HABER MERKEZİ – DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası’nın ‘Türkiye’de Gelir Eşitsizliği ve Yoksulluk’ raporunda en zengin ile en yoksul arasındaki gelir eşitsizliğinin 8,7 katı bulduğu tespit edilerek, 16 milyon kişinin yoksul 18 milyon kişinin ise yoksulluk riski ile karşı karşıya kaldığına dikkat çekiliyor. Raporda, krizin 1 milyondan fazla yeni işsiz yarattığına da vurgu yapılıyor.
Genel-İş Sendikası, Türkiye’de yaşam koşullarını derinden etkileyen eşitsizliği ve yoksulluğu gözler önüne sermek amacıyla “Türkiye’de Gelir Eşitsizliği ve Yoksulluk” raporlarının ikincisini kamuoyuyla paylaştı. Raporda, 2018-2019 döneminde etkisi derinleşen ekonomik krize ilişkin TÜİK verilerinden yararlanılarak istatistiki bilgiler yer alıyor.
Raporun girişinde, ekonominin AK Parti iktidarları döneminde izlenen hatalı ekonomi politikaları nedeniyle sıcak para bağımlısı haline getirildiği ve ekonomide ciddi kırılganlıklar yaşadığına vurgu yapılıyor. Ekonomik krizin toplumsal yapıya etkisini kısa dönemde saptamanın güç olduğuna değinilen raporda, sosyal devlet uygulamalarının zayıf olduğu az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde ekonomik kriz etkilerinin daha kısa sürede görüldüğü bunların başında ise gelir eşitsizliğinin artması, yoksulluğun derinleşmesi, işsizlik ve borçluluğun artmasının geldiği belirtiliyor.
Türkiye gelir eşitsizliğinde ilk sıralarda
Raporda, gelirin eşit dağıtılmaması, toplumun eğitim, sağlık, barınma ve beslenme gibi temel haklara eşit koşullarda ulaşılmadığını ve aynı zamanda uygulanan ekonomi politikalarının adil ve güvenilir olmadığını gösterdiği ifade ediliyor. Türkiye’nin gelir dağılımı eşitliğinde en adaletsiz ülkeler arasında olduğuna dikkat çekilen raporda, “Hatta gelir dağılımı eşitliğinde Türkiye, OECD ülkeler içinde son sıralardadır.” denildi. Raporda, ülkelerin gini katsayıları karşılaştırıldığında gelir dağılımı eşitliğinin en iyi olduğu ülkelerin Almanya ve Fransa olduğu, eşitsizliğin en fazla olduğu ülkeler ise Türkiye, Meksika ve Güney Afrika olarak gösteriliyor.
Gelir dağılımı eşitsizliğinin en zengin ve en yoksullar arasındaki uçurumu genişlettiğinin belirtildiği raporda, sosyal devletin zayıflamasında bu uçurumun genişlemesinin en önemli etken olduğu ifade ediliyor. Raporda, Türkiye’de en yüksek gelir grubu toplam gelirden yüzde 47,6 pay alırken en düşük gelir grubuna sahip kesimin yüzde 6,1 pay alabildiği hatırlatılarak, “Yani TÜİK verilerine göre Türkiye’de en zengin yüzde 20’lik kesim en yoksul yüzde 20’lik kesimden 7,8 kat daha fazla kazanıyor” tespiti yer aldı.
Tablo-Türkiye’de yoksulluk (2018-TÜİK)
Yoksulluk sınırı | Yoksul sayısı | Yoksulluk Oranı |
% 60 | 16 milyon 888 bin kişi | 21,2 |
Türkiye’de 16 milyon yoksul var
Yoksulluğun hem Türkiye’de hem de dünya genelinde önemli bir sorun olduğuna vurgu yapılan raporda, özellikle kriz dönemlerinde yoksulluğun da arttığına dikkat çekiliyor. Raporda, 2018 TÜİK verilerine dayanılarak da 2017 yılından 2018 yılına Türkiye’de yoksulluk sınırı altında yaşayan kişi sayısı, bir yılda 1 milyon 24 bin kişi artarak 15 milyon 864 bin kişiden 16 milyon 888 bin kişiye çıktığı tespit ediliyor. Raporda, Türkiye nüfusunun yüzde 22’si yani 18 milyonu yoksulluk riski altında iken bu oranının 2018’de belirginleşen ekonomik krizin etkileri ile 2019 yılı verileri açıklandığında daha da artacağı öngörülüyor.
