Türk Tabipleri Birliği İzmir şubesi yaptığı açıklamada, İzmir’de koronavirüs riskinin depremin ardından arttığını belirtti.
TTB İzmir şubesi, depremin ardından yaptıkları çalışmaların sonuçlarını basınla paylaştı. İzmir’de koronavirüs riskinin depremle birlikte yükseldiği belirtildi.
İzmir Tabip Odası, Seferihisar açıklarında yaşanan 6,6 şiddetindeki depreme ilişkin hazırladıkları raporu, oda binasında yaptıkları basın toplantısıyla açıkladı.
Toplantıya, İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfü Çamlı, Türkiye Tabip Odası (TTB) 2’inci Başkanı Ali İhsan Ökten, TTB Etik Kurulu Başkanı Feride Aksu Tetik ve sağlık emekçileri katıldı. Raporu İzmir Tabip Odası Lütfü Çamlı okudu.
Gıda ve çadır ihtiyacı yok
Deprem sonrası toplanma alanlarının durumuna değinen Çamlı, gıda ve çadır gibi ihtiyaçlarının olmadığını söyledi.
Depremden etkilenen sağlık binaları hakkında bilgi veren Çamlı, Bayraklı ilçesinde 3 Aile Sağlığı Merkezinin (ASM) hizmet dışı kaldığını belirtti.
Çamlı, ayrıca Bayraklı’da 4, Buca’da 4, Güzelbahçe’de 1, Karabağlar’da 1, Karşıyaka’da 2, Konak’da 5 ASM’nin de hasarlı olduğunu aktardı. Yanı sıra Diş Hastanesi, Buca Devlet Hastanesi, Tepecik Eğitim Araştırma Hastanesi ve Alsancak Devlet Hastanesi’nde çatlaklar olduğunu söyleyen Çamlı, sağlık hizmetinin devam ettiğini ifade etti.
Risk yükselmiş durumda
Çamlı, deprem nedeniyle oluşan nüfus hareketliliği, kalabalık ortamlar ve barınma sorunlarının uygun olmayan yaşam koşullarının koronavirüs (Kovid-19) riskini arttırdığını söyledi.
Çamlı, “Nitekim 31 Ekim’de İzmir’de test pozitifliği yüzde 23,8 olarak saptanmıştır. Evi hasar gören ya da çeşitli nedenler ile evinde kalamayan Kovid-19 vaka ve temaslılarının bir kısmının geçen 3 gün boyunca geçici barınma yerlerinde kalması izlerinin kaybedilmesi riskini ortaya çıkarmıştır” dedi.
HES kodu kontrolü yapılmalı
Bayraklı İl Sağlık Müdürlüğü’nün de depremde hasar görmesinin kayıtlara ulaşımını zorlaştırdığını dile getiren Çamlı, ancak yurttaşların bilgi vermesiyle durumun anlaşılacağı için barınma alanlarında HES Kodu kontrolü yapılması gerektiğini uyarısında bulundu.
Pozitif vakaların deprem öncesinde güvenlik güçlerinin denetimiyle evlerinde tutulabildiğine dikkat çeken Çamlı, geçici yerleşim yerlerinde ise bir ailenin tek bir çadırda kalmak zorunda kaldığını dile getirdi.
Sağlık emekçileri de depremzede
Raporun açıklandığı saate kadar 6 sağlık çalışanının depremde hayatını kaybettiğini açıklayan Çamlı, 3 sağlık çalışanının ise halen enkaz altında olduğunu söyledi.
Sağlık çalışanlarının da depremzede olduklarının unutulmaması gerektiğini vurgulayan Çamlı, sağlıkçıların kendi ve ailelerinin güvenliklerini sağlamak, temel gereksinimlerine ulaşmak üzere planlamaların yapılması gerektiğini kaydetti.
Sağlık çalışanları için ekonomik ve sosyal hakların sağlanması gerektiğinin altını çizen Çamlı, “Özellikle depremden doğrudan zarar gören sağlık çalışanları başta olmak üzere tüm çalışanların durumları ve gereksinimleri için izleme ekibi kurulmalıdır. Hasta ve yaralılarla temasların artması nedeniyle koronavirüs riski artmıştır. Bu nedenle daha yaygın test yapılmalıdır” ifadelerini kullandı.
Pandeminin şiddeti artacak
TTB 2’inci Başkanı Ali İhsan Ökten de depremin sürekli yaşandığı bir coğrafyada olunduğu için bunlardan ders çıkarılması gerektiğini söyledi.
Yaşanan depremde sorumluluğu bulunanların en kısa sürede ortaya çıkarılması gerektiğini ifade eden Ökten, şunları söyledi:
“Pandemi nedeniyle yaşanan olağanüstü durum şimdi daha da ciddi bir noktaya geldi. Pandeminin şiddeti artacaktır. Bundan sonra kamu kurumlarının diğer sivil toplum örgütleri ile ortak çalışmaları yaraların hızlı bir şekilde sarılması için önemlidir.”
Sağlık hizmeti kamu hizmeti olarak sunulmalı
TTB Etik Kurulu Başkanı Feride Aksu Tetik ise sağlığın tek başına teknik bir konu olmadığını dile getirdi.
Depremzedelerin ciddi bir barınma sorunu yaşadıklarına dikkat çeken Tetik, devletin sosyal devlet olduğunu hatırlayıp, buna göre hareket etmesi gerektiğini, yurttaşlara ücretsiz barınma yerleri sağlanması gerektiğinin altını çizdi.
Hastanelerde yaşanan hasarların nedeninin de neo-liberal politikalar sonucu yaşanan özelleştirmeler olduğunu ifade eden Tetik, para kazanma amacıyla hareket edilmemesi, sağlık hizmetlerinin yeniden kamu hizmeti olarak sunulması gerektiğini söyledi.