Metin Gülbay
Türkiye’de yaşayanların en azından yüzde 60’ı Tayyip Erdoğan liderliğindeki AKP ve ortağı MHP’nin sürdürdüğü hükümetin bir genel seçimde azınlığa düşerek iktidardan gitmesini istiyor. Bu istek 2015’ten beri gerçekleşiyor hem de üst üste ancak genel seçimi kaybetmek AKP’nin iktidardan gitmesine neden olmuyor. AKP lideri ne yapıp edip, her türlü yola başvurarak iktidarda kalmayı beceriyor.
Hatırlanacağı gibi 2015 seçimlerinde AKP 258 milletvekiline düşerek çoğunluğu kaybetmişti. Ama devlet partisi MHP görevinin gereğini yerine getirerek muhalefetle bir araya gelmek yerine AKP ile bir araya gelmiş ve seçimler yenilenmek zorunda kalmıştı, sonucu da herkes biliyor.
Muhalefetin AKP’ye karşı bir araya gelmesi şart değil elbette, herkesin görüşü kendine ait, MHP’ye niye muhalefetle bir araya gelmiyorsun diyecek halimiz yok. Böyle olunca da AKP’nin karşısında ondan daha fazla oy alarak çoğunluğu ele geçirecek bir partinin var olması gerekiyor, ancak böyle bir parti de yok.
İşte tüm sorun da burada. Seçmenler “AKP gitsin tamam da yerine ne gelecek? Kim bize ne öneriyor? Örneğin işsizlik nasıl çözülecek, hayat pahalılığı nasıl durdurulacak, Kürt sorunu nasıl çözülecek” gibi can alıcı sorunlara yanıt arıyor. Bu sorulara yanıt verebilen herhangi bir parti çıkmadı şu ana kadar. O zaman AKP’ye demir atmış seçmenler de pek yerlerinden kıpırdama ihtiyacı duymuyor. Seçenek göstermezseniz insanları başka türlü davranmaya ikna edemezsiniz.
Seçenek göstermeye seçmen sayısı bakımından en yakın parti CHP gibi duruyor. Ancak CHP siyasi olarak AKP’den daha milliyetçi, daha tutucu (geleneksel), daha kirli bir bagaja sahip. Partililer hâlâ 1923’te yaşıyor, bir nevi Altın Dönem’de. O dönemden bu yana yüz yıl geçmiş kimin umurunda, o günün koşullarının altından milyonlarca ton sular akmış kime ne? Hiçbiri CHP’lileri ilgilendirmiyor. Böyle düşünen yüzde 20’lik bir seçmen kitlesi var Türkiye’de. Geri kalan yüzde 5 de CHP’de niye durduğu belli olmayan bir kitle, ki bu kitlenin yüzde beş değil de dört veya üç olma olasılığı daha da yüksek.
İsterseniz bunu biraz daha açalım. CHP niye daha fazla oy alamıyor diye soran CHP’liler şunu hiç düşünmüyor: Biz ne veriyoruz ki onlardan ne alalım? “Onlar” CHP’li olmayan ama ona oy verebilecek potansiyel taşıyan seçmenler. CHP’nin işsizlere önerdiği bir şey yok ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu 70 bin çalışanı bulunan İBB’ye halen CHP’lileri almış değil. O zaman partiye oy vermiş CHP’liler bile soruyor “biz niye sana oy verdik?” Parti içinden bir yetkili özel bir sohbette ellerine on bin başvuru geldiğini söylemiş, bunun söylendiği tarih seçimden hemen sonra. Hakkari’den bile İBB’de çalışmak için başvuranlar varmış. Çaresizliğin boyutunu düşünün artık. Tabii işsizliğe çare İBB’ye tüm işsizleri almak değil, ki zaten sekiz milyon işsizi İBB’ye almak mümkün değil ama mikro ölçekte yapılanlar makro ölçekte önerdiklerinize öncülük eder ve onu inanılır kılar.
CHP işsizlik, hayat pahalılığı gibi ekonomik konularda doğru düzgün bir şey öneremiyor ama siyasi olarak bari yeni bir şeyler önersin diyorsunuz, ama o da yok. Siyasi olarak denince ilk akla gelen ve tabii en can alanı Kürt sorunu. Kürtlerden ve Türklerden (askerler) o kadar fazla insan öldü ve ölüyor ki toplum artık buna bir son verilmesini istiyor. Kürtler bu ülkede Türkler’den daha eski bir halk yani Türkler gelmeden önce de burada varlardı bu yüzden onları Türkiye’ye tehdit bir halk olarak düşünmek mantıksızlık, 17 milyon kişiyi son bireyine kadar öldürmek de (MHP’nin hayalinde bu var) mümkün olmadığına göre oturup soruna bir çözüm aramak gerek. Ama CHP bu soruna çözüm bulmak yerine MHP gibi imha politikalarına destek veriyor. Sorun, sorunun taraflarının bir araya gelmesiyle çözülür ama CHP asla böyle bir şeyi önermiyor, taraflar bir araya gelmesin soruna ben bildiğim gibi çözüm bulayım diyor, eh bulacağı çözümü de Dersim’de yaptıklarından biliyoruz. Dersim katliamı bir çözüm denemesi miydi bilinmez, ancak soruna çözüm olmadığı ortaya çıktı ve CHP’nin aynı çözümde ısrar etmesi sorunu çözemeyeceğine de işaret ediyor.
Peki CHP muhafazakarlara karşı demokratik bir tavır alıyor mu? Bu sorunun yanıtı da hayır. Hâlâ CHP’liler başı örtülü olanlara hakaretler yağdırıyor, aşağılıyor. Tüm kötülükler onlardan geliyormuş gibi düşünüyor. Oysa Türkiye’de böyle bir gerçeklik var, ülkenin yüzde 90’ı Müslüman olarak yaşıyor. Tabii bu doksanın içinde kendileri de var ama onlar “biz öyle yaşamıyoruz, biz laikiz” diyor. Ama yaşadıkları şey laiklik değil, despotik din anlayışı. CHP’lilerin (seçmenlerinin çok büyük çoğunluğunun) kamu alanında başın örtülmesine son derece karşı olduklarını biliyoruz ve zaten kendileri de bunu saklamıyor, eee o zaman onları nasıl ikna edeceksiniz? Örneğin başı örtülü ama yasalara göre karar veren savcı ve yargıçları mı tercih edeceksiniz yoksa başı açık ama jakoben mantığına göre karar veren, kendinden başka herkesi suçlu gören bir mantık yürüterek karar veren savcı ve yargıçları mı? Yani sizin için önemli olan yasaların uygulanması mı yoksa başın açık veya kapalı olması mı? Bu görüşü tüm meslekler için uygulayabilirsiniz ama sonuç değişmiyor, CHP’lilere göre başın kapalıysa gerisin, akılsızsın hatta zekan bile yok, aptalsın, o zaman senin oy hakkın bile olmamalı, çünkü CHP’liler zeki, çevik ve akıllı insanlar, maşallah tümünün zeka düzeyi de 150’nin üstünde.
AKP gitsin demek güzel de yerine kim gelecek sorusuna yanıt vermeden bunun gerçekleşmeyeceğini görmek daha bir güzel. Bu soruya yanıt bulmadan Türkiye’nin özgür ve adil bir sisteme kavuşması ise pek mümkün değil.