Kriz çalışanları daha da yoksullaştırdı
Türkiye’de kriz döneminin ortaya çıkardığı sonuçların çalışanları daha da yoksullaştırdığının tespit edildiği raporda, şu verilere yer verildi:
“Türkiye’de çalışan yoksulların oranı bir yılda yüzde 11 artmıştır. 2017 yılında Türkiye’de toplam istihdam içerisinde yoksulluk oranı yüzde 12,8’den 2018 yılında yüzde 13,9’a yükselmiştir. Toplam istihdam içerisinde yoksulluk sınırının altında çalışanların sayısı 2017 yılında 3 milyon 493 bin kişi iken bu sayı bir yılda 396 bin kişi daha artmış ve 2018 yılında 4 milyon kişiye yaklaşmıştır (3 milyon 889 bin kişi).” denildi. Yoksulluğun artmasının toplumun temel ihtiyaçlarının karşılanmasını da kısıtladığına vurgu yapılan raporda, “2018 yılında nüfusun yüzde 32,2’si iki günde bir et, tavuk veya balık içeren yemek ihtiyacını karşılayamadı. Yine nüfusun yüzde 30,4’ü beklenmedik harcamalarını karşılayamazken yüzde 19,1’i de 2018 yılında ev içinde ısınma ihtiyaçlarını karşılayamadı.” verilerine yer verildi.
‘Hükümet önlem almadığı için kriz derinleşti’
Gelir dağılımı eşitsizliği, hükümetin farklı gelir gruplarındaki kesimlerin karşılaştığı sorunlara karşı koruyucu önlem almaması nedeniyle daha da derinleştiğinin belirtildiği raporda, sosyal devlet olmanın gereklerini yerine getirilmediği ifade edildi. Sanayi sektöründeki küçülmeye ilişkin ise raporda şu veriler yer aldı: “2019 yılı ikinci çeyreğinde sanayi sektörü bir önceki yılın aynı dönemine göre (2018 yılı ikinci çeyreğine göre) yüzde 2,7, inşaat sektörü yüzde 12,7 ve hizmetler sektörü yüzde 0,3 küçülmüş, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektöründe ise yüzde 3,4’lük sınırlı bir büyüme görülmüştür.”
‘Krizin bedelini işçiler ödemiştir’
Kriz döneminde üretimi yaşanan düşüşlerin istihdamı etkileyerek işsizliği artırdığına dair tespitlerin yer aldığı raporda, “Krizin bedelini işçiler ödemiştir” diye kaydedildi. Raporda istihdama ilişkin şu veriler yer aldı: “2018 yılı birinci çeyrekte yüzde 46,6 (28 milyon 166 bin kişi) olan istihdam oranı, 2019 yılı birinci çeyrekte 1,8 puan azalmış ve yüzde 44,8’e (27 milyon 355 bin kişiye) gerilemiştir. Aynı dönemde işsiz sayısı 1 milyon 376 bin kişi artmıştır. İşsizlik oranı ise 4,1 puan artarak yüzde 10,6’dan (3 milyon 35 bin kişiden) yüzde 14,7’ye (4 milyon 730 bin kişiye) çıkmıştır. İkinci çeyreklerde ise istihdam bir yılda yüzde 2 daralmış, aynı dönemde işsizlik yüzde 3 artmıştır. 2018 yılı 2. çeyreğinde yüzde 48,1 (29 milyon 138 bin kişi) olan istihdam oranı bir sonraki yılın aynı döneminde yüzde 46,1’e (28 milyon 269 bin kişiye) gerilemiş, işsizlik ise yüzde 9,7’den (3 milyon 136 bin kişi), 1 milyon 21 bin kişi artarak yüzde 12,8’e (4 milyon 157 bin kişiye) yükselmiştir.”
Raporda, genel veriler değerlendirildiğinde 2018 yılı 1. çeyreğinden 2019 yılı 2. çeyreğine istihdam oranının yüzde 2,4 azaldığı, işsizliğin ise yüzde 4,1 arttığı tespit ediliyor. Raporda uzun süre iş arayan işsizlerin sayısı 1 milyon 67 bin kişi olarak tespit ediliyor.
Raporda ‘Genel Değerlendirme’ kısmında, gelir eşitsizliğinin önüne geçmenin ancak koruyucu sosyal politikaların hayata geçmesi ile gerçekleşebileceğine dikkat çekiliyor. Üretimin geliştirilmesi, tarım, gıda ve sanayi üretiminde kalıcı ve güvenceli üretim ve istihdam politikalarının uygulanması için önlemler alınması gerektiğine vurgu yapılan raporda, güvenceli ve kalıcı istihdam politikalarının uygulanması, insanca geçim ücretlerinin sağlanması ve çalışanlar üzerindeki vergi yükünün azaltılması talep ediliyor.