HABER MERKEZİ – HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Ayşe Acar Başaran, HDP’nin ülkenin iktidar partisi olabilecek kadar toplumsal bir karşılığı olan bir parti olduğunu söyleyerek, HDP’ye yönelik baskılara karşı ortak cevap vermenin zamanı geldiğini belirtti.
HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı ve Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran, HDP Genel Merkezinde son günlerde partilerine yönelik artan baskılara ilişkin basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşan Acar Başaran, sabah saatlerinde Diyarbakır, Ağrı, Batman, Ankara, İzmir başta olmak üzere birçok ilde eş zamanlı onlarca kişinin gözaltına alındığına dikkat çekerek, gözaltına alınanlar arasında DTK delegeleri, HDP ve DTK yöneticilerinin de bulunduğunu söyledi. Yine Ankara’da 17 kişinin gözaltına alındığını hatırlatan Acar Başaran, “Uzun bir süredir adına ‘gizli tanık’ ya da ‘itirafçı’ dedikleri kişiler eliyle yalan ve düzmece iftiralarla partimize ve diğer demokratik kitle örgütlerine, insan hakları savunucularına ve avukatlara yönelik yoğun bir saldırı ile karşı karşıyayız” dedi.
İktidarın kendisini var etmenin, ayakta tutmanın bir yolu ve yöntemi olarak HDP’yi kriminalize ettiğini söyleyen Acar Başaran, “HDP’yi tasfiye etme siyaseti yürüttüğüne hepimiz tanıklık ediyoruz. Maalesef adına hukuki operasyonlar denilen ama esasında HDP’ye karşı siyasi soykırım operasyonu olarak yürütülen, yargının ve medyanın ortaklaşa kurdukları kumpaslarla, yaptığımız bütün çalışmalar illegalize ediliyor, terörize ediliyor” diye konuştu.
‘HDP fiili olarak kapatılma ile yüz yüze’
HDP’nin fiili olarak kapatılma ile yüz yüze bırakıldığına dikkat çeken Acar Başaran, Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın dün partisinin grup toplantısındaki “Dişime göre bir muhalefet bulamadım” sözüne atıfta bulunarak, “Oysa bizler biliyoruz ki, demokratik koşullarda HDP bu ülkenin bırakın muhalefeti, iktidar partisi olabilecek kadar toplumsal bir karşılığı olan bir partidir” dedi. Bütün iktidarların aynı yöntemlerle kendilerini ezmeye çalıştığını belirten Acar Başaran, ancak hiçbir iktidarın başarılı olamadığını mevcut iktidarın da yargı eliyle kendilerini çalışamaz duruma getirme siyasetinde başarılı olamayacağını söyledi.
‘Reform HDP’ye uygulanmıyor’
Yargı Reformu’nun HDP ve muhalefete uygulanmadığını söyleyen Acar Başaran, şunları söyledi: “Hakkari milletvekilimiz sayın Abdullah Zeydan’ın dosyası istinaftan sonra temyize götürüldü, yerel mahkeme durumunu değerlendirdi ve tahliye kararı verildi. Ama Abdullah Zeydan daha cezaevi kapısından çıkamadan tekrar tutuklandı. Yine bir başka örnek Selma Irmak. 1 yıl 18 ay cezası temyiz edilebilir hale geldi ama mahkeme cezanın miktarı göz önünde bulundurularak tutukluluğunun devamına karar verdi. En dehşet verici örneklerden birisi İdris Baluken örneğiydi. Sayın Baluken siyaset yapmaktan, bu topluma barış yolunu açmak için çaba sarf etmekten başkan hiçbir şey yapmamıştır. Demokratik siyasetin bir neferiydi, ancak yürüttüğü bu demokratik siyaset, katıldığı demokratik eylemler suç unsuru olarak kabul edildi.”
‘Cezaevleri toplama kampı’
Belediyelerine yönelik kayyım atamalarına değinen Acar Başaran, “En son 3 eş başkanımız dün Mardin’de tutuklandı. Kendileri 12 gündür gözaltındaydı. Düşünün ki kayyım atanacak kadar delillin ellerinde olduğunu söyleyenler ifadeyi almak için 12 gün boyunca bekliyorlar” dedi. Türkiye’deki cezaevlerini ‘toplama kampı’na benzeten Acar Başaran, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine dikkat çekti. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele günü nedeniyle kadınların bütün illerde yürüyüş yaptığını belirten Acar Başaran, “25 Kasım’da bütün illerde yürüyen kadınlara karşı açık ya da kapalı saldırılarla karşı karşıya kaldığımızı biliyoruz.” dedi.
HDP’ye yapılan saldırıya karşı ses çıkarma çağrısı
Acar Başaran, bugün HDP’ye saldırılara karşı sessiz kalanlara seslendiklerini belirterek, şunları kaydetti: “Bugün en çok direnenler, en çok sesleri yükselenler saldırı altında. Bu saldırılara ortak cevap vermenin zamanı geldi geçiyor. Bugün HDP’ye yapılan saldırıya ses çıkarmak hepimizin en asli görevi olmalıdır. Bugün Türkiye’deki yıkım siyasetine dış siyasetteki bataklığa karşı barış siyaseti yürütmek hepimizin görevi olmalıdır. İşkenceye karşı, cezaevlerinin toplama kampına dönmesine karşı, cezaevlerinin iktidarın muhalefeti terbiye ettiği kamplara karşı çıkmak en temel görevimiz olmalıdır.”