KESK’in açıkladığı “Sendikal Hak İhlali Raporu”nda OHAL uygulamalarının devam ettiğine dikkat çekildi.
HABER MERKEZİ – KESK Eş Başkanı Mehmet Bozgeyik, sadece son 3 yılda 4 bin 770 KESK’linin çalışma hakkının ihraç edilerek gasp edildiğini belirtti. İhraçların 375 sayılı KHK ile devam ettiğini ifade eden Bozgeyik, sendikal hak ve özgürlüklerin tümden askıya alındığı bir dönemin içinden geçtiklerine vurgu yaptı.
Sendikal Hak İhlal Raporu’nu düzenlediği basın toplantısıyla açıkladı. Toplantıda konuşan KESK Eş Başkanı Mehmet Bozgeyik, OHAL’in 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında rejimin temel yönetim biçimi haline getirildiğini belirtti. OHAL uygulamalarının sendikal hak ve özgürlüklerde ciddi gerilemelere neden olduğuna dikkat çeken Bozgeyik, “Çoğu zaman gerilemeleri de aşan, sendikal hak ve özgürlüklerin tümden askıya alındığı bir dönemin içinden geçiyoruz.” dedi.
‘Emekçiler baskıları sineye çekmeyi tercih ediyor’
Bozgeyik, sendikal hak ihlalleri raporuna yansıyanların gerçekte yaşananların yarısına bile denk düşmediğine işaret etti. Yaratılan korku iklimi nedeniyle kamu emekçilerinin karşı karşıya kaldıkları ihlalleri rapor etmekten imtina ettiğini dile getiren Bozgeyik, “İhraç edilme kaygısı nedeniyle baskıları sineye çekmeyi tercih etmektedir.” dedi.
‘Onbinlerce kamu emekçinin çalışma hakkı alındı’
Sendikal haklar deyince en başta çalışma hakkının geldiğini belirten Bozgeyik, bu hakkın Türkiye’nin de taraf olduğu birçok uluslararası hukuk metinlerinde düzenlendiğini hatırlattı. Bozgeyik, Türkiye’de de çalışma hakkının Anayasanın 70. Maddesinde kamu hizmetine girme hakkını düzenleyerek anayasal güvenceye alındığını söyledi. Ancak AKP Hükümetinin OHAL’i fırsata çevirerek on binlerce kamu emekçisinin çalışma hakkını herhangi bir yargısal süreç iletmeden elinden aldığını belirten Bozgeyik, savunma almadan ve somut belge bilgiye dayanmadan ihraç ettiğini belirtti. Bozgeyik, böylesi temel bir hakkın anayasaya, mevcut yasalara dahi aykırı şekilde ortadan kaldırıldığını belirtti.
‘Diğer temel haklar da kullanılamaz hale geldi’
Bozgeyik, iktidarın çalışma hakkını ortadan kaldırarak diğer temel hakları da kullanılamaz hale getirdiğini söyledi. Bozgeyik, şöyle konuştu: “Nitekim ihraç edilen kamu emekçileri sosyal ölü haline getirilmek istenmiş, sadece kamuda değil özel işyerlerinde dahi çalışmaları engellenmek istenmiş, sosyal güvenceleri ellerinden alınmış, pasaportlarına el konularak seyahat özgürlükleri kısıtlanmıştır.”
‘4 bin 770 KESK’linin çalışma hakkı gasp edildi’
Bozgeyik, son üç yılda 4 bin 283’ünün OHAL KHK’larıyla, 487’sinin Yüksek Disiplin Kurulları kararlarıyla olmak üzere 4 bin 770 KESK’linin çalışma hakkının gasp edilerek ihraç edildiğini belirtti.
‘2 bin 900 üye başvuru sonucunu bekliyor’
Bozgeyik, OHAL Komisyonu kararıyla 358 üyelerinin görevlerine iade edildiğini, bin 23’ünün başvurusunun reddedildiğini belirterek, halen 2 bin 900 dolayında üyenin başvurularının ele alınmasını beklediğini söyledi. “İktidar bir hakkı bir gecede gasp ettiğinde gayet hızlı davranırken yapılan itirazlara yanıt vermeyi ise oldukça ağırdan almakta, yıllara yaymaktadır.” diyen Bozgeyik, bugün itibariyle Cumhurbaşkanlığı kararı ile OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonunun görev süresinin bir yıl daha uzatıldığını söyledi. Bozgeyik, iktidarın zaman kazanarak bir yandan da ihraçlarla boşalttığı yerlere kendi kadrolarını yerleştirmek istediğini söyledi.
