzdur. Savcılık makamı talebimizi dikkate almalıdır” dedi.
Müşteki avukatları, “Uzaktan yargılama olmaz. Bu durum yargıya, adalete olan güveni sarsıyor. Bir yargılama yapılacaksa sanıkların sorgulaması duruşma salonunda yapılmalıdır. Savcılık savunma makamı mütalaasını vermeden verdiği mütalaa ile ‘Zaten karar verdik. Siz ne derseniz önemi yok’ demeye getiriyor. Kararı vermişsiniz biz burada oyun oynuyoruz sanki” diyerek savcılığın mütalaa vermesine itiraz etti.
Mahkeme katılan vekillerinin talebine ilişkin ise AYM ve Kanun Yararına Bozma başvurusunun bekletici mesele yapılmasına yer olmadığına karar verdi. Savcıdan tekrar mütalaası soruldu. Savcı esas hakkındaki mütalaasını açıklayarak, Yargıtay bozma ilamına uygun olarak, sanık Gürkan, Ormanoğlu ve Kurt hakkında bilinçli taksirle insan öldürmesinden ceza verilmesini, sanık Haluk Evinç hakkında verilen cezanın bozulması talebinde bulunarak beraatına karar verilmesini istedi.
Tutuklanma talebi reddedildi
Mütalaa okunduktan sonra Can Gürkan’a söz verildi. Gürkan, yazılı savunma talebinde bulundu. Ardından söz alan Gürkan’ın avukatı, “Adaleti tescil etmek için buradayız. Müvekkilim evli ve kaçma şüphesi bulunmamaktadır” demesi üzerine aileler ise “Bizimkiler aile babası değil miydi? Adalet sadece size mi var?” diyerek tepki gösterdi.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti ise sanıkların mahkemeye getirilmesi taleplerinin reddine, Can Gürkan hariç sanıkların vareste tutulması taleplerinin kabulüne; kamu görevlilerinin sorumluluğuna dair süren soruşturmanın akıbetinin sorulmasına ve sanıkların tutuklanma taleplerinin reddine karar verildi. Bir sonraki duruşma 24 Mayıs’a erteledi.
‘24 Mayıs’ta burada olalım’
Mahkeme sonrası açıklama yapan Avukat Can Atalay, “Adalet ya vardır ya yoktur. Zengin olmayan maden işçisi olan, maden işçisinin eşi olan, babası, oğlu olan ne yaparsa yapsın diyerek bu işin içinden çıkılamaz” diyerek tepki gösterdi.
Yargıtay’ın Eylül’de verdiği kararı hatırlatan Atalay, “Türkiye’de bir sürü rezalet gördüm ama böylesini daha önce görmedik. Bütün Türkiye’ye sesleniyoruz, unutursak kalbimiz kurusun demiştik 7 yıl önce şimdi ne kadarız, görüyorsunuz. Eğer kalbiniz kurumadıysa 24 Mayıs’ta burada olmamız gerekir. Olan çok açık, ama bundan sonra olabilecek olanı biz sökebiliriz. Devam edeceğiz” dedi. Mütalaaya ilişkin konuşan Atalay, “Yargıtay kararlarının kolajı. Biz ne olduğunu biliyoruz bu topraklar bunu kusacak” diye konuştu.
‘Kararları verenler de yargılanacak’
Madenci ailelerinden Durmuş Sidal, “Bizim çocuklarımızı katleden vahşi kapitalizmin gazabına uğradık. Ben çocuğumun kanını yerde bırakmayacağım. İnanmak istiyorum ama inanmıyorum hukukun içi boşaltılmış. Sermayenin uşaklığını yapıyorlar. Burada olan sınıf kavgasıdır. Sermaye sınıfı emekçilerin üzerine kara bulut olarak geziyor. Ama biz mücadele edeceğiz. Gün gelir devran döner hesap döner” dedi.
Madenci ailelerinden Gülfidan Köse de, “7 yıldır adalet mücadelemizi sürdürüyoruz. Bize hakaret ettiler, hakim değiştirdiler ama yılmadık, yılmayacağız. Adaleti bulana kadar peşindeyiz. Ben bulmazsam çocuğum, o bulmazsa torunum bulacak” diye konuştu.
‘Senaryoyu yazanlar hayal kırıklığına uğrayacak’
Manisa Baro başkanı Ali Arslan ise “Bu senaryoyu yazanlar, biz yazmaya devam edeceğiz diyenler işin sonunda hayal kırıklığına uğrayacak. Bu katliamın meydana gelmesine sebep olanlar gerekli cezayı alacaklar diye umut etmeye devam ediyoruz. Yargıdan umudumuzu kesmiyoruz” sözleriyle tepki gösterdi.
MA / MANİSA