İnşaat mühendisi Ufuk Muştu İzmir’deki depremin kent merkezine 70 km mesafede iken yaptığı yıkıma dikkat çekerek, “Karşıyaka ve İzmir faylarının kırılırsa hasarı düşünemiyorum” diyor.
Muştu, “Devletin kentsel dönüşüm projesi bence çökmüştür” diyor ve bunu “Ranta dayalı olması çöküşün ana nedeni. Rant yoksa kentsel dönüşüm de yok” mekanizmasına bağlıyor.
Dilan Karacan
İzmir kent merkezine 70 kilometre mesafede meydana gelen deprem bütün Türkiye’ye ibret olabilecek deneyimler ortaya çıkarıyor. İzmir’in deprem önce kentsel dönüşüm durumu, yapı stok kalitesi, acil durum planları gibi birçok konuda insanların aklında soru işaretleri oluştu. İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) İzmir Şube üyelerinden Ufuk Muştu ile depremin ardından orta çıkanları masaya yatırdık.
Geçtiğimiz gün İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleştirilen ORTAK AKIL buluşmasına katılan İzmir İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) üyelerinden Ufuk Muştu durumu şöyle özetliyor:
“İki gün boyunca İzmir Büyükşehir Belediyesinin Düzenlediği ORTAK AKIL Buluşmasına katıldım. Alanında gerçekten uzman pek çok üniversite hocası sunum yaptı. Bilgilerim tazelendi, moralim çok bozuldu. İyimser olabilmeyi çok isterim ancak iyimser olabilmek bu ortamda çok zor.”
İzmir’in yapı stok durumu
Muştu, toplantıdan İzmir yapı stok durumuna bağlı çıkan bilgileri özetlerken çarpıcı gerçekleri göz önüne seriyor:
“İzmir’de bina sayısı 670.000. Hane sayısı 1.710.000 Binaların çoğunluğu 1-3 kat %65, 4-8 kat %22. Binalar Betonarme ağırlıklı %68, Yığma %22 Binaların %70. 1980-2000 yılları arası yapılmış ve çok katlı. Geçtiğimiz süreçte Balçova -Seferihisar projesinde yaklaşık 10.000 binaya bakılmış. %13’e yakın Birinci derece öncelikli tespit edilmiş. Alaybey-Bayraklı-Karabağlar’da bir çalışma yapılmış Zayıf % 45, Orta % 52 İyi % 3. Enkaz kaldırma ve hasar tespit edenlerle görüşmelerimde sadece Bayraklı ve Bornova değil Karabağlar ve Karşıyaka’da da ağır hasarlı binalar var. Merkezine 70 km mesafede ve 7 büyüklüğündeki bir depremde bu kadar yıkım ve hasar varsa Karşıyaka ve İzmir faylarının kırılmasındaki hasarı düşünemiyorum.”
Yaşanan yetki karmaşası can kurtarma için sineye çekilmiş!..
İzmir’de o anlarda yaşanan yetki karmaşasına da değinen Muştu, bazı kurumlardaki tutum yanlışlığına değiniyor:
“Depreme ilk müdahale ve planlama İzmir itfaiyesince yapılmış. Kabaca 350 kişi ile. AFAD 3-3,5 saat sonra afet alanına ulaşabilmiş. (Bunlar duyduklarım teyide muhtaç bilgiler.) AFAD, çadırların yerlerini 4-5 defa değiştirtmiş ve bu, o durumda ciddi iş gücü kaybı demek. Gönüllülerin çalışmalarını durdurmuşlar. İlçe belediyelerin bir kısmını (yemek dağıtan) 4. günde geri göndermişler. Çok önemli yetki karmaşası yaşanmış ama amaç can kurtarmak olunca bazı konular sineye çekilmiş.
9 bin üyeli İMO devre dışı bırakıldı…
İzmir’deki sorumlular ciddi şekilde yaklaşan bir depremde kendilerinin ayakta kalacaklarını düşünüyorlar. Hatta elektrik ve suyun mevcut olacağını, yolların açık olacağını, doğalgaz yangınlarının derhal söndürülebileceğini söylemekteler. Bence mümkün değil. AFAD da belediye de bir depremde güç kaybı yaşanmayacakmış gibi konuşmaktalar. Hele ki Çevre ve Şehircilik Bakanlığı elini kolunu sallayarak hasar tespiti yaptı. Tahmin edilen yıkımda dolaşmaları bile mümkün olmayacak. İzmir’de İMO’yu (İzmir İnşaat Mühendisleri Odası) devre dışı bıraktılar. 9 bine yakın üyesiyle yok sayılması düşündürücü. Bu konuda benim gibi bakanlıktan eğitim almış mühendisleri bile çağırmadılar. Bu, bende dejavu etkisi yarattı.”