‘İhraçlar 375 sayılı KHK ile devam ediyor’
Türkiye’nin siyasal-toplumsal yapısını değiştirmeye dönük kalıcı düzenlemelerin KHK’ler eliyle yapıldığını belirterek, OHAL’in kaldırılması sonrasında uygulamaların devam ettiğini ifade etti. İhraçların 375 sayılı KHK’nin Geçici 35. Maddesi’yle ihraçların devamına olanak verdiğini belirterek, bu maddeyle şu ana kadar 18 sendika üyelerinin ihraç edildiğine dikkat çekti. Bozgeyik, bu arkadaşlarının tümünün ortak özelliğinin sendika yöneticisi ve aktif üyeleri olduğunu söyledi.
OHAL uygulamalarından birinin de güvenlik soruşturmaları ve arşiv araştırmaları olduğunu belirten Bozgeyik, binlerce adayın KPSS’de yüksek puan almalarına rağmen göreve başlatılmadığına dikkat çekti. Uygulamanın sadece adayı değil birinci ikinci derece yakınlarını da kapsar hale getirildiğini söyledi. Anayasa’ya aykırı bulunan bu uygulamanın yasal düzenleme haline getirilmeye çalışıldığını hatırlatan Bozgeyik, “Yandaş Konfederasyonlar hariç Konfederasyonumuz ve diğer tüm emek örgütlerinin, demokrasi güçlerinin yoğun tepkisi üzerine teklif geri çekilmiştir.” dedi.
‘Kayyumlar sendikal ayrımcılık suçu işliyor’
Bozgeyik, sadece son bir ayda kayyum atanan il ve ilçe belediyelerinde en az 50 dolayında Tüm Bel-Sen üyesinin açığa alındığını söyledi. Bozgeyik, şunları kaydetti: “Kayyumlar adeta yandaş sendikaların temsilcisi gibi hareket etmekte, farklı sendikalara üye olmanın kamu emekçileri için iyi olmayacağı algısı oluşturmakta, açıktan sendikal ayrımcılık suçu işlemektedirler.”
‘Kayıt dışılık arttı’
Bozgeyik, OHAL sürecinde ve sonrasında kamu hizmetlerinin piyasaya açılması politikalarının hız kazandığını belirterek, güvencesiz, sözleşmeli ve taşeron çalıştırmanın daha da yaygınlaştırıldığına dikkat çekti.
Bozgeyik, şunları kaydetti: “Kayıt dışılık ve kuralsızlaştırma artmış, on binlerce kamu emekçisinin ihraç edilmesi nedeniyle iş yükünün artması sonucu kamu emekçileri nefes alamaz duruma gelmiştir. İşyerlerinde mobing ve iş kazaları/işçi cinayetleri yoğunlaşmıştır. OHAL fırsatçılığıyla performans sisteminin yaygınlaştırılmasıyla ve ekonomik krizin derinleşmesiyle, işsizliğin rekor üstüne rekor kırmasıyla intihar vakaları artmıştır.”
‘Sürgünler baskı yöntemi olarak kullanılıyor’
90’lı yılların uygulamalarından olan sürgünlerin bir kez daha bir baskı ve yıldırma yöntemi olarak kullanıldığına şahit olduklarını belirten Bozgeyik, “Sürgün gerekçelerine baktığımızda sendikal hakların kullanımının bahane edildiğini görmekteyiz. Örneğin çalıştığı okulda Kürtçe konuştuğu için ya da süt iznini kullanmakta ısrar ettiği için sürgün edilen üyelerimiz bulunmaktadır.” diye konuştu.
Bozgeyik, “Adı kalksa da uygulamaları devam eden OHAL koşullarında sendikal mücadele yürütmekteyiz.” dedi. Bozgeyik, iktidarın tek tip sendika ve tek tip sendikacı yaratmak istediği bu koşullarda her şeye rağmen demokrasi ve emek mücadelesini bedeli ne olursa olsun sürdürmekte kararlı olduklarını kaydetti.