Devletin kentsel dönüşüm projesi çöktü
“Güçlendirilebilecek bir yapının yıkılarak yeniden yapılmasındaki rant halkın gözünü kör etti. Sonuç hüsran.”
Bundan sonraki süreci değerlendiren Muştu, Kentsel dönüşüm sistemindeki çarpıklığa ve çözümlerine değinirken uzmanlar tarafından yapılan yapı stok projeleri ve tespitleri sonrasındaki sürece değiniyor:
“Devlet yıkılan binaların/konutların sahiplerine uygun koşullarda TOKİ’den ev verecek, ağır hasarlılar için de aynı koşulların sağlanacağı söyleniyor. Ancak İzmir ve İstanbul depremlerinde böyle olması mümkün değil. Sigorta çok önemli. DASK da yapılacak.
Devletin Kentsel Dönüşüm projesi bence çökmüştür. Bu konuda farklı bir bakış açısına ihtiyaç var. Ranta dayalı olması çöküşün ana nedeni. Rant yoksa kentsel dönüşüm de yok. Rant nedeniyle kentsel dönüşüm dayatıldı ve güçlendirme alternatifi göz ardı edildi. Güçlendirilebilecek bir yapının yıkılarak yeniden yapılmasındaki rant halkın gözünü kör etti. Sonuç hüsran.”
Afetzede şurada otursun… Devlet babanın dediği olmuyor!..
“Yapılan projeler ve tespit çalışmalarından sonraki sürece gelecek olursak. Tespitler sonrasında bir faaliyet olmuyor. Örneğin Bayraklı’da yıkılan binalar.
Yapılması gereken sosyal devlet ve yerel yönetim iş birliği sayesinde dönüşüme başvuran vatandaşın çok uzun vadeli krediler ve en fazla yarım ev kirası ile bulunduğu bölgede bir konuta yerleştirilmesi. Yerel yönetimlerin devlet desteği ile sosyal konutlara yönelmesi düşük kiralarla bu tür sorunlarda çözüm sağlaması gerekmekte.
Evi yıkılan bir kişiyi kendi sosyal çevresinden farklı bir yerde oturmaya zorlanırsa da bir müddet sonra yine kendi sosyal çevresine dönüyor. Örnekleri Simav depremi, Gediz depremi, Erzincan depremi. Buralarda birileri bu insanlar şurada otursun kararı alıyor. Afet sonrası travma geçiren afetzede travmayı atlatınca o bölgede mutsuz oluyor kendi sosyal çevresine dönmek için elinden geleni yapıyor. Devlet babanın dediği olmuyor.
Deprem sonrası devlet, afetzedeyi buldukları TOKİ veya şahıs binalarına kiracı olarak yerleştiriyor. Bu konuda hukuki bir süreç var benim konum değil ancak yıkılan binanın yerine bir süre bir şey yapılmıyor. Toplumsal unutkanlığımızla burası yeniden yerleşime açılabiliyor.”
Kamunun ve vatandaşın yapması gerekenler…
Bundan sonraki süreçte yapılması gereken çalışmalara değinen Muştu, vatandaşların bireysel olarak yapması gerekenlere de dikkat çekiyor:
“Bundan sonrası için yapılması gerekenler 1980-2000 yılları arasında yapılan bütün binaların incelenmesi ve güçlendirme yapılması, il valiliği afet planında bulunan konuların süratle hayata geçirilmesidir. (Bunlar nedir diye sorarsak? Planda olan 47 Adet helikopter pisti gibi)”
Vatandaş ne yapmalı?
“Binasını (1980-2000 Arası yapılmışsa) güçlendirme için inceletip gerekiyorsa derhal yaptırmalı.
Sigortayı ihmal etmemeli.
Depreme karşı kişisel hazırlıklarını tamamlamalı (afet çantası gibi).
Toplanma bölgesindeki eksiklikleri belediyeden gidermesi istenmeli (su, WC gibi).
Ev içi deprem hazırlıklarını yapmalı (Sabitleme, riskleri ortadan kaldırma gibi).“
Kısa vadede durumun pek de umut verici olmadığına dikkat çeken Muştu, ORTAK AKIL çalışmasının önemine değiniyor: “Pandemi ve ekonomik koşullar yüzünden 5-10 yıl bu konuda bir şey yapılamayacağı kanaatindeyim. Vatandaş deprem sonrasında zarar görmüşse ve başka imkânı yoksa uzunca bir süre çadır hayatına hazırlanmalı. Şu anda görünen o. Ancak ORTAK AKIL çalışması sonunda önerilerimiz dikkate alınması durumunda bazı konular çözülebilir.”